Hekimoğlu İsmail
AİLE-SAĞLIK
Mazi ve istikbal arasında insan...
İnsanı iki duygu sarsar, zor duruma düşürür; biri geçmişin pişmanlıkları, diğeri de geleceğin evhamlarıdır.
‘Keşke' demeyen insan yok gibidir; pişmanlık, insanın yaptığı bir hatanın farkına varmasıdır; kaçırılan fırsat manasına gelir. Mesela insan pişman olur; neden şu işi yapmadım, keşke yapsaydım, şunu neden ihmal ettim, şu sözü neden söyledim, keşke söylemeseydim, neden şu fırsatı kaçırdım, neden şu kimseyi darılttım?.. Bu nedenler uzar gider. Ondan sonra şeytan gelecekle alakalı vesvese vermeye başlar. Ya işten atılırsam, sakatlanırsam, ya iflas edersem, ya zorlu bir hastalığa yakalanırsam, sevdiklerim ölürse!.. Bu ihtimaller de uzar gider. O şahıs geçmişteki pişmanlıkları ve geleceğin evhamlarıyla deli divaneye döner. Bazıları düşünmemek için ya içki içer ya kumar oynar.
Hâlbuki insana zoru başaracak irade verilmiştir. “Her insan ne yaparak muvaffak olmuşsa ben de öyle yaparak, öyle yaşayarak başarılı olurum.” demek iradedir. İradenin en önemli vazifesi de haramları terk etmektir. Eğer bir insanın dünyası başına cehennem olmuşsa şöyle demelidir: Ben İslam'ın hangi emrini yapmadım ki, böyle kötü duruma düştüm?
Olabilir, her insan günah işleyebilir. Çünkü Allah, insanı günah işleyebilecek fıtratta yaratmıştır; en başta nefsi onu yönlendirir. Ancak şurası kesin ki; insan yaşadıkça fizikî zaruretler dolayısıyla birçok günahı terk etmek zorunda kalır. Bu da Allah'ın rahmetidir. Ama önemli olan, sonradan pişman olmamak için genç iken yüzümüzü günahlardan hayırlara çevirmektir.
Günah işledik, hata ettik diye acayip hallere girmeye gerek yok. Her şeyin bir usulü var. Tövbe eder; o günah inşallah silinir gider. Allah'ın rahmeti her yere yağan yağmur gibidir. İsteyen herkes bu yağmurdan nasibini alır. Ancak, Allah'ın emrettiklerinden sorumlu değilmiş gibi yaşamak, Allah'ın nimetlerini görmemek, anlamamaktır.
İyiliğin kaynağı İslamiyet'tir. İyiliklerin bütünü İslamiyet'tedir. Mesela akıllı olmak önemli değil, aklı nerede kullandığımız önemlidir. Çünkü aklın vazifesi İslamiyet'i anlamaktır. Kur'an'da anlaşılmayan bir yer yok. Bunun için de “keşke” demenin insana bir faydası yok.
Şu anda helal dairede bulunmak, bulunduğumuz anı İslam'a uydurmaktır. Mesela, bakkal dükkânı açmış, teraziyi doğru tutuyor, yalan söylemiyor, müşteriyi kandırmıyor; bu güzel haller Allah'a itaatle tecelli ediyor, hepsi ibadet olur. Allah da böyle kuluna hayırlı eş verir, hayırlı evlat verir, kârlı iş verir... İşte böyle insanların gönlünde pişmanlık yerine huzur vardır.
Hayat bazen karanlık görünür gözümüze. Geçmişin pişmanlıkları, geleceğin telaşı insana yaşadığı ânı zehir eder amma insan dikkat ederse, en çok sıkıntı anlarında “Allah” diyor. Bu bile insanı teselli etmeye yetmeli, “Ne güzel, isyan etmiyorum. Allah'a el açıyorum.” demeli.
Zaman gösterdi ki cennet ucuz değil, cehennem de lüzumsuz değil. Herkes istediği yere gidecektir. Haramların yaygın olduğu bu devirde sünnet-i seniyyeye ittiba eden, zamanının bütününü ibadetle geçirmiş olur, hiçbir zaman pişmanlık duymaz. Çünkü Allah'ın lütfuyla Allah'a itaat edeni Allah korur.
Bediüzzaman Hazretleri buyuruyor ki: “Mazi geçmiş gitmiş, geri döndüremezsin, onunla meşgul olma; istikbal gelmemiş, onunla da meşgul olma. Bulunduğun hayatı, dakika dakika, günbegün İslam'a uydur.”
Ne zaman öleceğimizi bilemeyiz fakat her an ölebiliriz. Öyleyse ben şu andaki halime bakarım; İslam'a uygun mu? İslam dışı hareketleri kalp kabul etmez, sıkılır. Müslüman da kendisini böyle kontrol ettiği müddetçe pişmanlık duymaz.
İslam'ı saniye saniye yaşamak mümkündür. Buna kalp uyanıklığı denir. Mesela Müslüman plaja da, meyhaneye de gidebilir; “Bu halim İslam'a uygun mu?”, “Değil!”, hemen o hali terk eder. Aynı şekilde evde oturuyorum, seyrettiğim televizyon İslam'a uygun yayın yapıyor mu, okuduğum gazete İslam'a uygun neşriyat yapıyor mu, kıyafetim İslam'a uygun mu, arkadaşlarım dostlarım iyi mi kötü mü? Her konuda, her noktada duracağız, kendimize soracağız: “Bu halim helal mi haram mı?”
Şu anki durumum İslam'a uygunsa, Elhamdülillah!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder