Peygamber Efendimiz kendisine en iyi davranılması gereken kimsenin annemiz olduğunu söylemekte, hatta onun bu iyi muameleyi, babaya nispetle üç misli daha fazla hak ettiğini belirtmektedir.
Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir adam Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e gelerek:
– “Kendisine en iyi davranmam gereken kimdir?” diye sordu.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
– “Annen!” buyurdu.
Adam:
– Ondan sonra kimdir? diye sordu.
– Annen!” buyurdu.
Adam tekrar:
– Ondan sonra kim gelir? diye sordu.
– “Annen!” dedi.
Adam tekrar:
– Sonra kim gelir? diye sordu.
Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:
– “Baban!” cevabını verdi. [1]
KENDİSİNE EN İYİ DAVRANILMASI GEREKEN KİMDİR?
Bir rivayete göre o adam:
– “Ey Allah’ın Resûlü! Kendisine en iyi davranılması gereken kimdir?” diye sordu.
Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:
 “Annen, sonra annen, daha sonra yine annen, sonra baban, sonra da sana en yakın olan akraban” buyurdu. (Müslim, Birr 2)
ÖNCELİKLE ANNEYE İYİLİK YAPMALIYIZ
Peygamber Efendimiz’e bu soruyu yönelten kimsenin veya yöneltenlerden birinin Muâviye İbni Hayde adlı sahâbî olduğu anlaşılmaktadır.
Peygamber Efendimiz kendisine en iyi davranılması gereken kimsenin anne olduğunu söylemekte, hatta onun bu iyi muameleyi, babaya nispetle üç misli daha fazla hak ettiğini belirtmektedir. Çünkü anne babaya kıyasla çocuğu karnında taşıma, dünyaya getirme ve emzirme gibi üç farklı ve pek sıkıntılı işi üstlenmiş durumdadır. Ayrıca çocuğu yetiştirip terbiye etme konusunda babadan hiç de geri kalmamaktadır. İşte bu ve benzeri sebepler, evlâdın saygısına, iyilik ve ikrâmına annenin daha fazla lâyık olduğunu göstermektedir.
Bazı İslâm âlimleri, kendilerine iyilik yapma ve iyi davranma konusunda anne ile baba arasında fark bulunmadığını ileri sürmüşlerdir. Mâlik İbni Enes’in bu konudaki bir tavsiyesi, böyle düşünenleri cesaretlendirmiştir. Bir adam İmâm Mâlik’e sormuş:
– Babam beni yanına çağırıyor, annem de gitmeme engel oluyor. Hangisinin sözünü tutayım?
İmâm Mâlik de:
– Babanın sözünü dinle, annene de karşı gelme! cevabını vermiş.
Anne ile babaya aynı derecede iyilik edilmesi sonucunu İmâm Mâlik’in bu ifadesinden çıkarmak kolay değildir. Aynı soru İmâm Mâlik’in akrânı, hatta ondan beş yıl önce vefat eden büyük muhaddis Leys İbni Sa’d’a sorulmuş, o da:
– Annenin sözünü dinle; çünkü o iyilik ve ikrâma üçte iki nisbetinde daha fazla hak sahibidir” cevabını vermiştir. Üçte iki dediğine göre, belliki “annen” sözünün iki defa tekrarlandığı rivayetlere bakarak böyle cevap vermiştir.
Hadisimizin sonundaki “sonra da sana en yakın olan akraban” ifadesini nasıl anlamak gerektiğine şu rivayet bir ölçüde ışık tutmaktadır: “Annene, babana, sonra kızkardeşine ve erkek kardeşine…”(Ebû Dâvûd, Edeb 120).
Dede ile kardeşten hangisi daha yakındır? sorusu tartışılmış, dedenin daha yakın olduğu görüşü ağırlık kazanmıştır.
Hadisten Öğrendiklerimiz
1. Kendisine en fazla iyi davranılması, iyilik edilmesi gereken kimse annedir. Zira çocuğun dünyaya getirilmesinde ve büyütülmesinde en fazla çile çeken odur.
2. Saygıya, iyilik ve itâate anneden sonra en fazla lâyık olan babadır.
3. Akrabaya iyilik ve ikram edilirken yakından uzağa doğru bir sıra gözetilmelidir.
[1] Buhârî, Edeb 2; Müslim, Birr 1. Ayrıca bk. İbni Mâce, Vesâyâ 4; Ebû Dâvûd, Edeb 120; Tirmizî, Birr 1.
Kaynak: Riyazüs Salihin, Hadis-i Şerif Tercümesi, Erkam Yayınları

http://www.islamveihsan.com/en-iyi-davranmamiz-gereken-insan.html