Cenâb-ı Hak cömert kulunu sever ve diğer insanlara da sevdirir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) insanların en cömerdi idi. Kendisinden önce ashâbını ve ümmetini düşünürdü.
Kızı Fâtıma (r.a.) hizmetçi istediğinde ona bâzı zikirler tavsiye edip elindeki malı şehîdlerin yetimlerine ve Ashâb-ı Suffe’ye infâk edeceğini söylemiştir. Birisi ihtiyacını arz ettiğinde yanında varsa hemen verir, yoksa borç alıp verir veya vereceğini vaad ederdi. Eline bir mal geçtiğinde onu muhtaçlara taksim etmeden huzur bulamazdı. O’nun cömertliği, anlatmakla bitecek bir cömertlik değildi.
Sohbet sünnetinin tatbiki yönünden Peygamber vârisi mevkiinde bulunan sohbetçilerin ve herhangi bir topluluğa önderlik eden insanların, O’nun bu vasfıyla da muttasıf olmaları gerekir.
CİMRİLİKTEN DAHA KÖTÜ BİR HASTALIK VAR MI?
Nitekim Câbir (a.s.) şöyle anlatır:
Rasûlullah (s.a.v.) bize:
“–Ey Selimeoğulları, sizin büyüğünüz kimdir?” diye sordu.
Biz de:
“–Ced bin Kays’tır, ancak biz onun cimri olduğunu düşünürüz.” dedik.
Bunun üzerine Allah Rasûlü:
“–Cimrilikten daha kötü hangi hastalık vardır ki?! Bilâkis sizin büyüğünüz Amr bin Cemûh’tur.” buyurdu. (Buhârî, el-Edebü’l-Müfred, no: 296)
İNSAN İHSANA MAĞLUPTUR
Zira Amr bin Cemûh, cömert bir insandı.
İnsan ihsâna mağluptur. Yani ikram ve ihsanlarına muhâtap olduğu insana karşı gönüllü bir itaat meyliyle dolar. İnsanlara hitapta böyle bir kalbî zemini tesis edebilmenin, onlara yapılacak telkin ve tebliğleri daha tesirli kılacağı âşikârdır.
Öte yandan cömertlik sadece maddî hususlarla ilgili değildir. Bunun yanında mânevî hususlarda da cömert davranmak, kardeşlerimizin terakkî etmesi ve muhtelif fırsatları değerlendirmesi için fedâkârlıklarda bulunmak îcâb eder. İnsanlara zaman ayırıp her türlü müşkilleriyle meşgul olmak ve gönüllerini ferahlatmak da büyük bir cömertliktir.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Sohbet ve Adabı, Erkam Yayınları

http://www.islamveihsan.com/allahin-sevdigi-kul.html