Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-; dâimâ Cenâb-ı Hakk’a duâ, niyaz, hamd, şükür ve zikir hâlinde yaşadı. Ashâbına da Rabbe ilticâ hâlinde yaşamayı tâlim buyurdu.
Cenâb-ı Hakk’ın katında insanın kıymet ve değeri, ancak kulluğu ve Allah Teâlâ’ya yakarışı nisbetindedir. Âyet-i kerîmede buyurulur:
(Rasûlüm!) De ki:
«Sizin kulluk, duâ ve yalvarmanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin!?. (Duânız yoksa ne kıymetiniz var!?.)…»” (el-Furkān, 77)
Nitekim ilk insan Hazret-i Âdem ve zevcesi Hazret-i Havvâ; yasak ağaca yaklaşınca, cennetten uzaklaştırıldılar ve dünyaya gönderildiler. Evvelâ yıllarca ayrı ayrı nedâmetle tevbe ettiler, daha sonra bir araya gelip Cenâb-ı Hakk’a ilticâ ettiler. Şöyle yalvardılar:
“Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan, mutlaka ziyân edenlerden oluruz.” (el-A‘râf, 23)
Cenâb-ı Hak da onların tevbe ve istiğfarlarını kabul etti. Gözyaşıyla ilticâ etmelerinden hoşnut oldu. Onlara mağfiret kapısını açtı.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Sayı: 162

http://www.islamveihsan.com/kulun-kiymeti-dua.html