27 Şubat 2017 Pazartesi

Farkına Var!

Farkına Var!

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

“Nihayet o gün (dünyâda yararlandığınız) nîmetlerden elbette ve elbette hesâba çekileceksiniz.” (Tekâsür, 8)

Rasûlullah (sav) buyurdular:

“Hayat şartları sizinkinden daha aşağı olanlara bakınız; sizden daha iyi olanlara bakmayınız. Bu, Allah’ın üzerinizdeki nimetini hor görmemenize daha uygun bir davranıştır.”  (Müslim, Zühd 9. Tirmizî, Kıyamet 58, Libâs 38; İbni Mâce, Zühd 9)

Allah Teâlâ bir kulunu sıhhatli, diğerini sakat yaratabilir. Birini çok akıllı, diğerini az akıllı yaratabilir. Yarattıklarından birini yılan yapar süründürür, birini kuş yapar uçurur. Bundan dolayı mahlukâttan herhangi birinin îtirâza aslâ hakkı yoktur.

Esâsen hayvanatta da ancak hayâtını idâme ettirebilecek derecede bir akıl, idrak ve hissiyat bulunduğu için, hepsi de hâlinden memnundur. Mîdelerini doyurup fıtratlarındaki tabiî arzularını tatmin etmekten başka bir dertleri yoktur.

Bu yüzden, niçin insan olarak yaratılmadım, diye düşünmeleri veya bunun ıztırâbını duymaları söz konusu değildir.

Bir hayvanın veya bitkinin; “Niye ben insan olarak yaratılmadım?” deme hakkı olamayacağı gibi, sakatlık, hastalık, fakirlik, mahrûmiyet vs. gibi birtakım sıkıntılar içinde bulunanların da, Allâh’ı -hâşâ- adâletsizlikle ithâm etmeleri, en başta akla-mantığa, iz’an ve vicdâna zıt bir keyfiyettir.

Kaldı ki bir kul hakkında ilâhî lutuf ve ikramların azlığının mı, çokluğunun mu daha hayırlı olduğu, ancak âhiretteki mîzanda belli olacaktır. Zîrâ az nîmetin doğurduğu borç az, çok nîmetin doğurduğu borç ise çoktur. 

(Osman Nûri Topbaş, Gönül Bahçesinden Öyle Bir Rahmet Ki, Erkam Yay.)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder