AİLE-SAĞLIK
Zengin ile fakirin yaşadığı kış imtihanları!
Kışın şiddetini artırdığı şu günlerde zengin de fakir de ciddi imtihandalar. Her tarafı karların kapladığı soğuk devrelerde kimi zenginler kış manzaralarıyla neşelenir, hatta hangi yüksek tepelerde nasıl bir kayak zevki yaşayabileceğini dahi düşünebilirler.
Ama daha temel kış ihtiyaçlarını temin edememiş, sıcak bir meskene dahi kavuşamamış yoksullar ise kış manzaralarını endişe içinde izler, çoluk çocuk donma tehlikesi mi geçireceğiz acaba, diye telaşla karşılar beyaz kış manzaralarını. Demek ki, böyle zor devrelerde hem zengin hem de fakirler imtihandalar.
İsterseniz sözü daha fazla uzatmadan hepimizi düşündürmesi gereken mesaj yüklü bir misali birlikte okuyalım. Bakalım zengine de fakire de ne mesaj veriyor bu misal bir görelim.
Her tarafı karların kapladığı fırtınalı bir kış gününde havada uçuşan kar taneleri kara kargayı coşturmuştu. Çünkü sırtındaki sık ve kalın tüyler onu tam koruyor, soğuklar kalın tüylerle kaplı bedenine işlemiyordu. Bu yüzden konduğu ağacın dalından karla kaplı çevreyi keyifle seyrederken ötmesini de zevkle sürdürüyordu:
- Yağ yağ, konduğum dala çıkıncaya kadar yağ!. Halbuki hemen yanı başındaki dalda zayıf tüylü zavallı serçe de titreyerek sızlanıyordu.
- Yağma yağma, zayıflar var, zavallılar var!.. Bu sızlanış kara kargayı hiç mi hiç etkilemiyor, yine devam ediyordu konduğu dalda:
- Yağ yağ, konduğum dala çıkıncaya kadar yağ!.. Manzara zevki kargayı coşturmuş, soğuktan titreyen küçük kuşları düşünemez duruma düşürmüştü..
Rabb'imiz, karganın sadece kendini düşünüp, zayıfları, zavallıları hesaba katmayışına razı olmadı. Zayıfların halini düşünecek duruma düşürmek istedi. Bu sebeple de yaramaz bir çocuğu ona musallat etti. Çocuk karganın, bağıra çağıra öttüğü ağacın dibine gelerek yukarı doğru yavaşça tırmanmaya başladı. Yine ‘Yağ, yağ!' diye ötmeye başladığı bir sırada kuyruğundan yakalayıp tutmaya çalıştı. Bu sırada çırpınmaya başlayan kargada ne tüy kaldı ne de telek. Hepsini de çocuğun elinde bıraktığından güç bela sıyrılıp karşı binanın çatısına zar zor konabildi. Artık yağan karlar esen soğuk rüzgârlar çıplak vücuduna çarpıyor, düşünmediği zayıfların halini olanca şiddetiyle titreyerek hissediyordu. İşte bundan sonra ötüşünü değiştiren karganın cılız sesi şöyle duyuldu:
- Yağma, yağma! Açık var, çıplak var yağma!.. Ne yazık ki karganın bu dileği hemen yerine gelmedi. Yağış devam etti. O da önceden hiç düşünmediği zayıfların halini titreyerek yaşamaya başladı. Ne kadar duygusuz, bencil davrandığını iyice hissetti, böylece hem kendisi dersini almış hem de başkalarına da ibret dersi vermiş oldu.
İşte karganın zayıfların durumunu düşünmeyen bu şımarık halini yorumlayan alimler derler ki:
-İnsanlar varlıklı halde iken yoksulların halini düşünmeli, kendi zevklerinde kaybolmamalıdırlar. Şayet böyle bir bencillikte kalırlar da yoksulun sıkıntısını, maruz kaldığı perişanlığını düşünmezlerse, bir gün olur onlar da halini düşünmedikleri yoksulun akıbetine uğrarlar, aynı zorluk ve sıkıntıyı bizzat yaşarlar. Bundan sonra ne kadar yanlış yaptıklarını anlayıp pişmanlık duyarlar. Ancak bu pişmanlık düştükleri durumdan hemen kurtarmaz onları.. İyisi mi, varlıklı günlerimizde yokluk çekenleri düşünmeli, soğuklarda üşüyenleri hatırlayıp dertlerine deva olmaya gayret göstermeliyiz ki, aynı akıbete layık hale gelmeyelim. Aynı sonucu yaşamaya müstahak duruma düşmeyelim.
Ne dersiniz, kara karga ile zayıf serçe düşündüren bir mesaj veriyorlar mı bizlere?
Yoksa siz de malum tekerlemeyi tekrar ederek, “Ayağını sıcak tut başını serin, kendi keyfine bak, başkalarını düşünme derin” mi diyorsunuz?
-Hayır! Sizin böyle bir ilgisizlikte kalacağınıza ihtimal vermiyorum. Siz ihtiyaç içinde inleyenlere, imkanlarınız nispetinde yardımcı olarak imtihanı kazanıyorsunuz, diye düşünüyor, Rabb'imiz bizi bu kış imtihanını kazananlardan eylesin, diye dua ediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder