BABASIZ BİR KIZIN HÜZÜNLÜ DUYGULARI
Ben babasıyla hiç anısı olmayacak kadar küçük yaşta, hatta kırklıkken
babasını gerçek aleme uğurlamış bir evlat olarak anlatacak bir anım bile
olmamasının sızısını duyuyorum kalbimde...
Hiç anlatılmadı bana ve hiç soracak kadar güçlü olamadım benim babam
nasıldı diye... Altı yaşından itibaren "baba" kelimesini başka biri için
kullandığımdan belki.. Bir yetim olmaktan çok, babaya dair içinde hiçbir his
duyamamak, hiçbir anıyı hatırlamamak daha acı benim için...
Sadece beni "lahana kızım" diye sevdiğini, itfaiyeci olduğunu ve kalp
krizinden vefat ettiğini biliyorum sadece bu kadar...
Yıllar sonra kabrine gittim ziyarete.. Elim, ayağım titriyor ne yapacağımı
kestiremiyordum... Benim nasibime baba sıcaklığını kabrinin başında duymak
düştü..
... ağladım ağladım ağladım ...
-- "Ben geldim baba" dedim
"lahana kızın..."
Öylece baktım mezarına, öylece
sarıldım ona, öylece okşadı o beni
ve öylece "hoş geldin kızım"
dedi. Babamın yokluğunda
varlığını aramaya çalışmaktı
benimkisi belki.. ve hiç unutamadğım bir anı :
Radyo programı yapan bir arkadaşım "babalar günü" ile ilgili araştırma
yapıyor. Konusu bu... Babam için yazdığım bir yazıyı verdim... Şu kısmını
hatırlıyorum yazımın :
-- "Babacığım herkes hediyeler verirken bugün babalarına, benim hediye
verecek babam yok... Ben de dualarımı hediye yaptım, gözyaşlarımla sardım.
Meleklerin ellerine veriyorum ki sana versinler ... Seni çok seviyorum" diye...
Arkadaşım ağlayarak okudu yazımı programında ...
Aradan bir saat geçmişti ki kapı çalındı elinde bir gülle çiçekçi adımı sordu ...
Sonra da çiçeği bana verdi... Şaşırmıştım, beklemiyordum böyle birşeyi ...
Üzerine iliştirilmiş kağıdı okudum :
" Hediyen geldi kızım, Ben de seni çok seviyorum. " yazıyordu...
Arkadaşımın yaptığı inceliği hiç unutmadım... Ve en büyük umut "iman” :
Ahirete, ölüme ve ölümün ayrılık olmadığına ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder