Ahmed Şahin
a.sahin@zaman.com.tr
AİLE-SAĞLIK Yazarlar Ahmed Şahin
Peygamberimiz (sas), yeşilliğe öylesine yüce bir değer vermiştir ki, mezarların üzerini dahi yeşillendirme gereği duymuştur.
Nitekim bir gün yanından geçtiği bir mezarın içindeki ölünün kabir azabı çektiğini keşfedince hemen getirttiği hurma fidanını mezarın üzerine dikerek çevresindekilere şöyle uyarıda bulunmuştur:
-Bu yeşillik bu mezarın üzerinde Allah’ı zikir ve tesbih ettiği sürece altındaki mevta yeşilliğin bu zikir ve tesbihinden faydalanır, azabı azalır, rahatı çoğalır!
İşte bu açıklama, yeşilliğin dünyadan başka ahirettekilere bile faydası olduğuna işaret eder. Bundan dolayı fıkıh alimleri, mezarların üzerine yeşilliği önleyen beton dökmenin mekruh olduğunu bildirmiş, mezar üzerindeki toprak zemini yeşilliklerin ibadethanesi haline getirmek gerektiğine dikkat çekmişlerdir. İsra Sûresi’ndeki ayetin manası da bunu ifade etmektedir:
- Bütün varlıklar ve yeşillikler Allah’ı zikir ve tesbih ederler! Ancak siz onların zikir ve tesbihlerini duymazsınız. Yeşilliğin yaptığı bu zikir ve tesbihi mezarın içindeki mevta çok mutlu şekilde hisseder… Öyle ise yeşilliği yok eder, yahut da kurumasına sebep olursanız, Allah’ı zikredeni yok etmiş, yahut da kurumasına sebep olmuş olursunuz. Hangi Müslüman, Allah’ın zikrine mani olabilir?
Yahut da böylesine bir tesbih ve hamdin sevabından mahrum kalmayı göze alabilir? O halde sizin de adınıza zikir ve tesbih edecek yeşillikleriniz olmalı, küçük emeklerle büyük sevaplar kazandıran yeşilliklere sizin de hizmetiniz bulunmalıdır. İşte size yeşilliğin zikir ve tesbihini duyanlardan tarihi bir misal.
Bir kır sohbetinde Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri’ne talebelerinden her biri birer demet çiçek takdim ederken bir talebesi eli boş gelir, hocasına tek adet olsun çiçek takdim edemez…
-Koskoca kırda çiçek mi bulamadın? diye sitem eden arkadaşlarına da:
-Hangi çiçeğe yaklaştımsa Rabb’imizi zikir ve tesbih eder halde gördüm, koparıp da zikrine mani olmaya gönlüm razı olmadı, onun için eli boş dündüm, cevabını verir.
Hocası bu cevabı çiçek demetlerinden de değerli bulur, yeşilliklerin zikir ve tesbihini düşünen talebesini takdir ve tebrik etmekten kendini alamaz. Bu örnek de kitaplara geçecek değerde bulunarak bizlere kadar intikal ettirilir.
İşte İslam’ın, dolayısıyla da Müslüman’ın özellikle bahar yeşilliğine yüklediği kutsal mana ve değerler. Allah’ı zikir ve tesbih ediyor duygusuyla seyrettiği bahar yeşilliğine bakışlar, kainat kitabına nazar edişler..
Hele Efendimiz (sas) Hazretleri’nin yeşillik dikme hususunda bir hadisi vardır ki, bunu duyup da fidan dikme şevki duymamak mümkün değildir. Şöyle buyuruyor:
-Elinizdeki fidanı dikmek üzere iken kıyametin kopmaya başladığını anlasanız, sakın artık kıyamet kopuyor, fidan dikmenin manası kalmadı, deyip de fidanı fırlatıp atmayın, dikin fidanınızı! Kıyamet kopacaksa sizin dikilmiş fidanınızın üzerine kopsun. Mahşerde, benim de dünyada dikilmiş bir fidanım vardı, diyebilesiniz!.
Bu kadar mı? Hayır. Dahası da var. Tarla, bağ, bahçede çalışan ziraatçı köylülerimize bir müjde bu da.. Ekin ekiyor, sebze, meyve dikiyor, mahsul yetiştiriyorsanız sevinin, mutluluk duyun. Çünkü yetiştirdiğiniz meyvelerle, sebzelerle sadece para kazanmakla kalmıyor, aynı zamanda sevap da elde ediyorsunuz.
Zira, sebep olduğunuz meyveli meyvesiz tüm yeşilliklerden zikir ve tesbih sevabı almakla kalmıyor, ayrıca bunlardan hadisin ifadesiyle:
-Müşteri alsa, hırsız çalsa, inek yese, sinek faydalansa! sadaka sevabı da almış oluyorsunuz. Evet, bunda hiç şüpheniz olmasın. Efendimiz (sas)’in müjdesidir bu.
-Yetiştirdiğiniz sebze ve meyveden müşteri alsa, hırsız çalsa, inek yese, sinek faydalansa... sadaka sevabı vardır yetiştirene! Nihayetinde canlıya fayda ve hizmet vardır bunlarda. Bir canlı ihtiyacını karşılamaktadır.
Bundan dolayı yeşillik yetiştiren köylülerimiz hem para kazanmak niyetiyle çalışırlar tarla, bağ, bahçelerinde; hem de sadaka sevabı olmak niyetiyle severek çekerler bunca zahmet ve meşakkati…
Müslüman, baharda yeşillik dikip mahsul yetiştirmeye nasıl bakar?
Peygamberimiz (sas), yeşilliğe öylesine yüce bir değer vermiştir ki, mezarların üzerini dahi yeşillendirme gereği duymuştur.
Nitekim bir gün yanından geçtiği bir mezarın içindeki ölünün kabir azabı çektiğini keşfedince hemen getirttiği hurma fidanını mezarın üzerine dikerek çevresindekilere şöyle uyarıda bulunmuştur:
-Bu yeşillik bu mezarın üzerinde Allah’ı zikir ve tesbih ettiği sürece altındaki mevta yeşilliğin bu zikir ve tesbihinden faydalanır, azabı azalır, rahatı çoğalır!
İşte bu açıklama, yeşilliğin dünyadan başka ahirettekilere bile faydası olduğuna işaret eder. Bundan dolayı fıkıh alimleri, mezarların üzerine yeşilliği önleyen beton dökmenin mekruh olduğunu bildirmiş, mezar üzerindeki toprak zemini yeşilliklerin ibadethanesi haline getirmek gerektiğine dikkat çekmişlerdir. İsra Sûresi’ndeki ayetin manası da bunu ifade etmektedir:
- Bütün varlıklar ve yeşillikler Allah’ı zikir ve tesbih ederler! Ancak siz onların zikir ve tesbihlerini duymazsınız. Yeşilliğin yaptığı bu zikir ve tesbihi mezarın içindeki mevta çok mutlu şekilde hisseder… Öyle ise yeşilliği yok eder, yahut da kurumasına sebep olursanız, Allah’ı zikredeni yok etmiş, yahut da kurumasına sebep olmuş olursunuz. Hangi Müslüman, Allah’ın zikrine mani olabilir?
Yahut da böylesine bir tesbih ve hamdin sevabından mahrum kalmayı göze alabilir? O halde sizin de adınıza zikir ve tesbih edecek yeşillikleriniz olmalı, küçük emeklerle büyük sevaplar kazandıran yeşilliklere sizin de hizmetiniz bulunmalıdır. İşte size yeşilliğin zikir ve tesbihini duyanlardan tarihi bir misal.
Bir kır sohbetinde Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri’ne talebelerinden her biri birer demet çiçek takdim ederken bir talebesi eli boş gelir, hocasına tek adet olsun çiçek takdim edemez…
-Koskoca kırda çiçek mi bulamadın? diye sitem eden arkadaşlarına da:
-Hangi çiçeğe yaklaştımsa Rabb’imizi zikir ve tesbih eder halde gördüm, koparıp da zikrine mani olmaya gönlüm razı olmadı, onun için eli boş dündüm, cevabını verir.
Hocası bu cevabı çiçek demetlerinden de değerli bulur, yeşilliklerin zikir ve tesbihini düşünen talebesini takdir ve tebrik etmekten kendini alamaz. Bu örnek de kitaplara geçecek değerde bulunarak bizlere kadar intikal ettirilir.
İşte İslam’ın, dolayısıyla da Müslüman’ın özellikle bahar yeşilliğine yüklediği kutsal mana ve değerler. Allah’ı zikir ve tesbih ediyor duygusuyla seyrettiği bahar yeşilliğine bakışlar, kainat kitabına nazar edişler..
Hele Efendimiz (sas) Hazretleri’nin yeşillik dikme hususunda bir hadisi vardır ki, bunu duyup da fidan dikme şevki duymamak mümkün değildir. Şöyle buyuruyor:
-Elinizdeki fidanı dikmek üzere iken kıyametin kopmaya başladığını anlasanız, sakın artık kıyamet kopuyor, fidan dikmenin manası kalmadı, deyip de fidanı fırlatıp atmayın, dikin fidanınızı! Kıyamet kopacaksa sizin dikilmiş fidanınızın üzerine kopsun. Mahşerde, benim de dünyada dikilmiş bir fidanım vardı, diyebilesiniz!.
Bu kadar mı? Hayır. Dahası da var. Tarla, bağ, bahçede çalışan ziraatçı köylülerimize bir müjde bu da.. Ekin ekiyor, sebze, meyve dikiyor, mahsul yetiştiriyorsanız sevinin, mutluluk duyun. Çünkü yetiştirdiğiniz meyvelerle, sebzelerle sadece para kazanmakla kalmıyor, aynı zamanda sevap da elde ediyorsunuz.
Zira, sebep olduğunuz meyveli meyvesiz tüm yeşilliklerden zikir ve tesbih sevabı almakla kalmıyor, ayrıca bunlardan hadisin ifadesiyle:
-Müşteri alsa, hırsız çalsa, inek yese, sinek faydalansa! sadaka sevabı da almış oluyorsunuz. Evet, bunda hiç şüpheniz olmasın. Efendimiz (sas)’in müjdesidir bu.
-Yetiştirdiğiniz sebze ve meyveden müşteri alsa, hırsız çalsa, inek yese, sinek faydalansa... sadaka sevabı vardır yetiştirene! Nihayetinde canlıya fayda ve hizmet vardır bunlarda. Bir canlı ihtiyacını karşılamaktadır.
Bundan dolayı yeşillik yetiştiren köylülerimiz hem para kazanmak niyetiyle çalışırlar tarla, bağ, bahçelerinde; hem de sadaka sevabı olmak niyetiyle severek çekerler bunca zahmet ve meşakkati…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder