Efkan VURAL - Güzel İnsan İsa ÇELİK-2
Tam bir yıl önce aramızdan ayrılıp Hakka yürüyen çok sevdiğimiz komşumuz güzel insan İsa ÇELİK abimizin hayat öyküsünü sizlerle paylaşmaya devam etmek istiyorum. İsa Çelik’in hayatıyla ilgili ve kendisine özgü birçok özellikten söz edeceğim sizlere. İlk önce İsa ÇELİK’İ en fazla öne çıkaran özelliğiyle başlamak istiyorum.
İsa abinin üç evladından biri engelli olup, onun normal bir kişi gibi hayata bağlanması için uğraşmıştır. Engelli oğlunun yaşamını ikame etmek üzere yılmadan bıkmadan seferber olmuştur.
Oğlum Celal Bana Allah’ın Emanetidir.
Yüce Allah İsa abiye 3 evlat vermiştir. Evlatlarının en büyüğü sevgili “Celal ÇELİK” 20 yaşlarında “Freidreich Ataksisi” rahatsızlığı sonucu engelli bir kişi olarak hayatını sürdürmeye çalışacaktır.
1993 yılında böyle bir engellilik karşısında çaresiz baba İsa ÇELİK, oğlunu bağrına basıyor.
İsa ÇELİK, oğlunun Allah’ın bir emaneti ve imtihanı olarak görüyor ve perişan bir halde olan eşine şöyle diyor: “Oğlumuz Celal bize Allah’ın bir emanetidir, Yaşadığım sürece oğlumuza hizmet etmek için; Allah’a söz veriyorum.” Bundan sonra İsa ÇELİK oğlu için hayata tutunuyor ve mücadelesi hastalığı ağırlaşana kadar sürüyor.
İsa abi oğluna engelli olduğunu hissettirmeden onu yaşama bağlamaya gayret göstermiştir. Kendi yaşam alanını kısıtlayıp tamamen oğluna göre hareket eden baba İsa ÇELİK, oğlu için henüz emeklilik süresinin sonunu beklemeden işinden ayrılıp emekli olmuştur. Sırf engelli oğluna daha iyi bakabilmesi için emekliye ayrılmıştır.
İsa ÇELİK’in oğlu Celal’e yaptıkları saymakla bitmez. Celal Çelik’in çocukluk ve gençlik yılları normal bir şekilde devam etmekteyken, üniversitede okurken yürüme bozukluğu ve dengesizlikle ortaya çıkan rahatsızlığı ciddi bir boyut kazanır. İki yıllık okulunu bu rahatsızlığıyla birlikte tamamlar.
Okulu bitirdikten sonra rahatsızlığı daha da artmıştı. Sonunda çare aramak üzere Ankara Dışkapı Hastanesinde 1 ay tedavi görür.
Tedavi sonrasında doktorların bu hastalığın ömür boyu süreceğini ve gün geçtikçe zamanla daha fazla ilerleme kaydedeceğini ve sonunda yatalak olarak hayatını sürdürmek mecburiyetine kalacaklarını söyler.
Üstelik doktor pervasızca hiçbir işte çalışamaz diyordu.
Hastanede baba İsa ÇELİK ile doktorlar arasında uzun bir görüşme ve sert konuşmalar olmuştur.
İsa ÇELİK engelli oğluyla eve geliyor. Eşi Nuriye hanımla birlikte üzgün ve bitkin bir şekilde birbirlerine kakıyorlar. Anne Nuriye hanım hünkür hünkür ağlıyordu.
Ümitlerin tükendiği ve morallerin sıfırlandığı o anda İsa ÇELİK, eşi ve oğluna şöyle diyor: “Allah bize bu evlatları verdi. Celal yavruma da bu rahatsızlığı verdi. Ben Allah’a söz veriyorum, yaşadığım sürece oğlum Celal’e bakacağım. O bana Allah’ın bir emanetidir, artık.
O günden itibaren İsa ÇELİK, oğlunun bir dediğini iki yapmamıştır.
İsa ÇELİK engelli oğlunun işe yerleşebilmesi için büyük bir mücadele vermişti.
Allah Çelal ÇELİK’e Karel firmasında işe girmesini nasip eyledi. Celal firmada başarılı bir tekniker ve kart tasarımcısı olarak görevini başarıyla sürdürür. Elektronik kartları düzenleyerek şirkette önemli bir konuma gelmişti. Patronu Celali çok sever ve takdir ederdi.
İşte bu başarıya ulaşması için baba İsa ÇELİK her sabah oğlunu işe bırakır ve akşamleyin işten alırdı. Yıllarca bıkmadan usanmadan oğluna özel servislik yapmıştır.
Celalin bir ihtiyacı karşısında günün hangi saatinde olursa olsun hemen yanına koşar imdadına yetişirdi.
Karel firmasının patronları ve yöneticileri, engelli oğluna titizlikle bu denli ilgilenen baba İsa ÇELİK’i takdir ederler ve hürmet gösterirlerdi.
İsa ÇELİK, işini ihmal etmeden her gün erkenden Celal’i işe bırakır ve kendi işine giderdi. İşten çıkınca gider Celali alır eve götürürdü.
Evde oğlunu lavaboya taşır tıraş eder ve temizliğini yapardı. Oğlunun tüm ihtiyaçlarını yerine getirdikten sonra kendine ve eşine zaman ayırırdı.
Oğlu Celal’le daha çok ilgilenmek için erkenden emekli olan İsa ÇELİK’in tüm gayreti oğlu için olmuştu.
Zaman zaman İsa abinin bana söylediği şu sözler kulağımda çınlar:
Hocam, ben kendimi Celal’e adadım. O ne derse onu yaparım. Ben Allah’a söz verdim, Celalim’e hizmet edeceğim. İnşallah.
Evlatlar babaya hizmet eder diye düşünürüz. Ama burada tam tersi görülmüştür. Baba oğluna hizmet ediyordu.
İsa ÇELİK, yaşına, astım ve şeker hastalığına rağmen oğluna hiçbir zaman engelli olduğunu hissettirmeden hizmet etmiştir.
İsa ÇELİK, kalp, şeker ve astım rahatsızlıklarıyla ilgili sürekli ilaç alarak ömrünü idame etmiştir.
Yıllarca hem oğluna ve hem de kendisine bir hemşire edasıyla her gün saat 22:00’da şeker iğnesi yapardı.
Bir gün hocam dedi, Celal’e iğne yapardım, hiç aklıma gelmezdi, aynı iğneyi kendime de yapacağımı.
Bende kendisine iğneleri nasıl oluyor da karıştırmıyorsun. Derdim.
İsa ÇELİK, iğneler için alarm kurardı. Buzdolabından iğneyi çıkarırdı.20 dakika sonra iğneyi yapardı. Yıllarca bu işi hiç şaşmadan yapmıştı.
2010 yılında oğlu Celal, emekli oldu.
İsa ÇELİK, memleketi Konya Ereğli’den bir ev alarak yazları Ereğli’de geçiriyordu.
Orada da oğlunu memnun etmek için uğraşıyordu. Çarşıda dolaştırıyor, Ulu Camiye Cuma namazına götürüyor. Ayrancı’ya köyleri Kavuklara, İvriz’e parka ve pikniğe getiriyordu. Bütün bunları üşenmeden oğlunun mutlu olması için yapıyordu.
Oğlu Celal, şeker komasına girerek hastanede yoğun bakım ve serviste bir ay kaldığı sürece İsa ÇELİK her gün hastaneye gider oğlu için dua eder ve çok tedirgin olur.
Bundan sonra oğlunun hizmeti daha da zorlaşır.
Her şeye rağmen İsa ÇELİK oğluna hizmette hiçbir eksiklik yapmaz.
Uzun zaman oğlunu yalnız bırakmaz yanı başından ayrılmazdı.
İsa ÇELİK kendi sosyal yaşamını daha da kısıtlayarak, oğlu için yaşamak istiyor ve ona her daim yardım ediyordu.
Bıkmadan usanmadan….
Efkan VURAL
KAYNAK:
https://efkanvural.blogspot.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder