16 Ocak 2016 Cumartesi

Hekimoğlu İsmail - Hangi medeniyet?..

Hekimoğlu İsmail - Hangi medeniyet?..


Hekimoğlu İsmail
AİLE-SAĞLIK

Hangi medeniyet?..


Chevaller'in “Pascal” isimli eseri fazilet tabloları çizer, kâinat kitabından hakikatler anlatır.

Hâlbuki bu eserde ayet yok, hadis yok! Bir Fransız profesörü İslam'a yaklaşmayı “ilim”, İslam'ı yaşamayı “fazilet” bilirken, Müslümanların mevcut hali yürekler acısı!

Bir zamanlar Avrupalılar bizim gibi yaşamaya çalışıyordu. Şimdi bizim onlar gibi yaşamaya çalışmamız feleğin ters dönmesi gibidir. Evvela, onlar gibi yaşamak bizim örf ve ananemize zıttır. Milli gururumuza ters düşer, yarınlarımızı meçhul eder.

Biz köyde büyüdüğümüz için dışını süsleyenlerin, içlerini viran ettiklerine inanırdık ve öyle olurdu. Köydekiler şehirlere akın etti; üreticiyken tüketici oldu. Milletçe fakirleşmeye başladık. Şimdi insanlar, kendini Allah'a beğendirmekten vazgeçmiş, kullara beğendirmeye uğraşıyor.

Bugünkü sosyal hayat nefse hizmet etmemizi emrediyor. Reklamlar, ürün satmak için her türlü edepsizliği yapıyor. İçkili lokantalar, plajlar, televizyondaki programlar, kılık kıyafet düşkünlüğü… İnsanların karnı doyuyor, gözü doymuyor. Müslümanlar, Peygamber'in (sas) istediği gibi yaşamayıp, Avrupalı gayrimüslimleri taklit ediyor. Hâlbuki taklit, mukallitlerin işidir.

Biz çocukken, annem tencerede yemek pişirirdi, aynı tencereden yerdik. Şimdi televizyonda yüz altmış parça sofra takımı reklam ediliyor. Mutfak dar geldi, geniş mutfaklı bir eve çıkalım denildi. Avizeler, koltuklar değişti, misafirler değişti. Yani tabaktan kaşıktan başlayan değişim büyüdü, hanımı değiştirmeye kadar gitti, yuvalar yıkıldı.

Avrupa'nın ilmini, tekniğini almamız gerekiyordu, tam tersine sefaletini aldık. Bu sebepten meyhanelerin, kumarhanelerin sayısı arttı. Hapishaneler doldu taştı. Fakir-zengin arasındaki uçurum büyüdü.

Avrupa'dan gelen her şeyi medeniyet zannettik; Arapça ‘ahlak' kelimesini kaldırdık, yerine Yunancadaki ‘etik' geldi. Eskiden birine ahlaksız denebiliyordu. Şimdi ‘etik dışı' diyorlar.

Ahlak, Kur'an ahlakıdır. Peygamberimizin ahlakı Kur'an ahlakıydı.

Zaman, korkunç bir daire. İlerledik diyenler, cahiliyet devrine ulaştılar. Taklit ettikleri Avrupa, ilimde, teknikte ilerlerken biz de haramlarda ilerledik. Alkol içmeyi bırakamayanlar, içkinin kölesi oldular. Meyhanelerin kapısı açıldıkça, medreselerin, tekkelerin kapısı kapandı, İslam'ı tutanların eli yanmaya başladı. Yıkılması gereken çok kumarhane, meyhane vardır amma her zaman sarhoş yıkılır, meyhane ayakta kalır.

Akif'e Avrupa'dan döndüğü vakit sormuşlar: “Berlin'de ne var ne yok üstat?” Akif de demiş ki: “Ne olsun. Gördüğüm kadarıyla yaşayışları dinimiz gibi, dinleri yaşayışımız gibi.”

İslamiyet öyle bir dindir ki; her ideoloji, her rejim kaybolup giderken, İslamiyet ayaktadır, yayılmaktadır. Herkes kendi dünyasının sultanıdır. Dünyanın her tarafından cennete de cehenneme de giden yollar vardır.

Kur'an-ı Kerim'in yakıldığı, yırtıldığı bir devirden geliyoruz. Günahları süslediler, reklam ettiler. Mevki, makam verdiler. Günahtan kaçanları gerici ilan ettiler. İlimden, teknikten, ahlaktan yana olan şuurlu Müslümanlar öylesine mahkûm edilmiş ki, hakkını korumaya hakkı yok. Buna da “ilericilik” diyen Avrupa mukallitleri var.

Modernizm israftır, israf haramdır. Biz modernizmde Batı dünyasının meziyetlerini almadık, rezaletlerini alıyoruz, buna da medeniyet diyoruz; biz Avrupalıymışız, medeniyet yolunda ilerliyormuşuz.

Avrupalı, İslamiyet'i ve onun medeniyetini biliyor, Belgrad'ı asırlarca elinde tutan atalarımızı biliyor; bize bakarak değil, Kur'an-ı Kerim'i, İslam tarihini inceleyerek Müslüman oluyor. Kur'an-ı Kerim, Sırat-ı Müstakim'le cennete varan yolu gösteriyor.

Yoksa, hangi medeniyetten söz ediyoruz?
 
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder