16 Şubat 2017 Perşembe

İTİDAL

İTİDAL

 

‘İtidal’, dengeli olma, herhangi bir tarafa eğilmeme demektir. Adalet kelimesi ile aynı kökten gelmektedir.

 

Kur'an-ı Kerim’de bulunmayan itidal kelimesi, hadislerde namazda ‘rükudan veya secdeden kalkıp doğrulma’ anlamında kullanılmıştır. 

 

Bir ahlâk terimi olarak itidal; ılımlı olma, duygu ve düşüncelerde aşırılıktan uzak kalma, orta yolu benimseme, musibet ve felâket anında düşünmeyi kaybetmemek, hiddet ve aşırılığa veya korkuya düşmemek gibi anlamlara gelmektedir. [1]

 

İslâm’ın itidali tavsiye ettiğini gösterdiği halde, bu kelimeyi kullanmaksızın aynı kavramın başka sözlerle ifade edildiği pek çok örnek vardır: “Onlar, harcadıkları zaman, ne israf ederler, ne de kısarlar; (harcamaları) ikisi arasında orta bir yol olur.” [2] ayeti harcamada itidali, (yani orta yolu); “Muhammed Allah’ın Rasûlüdür.

 

Ve onunla birlikte olanlar, kâfirlere karşı dirençli, kendi aralarında ise merhametlidirler...” [3] ayeti öfkede itidali, (yani şecaati, cesur olmayı) tasvir ve telkin eden birer örnek olarak gösterilebilir. Fatiha sûresinde ve Kur’an-ı Kerim’in daha bir çok yerinde geçen “sırat-ı müstakim” (dosdoğru yol) deyiminin ise, zaten itidal anlamına geldiği görüşü pek çok âlim tarafından benimsenmiştir.

 

Bunlara bakarak hep orta yolda bulunmayı özendiren, “işlerin hayırlısı ortada olandır” anlayışını vurgulayan ahlâkçılar, insanın daima aşırılıktan uzak kalmasını savunmuşlardır. İnsan iradesinin kuvvetlenmesi ve nefsin denetim altına alınabilmesi için itidal içinde yaşamanın büyük önem taşıdığına dikkat eden eğitimciler de, bunun gerçekleşebilmesi amacıyla, az yemek, az uyumak, az konuşmak ve cinsel hayatta aşırılıktan mümkün olduğunca uzak yaşamak gerektiğine her zaman işaret etmişlerdir.             

       

İtidal erdemini kazanmanın yolu, sabır, tefekkür ve teenni ahlâklarından geçer. Musibetler veya ansızın gelişen olaylar karşısında sabır zırhını giyip teenni ile kuşandıktan sonra, itidal meyvesine ulaşmak mümkün olacaktır.

 


[1] Musahabat-ı Ahlâkiye, A. Cevad.
[2] Furkan sûresi, 25/67.
[3] Fetih sûresi, 48/29.


 
BU YAZI AŞAĞIDAKİ SİTEDEN ALINMIŞTIR:
http://www.islamahlaki.com/default.asp?kat_no=637

--

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder