Kul, Cenâb-ı Hakk’ın şu emrini hiç unutmamalıdır: “…İnsanlara güzel söz söyleyin…” (el-Bakara, 83) Dili kullanmak bir sanattır, o da kalbe bağlı bir keyfiyettir.
Anne-babaya karşı; «Öf!» bile deme, onlara; قَوْلاً كَر۪يماً (kavlen kerîmâ), yani ikramkâr ve iltifatkâr söz söyle! (el-İsrâ, 23)
Fakir-fukarâya, muhtaç ve mahrumlara verecek bir şey bulamıyorsan, hiç olmazsa onlara karşı; قَوْلاً مَيْسُوراً (kavlen meysûrâ), yani gönül alıcı, rûhu dinlendirici, tesellî edici bir söz söyle! (el-İsrâ, 28)
Kanadı kırık bir kuş gibi himayeye muhtaç yetimlere, yakın akrabaya, yoksullara karşı yine; قَوْلاً مَعْرُوفاً (kavlen mârûfâ), yani güzel söz ve tatlı dille konuş! (en-Nisâ, 5, 8)
Kalbinde mânevî hastalık bulunan kimselere karşı herhangi bir töhmete, fitneye veya yanlış anlaşılmaya mahal vermemek için yine; قَوْلاً مَعْرُوفاً (kavlen mârûfâ), yani yerinde ve uygun bir söz söyleyin! (el-Ahzâb, 32)
Zalimlerin kalbini yumuşatmak için; قَوْلًا لَيِّنًا (kavlen leyyinâ), yani yumuşak söz söyleyin! (Tâhâ, 44)
Peygamber Efendimiz’in mübârek lisânının, bu müstesnâ ölçüleri ne kadar muhteşem bir şekilde tatbik ettiğini Ebû Kursâfe –radıyallâhu anh– şöyle anlatır:
“Ben, annem ve teyzem, Rasûlullah –sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e bey‘at edip yanından ayrıldığımızda, annem ve teyzem bana;
«–Yavrucuğum, bu zât gibisini hiç görmedik! Yüzü O’ndan daha güzel, elbiseleri daha temiz ve sözü daha yumuşak başka birini bilmiyoruz. Sanki mübârek ağzından nur saçılıyordu.» dediler.” (Heysemî, VIII, 279-280)
Velhâsıl bir mü’min, lisânını bu ilâhî ölçüler ışığında terbiye etmeli ve Cenâb-ı Hakk’ın şu emrini hiç unutmamalıdır:
“…İnsanlara güzel söz söyleyin…” (el-Bakara, 83)
Dili kullanmak bir sanattır, o da kalbe bağlı bir keyfiyettir.
Âyet-i kerîmede;
عَلَّمَهُ الْبَيَانَ
(Rahmân insana) beyânı öğretti.” (er-Rahmân, 4) buyurulmuştur. Bu ihsânın gayesi de hakkı söylemek ve Hakk’ı zikretmektir.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2017 Ay: Ekim Sayı: 152