İnsanlık, tarih boyunca sevgi kelimesini telaffuz etmiş. Ama gerçekten sevebilenler, bu sevgiyi gayretle, teslimiyetle, hizmetle süsleyebilenler daha azınlıkta olmuş.
Eskiden, intisab eden kimseye “siz hiç aşık oldunuz mu?” diye sorulurmuş. Bu sorudan maksat, yüreğinde sevgi kırıntısı olup olmadığını öğrenmek ve eğer sevmişse, içinde sevmek gibi bir güzel duyguya yer varsa, bu yolda daha güzel bir mesafe kaydedeceğini tespit etmekmiş.
AŞK NEDİR? – AŞIK KİME DENİR?
Aşk, lügat anlamı olarak, sevmek demektir. Aşık ise, birine, bir şeye tutkun olan, onu seven kişidir. Aşık-ı Cismâni maddi olan sevgileri, Aşık-ı Hakiki, Allah’a olan büyük ve gerçek sevgiyi ifade eder. Ama sevgi sözde kalmamalıdır. Kişi sevdiği zaman, sevdiği için fedakarlık yapar. Sevgi emek ister, sevgi kendinden vermek ister. Gerçek sevgi, kendi nefsinden de ötede, sevdiği için güzel şeyler ister.
GERÇEK SEVGİYE NASIL ULAŞILIR?
İnsanlık, tarih boyunca sevgi kelimesini telaffuz etmiş. Ama gerçekten sevebilenler, bu sevgiyi gayretle, teslimiyetle, hizmetle süsleyebilenler daha azınlıkta olmuş.
Sevmek, Fuzûli’nin:
“Bende Mecnun’dan füzûn aşıklık istidadı var,
Aşık-ı sadık menem, Mecnun’un ancak âdı var.”
İfadelerinde kendini bulduğu gibi, sözde kalmamalı, gönülden olmalıdır. Hatta, yaradılan sevgisinden öteye giderek, Yaradan sevgisine, gerçek sevgiye ulaşabilmelidir.
Bazen, “Sevmeye mecburum, sevde gör” gibi, argo kabul edilen sözcüklerin bile, ne kadar özel anlamlar ifade ettiğini düşünmüşüzdür.
Evet, biz sevmeye mecburuz. Ve biz, sevginin yönünü tayin etmeye de mecburuz. Çünkü biz İslâmız. Çünkü biz, Allah’ın “sevgilim” hitabına mazhar olan, o sevgi Peygamberinin ümmetiyiz. Çünkü biliyoruz ki, “külli bûyan ez bûyu Muhammed es” cümlesinde belirtilen, “bütün kokular Muhammed’in (s.a.v.) kokusundandır.” Çünkü biliyoruz ki, bütün güzellikler, Muhammed’in (s.a.v.) güzelliğindendir. Çünkü biliyoruz ki başvuru kaynağımız, sevgili Peygamberimizdir. O, ashabına,“beni kendi nefsinizden de çok sevmedikçe, gerçek iman etmiş olamazsınız” buyurmuştur. Sevgi böylesine önemli bir göstergedir. Çünkü, biliyoruz, bizim Resûlullah Efendimiz’e olan sevgimiz o kadar büyüktür ki, dün Ebu Cehiller O’nu gördükleri halde iman etmezlerken, bugün biz kağıdın üzerinde “Muhammed” ismini görsek, muhabbet eder, hürmet gösteririz.
Tabiî ki, burada Cenab-ı Hak’kın bize böylesi bir sevgiyi nasip etmesindeki inceliği kavramak, bu sevginin nefsimizden dolayı olmadığını bir Lütfü ilahı olduğunu bilmek gerekmektedir. Allah Teâlâ’nın, Hz. Musa’ya (a.s.):
“Benim için ne amel işledin?” sorusuna, Hz Musa (a.s.):
“Ya Rab, rızan için olacak ameli bana bildir” demesi üzerine, Cenab-ı Hak:
“Ya Musa! Benim için dost ve benim için düşman edin!” emri, sevginin rotasını çizmesi bakımından anlamlıdır.
KIYAMET İÇİN NE HAZIRLADIN?
Peygamber Efendimiz’in, bir kişiye “Kıyamet için ne hazırladın?” sorusuna, o kişinin cevap olarak, “Allah’ın ve Resûlü’nün sevgisini hazırladım” diye cevap vermesi karşılığında Peygamber Efendimiz, “Kişi sevdiğiyle beraberdir” buyurmuşlardır.
ALLAH’I SEVMEK
Burada, Cenab-ı Hak’kı sevmek, Resûlullah’ı sevmek, Allah Dostlarını sevmek gibi bir sevgi halkasından bahsedilmekte ve bu anlatılmaktadır. Bu sevgi ise, Cenab-ı Hakk’ın emirlerini tutmak, yasaklarından uzak durmakla, Peygamber Efendimiz’in sünnetine riayetle ve Evliyaullah’ın hayatını kendine rehber edinmekle ifade edilebilir. Abdülkadir Geylânî Hazretleri:
Allah’ı seven, O’ndan başkasını sevemez, Allah sevgisi kalpten masivanın sevgisini giderir. Kalpte Allah sevgisinden başka sevgiye yer kalmaz. Allah sevgisi insanın bütün uzuvlarına işler. Bu sevgi, maddesini de, manasını da kaplar. Sonunda, Allah da onu sever.
Allah’ı sevenler, yalnız O’na razı olmuşlardır. O’nun gayrısına asla iltifat etmemişlerdir. O’nu sevenler, yalnız O’ndan yardım talep etmişlerdir. O’nun gayrından kopmuşlardır. Muhabbetin şartı, sevdiğinin yanında senin hiçbir iradenin bulunmamasıdır. O’nun haricinde hiçbir şeyle meşgul olmamandır.” buyurmuşlardır.
ALLAH’IN SEVDİĞİ KULLAR
İbrahim Ethem Hazretleri, bir gün Cebrail’le (a.s.) karşılaştığında, elindeki kağıtlarda ne olduğunu sorar. Cebrail (a.s.):
“Burada Allah’ın sevdiği kullarının ismi vardır.” deyince, kendi isminin yazılı olup olmadığını öğrenmek ister. Cebrail (a.s.):
“Hayır senin ismin yazılı değil.” der. İbrahim Ethem Hazretleri:
“Ama ben Allah Dostları’nı seviyorum” deyince, Cenab ı Hak’kın emriyle ismi en başa yazılır.
Söylenildiğine göre deve, sevdiği zaman yem yemez, çok fazla yük yüklense bile hiç aldırmaz, kalbinde bu aşkla hiçbir şey düşünemezmiş. Acaba, nefsimizle karşılaştırdığımız zaman, sevdiğimizi söylediğimiz Cenab-ı Hak için neler yapabiliyor, nelerden vazgeçebiliyoruz. Bunun hesabını iyi yapmak, sevgimizin gerçeklik derecesini ölçmek gerekmektedir.
Dua ediyoruz,
“Ya Rab! Bizi sevdiklerinle hemdem et. Peygamber Efendimiz’in güzel sevgisinden hareketle, kendi sevgine erişmeyi nasip et!
Biz Sen’den razıyız Allah’ım! Lütfen bizi de razı olduğun kullarının zümresine ilhak et ve bizi affet!”
Kaynak: Recep Öncel, Altınoluk Dergisi, Sayı: 130

http://www.islamveihsan.com/gercek-sevgiye-nasil-ulasilir.html