Neden hep sıkıntı, hep sabır?
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“(Resûlüm!) Söyle: Ey inanan kullarım! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Bu dünyada iyilik yapanlara iyilik vardır. Allah’ın (yarattığı) yeryüzü geniştir. Yalnız sabredenlere, mükâfatları hesapsız ödenecektir.” (Zümer, 10)
Resûlullah buyurdular:
“Kendisine bir musîbet gelen Müslüman, Allâh’ın emrettiği: «Biz Allâh’a âidiz ve ancak O’na döneceğiz. Allâh’ım! Bana bu musîbetten dolayı ecir ver ve bana bundan daha hayırlısını ihsân eyle!» derse, Allah o musîbeti alır ve mutlakâ daha hayırlısını verir.” (Müslim, Cenâiz, 3)
İNSAN ZORLUKLARLA KARŞILAŞTIĞINDA NE YAPMALIDIR?
Yüce Rabbimiz o zaman sarsılmaz bir sabırla ve namaz kılmak suretiyle kendisinden yardım istememizi öğütler. (Bakara, 153)
Peygamber Efendimizin belirttiğine göre sabır ışıktır (ziyâdır); o ışığı elde eden kimse gerçeği görür; sıkıntılar karşısında asla pes etmez; sabrın verdiği güçle zorlukları yener. Ve zorlukları yenmek için sabretmeye çalışanlara Allah sabır gücü verir.
EN BÜYÜK LÜTUF
İşin sırrını Peygamber Efendimizden öğrenelim:
Allah, iyiliğini dilediği kimseyi önce sıkıntıya sokar; sonra da ona sabır verir. Cenâb-ı Hakk’ın insana verdiği en hayırlı ve en büyük lütuf sabırdır. Sabır meziyeti mü’mine özeldir. Mü’min sevinince şükreder, üzülünce sabreder, böylece hayra erer. Ama mü’minin derdi büyük olur. Büyüklerimizin dediği gibi “Büyük dağın büyük kışı olur.” Bunu Peygamber Efendimiz şöyle ifade buyurmuştur:
En ağır sıkıntılar Peygamberlerin başına gelir; fazilet bakımından peygamberlerden sonra gelenler, mânevî derecelerine göre dert ve sıkıntılardan nasiplerini alırlar.
En dindar olan en ağır sıkıntıya uğrar; dini o kadar kuvvetli olmayanlar ise daha hafif bir imtihandan geçer. (Müslim, Fiten 23; Tirmizî, Zühd 57; Dârimî, Rikak 67; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 185)
Kaynak:  www.2g1d.com