14 Eylül 2015 Pazartesi

Şehitler hayatına nasıl devam eder?

Şehitler hayatına nasıl devam eder?

 
Hüseyin Gültekin - [İslami Hayat]

h.gultekin@meydangazetesi.com.tr
11 Eylül 2015, 01:25

Son zamanlarda millet olarak badireli günler geçirmekteyiz. Gün geçmiyor ki şehit haberleriyle sarsılmayalım. Hele ateşin düştüğü ocaklardaki hüzün ve feryat hepimizi derinden etkiliyor. Bunca sıkıntı ve bu üstesinden gelinmesi zor sabır sınavında, şehit yakınları başta olmak üzere hepimizi teselli eden, sabrımızı kolaylaştıran bir nokta var: Şehitlik.
 
Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de “Allah yolunda öldürülenlere ‘ölüler’ demeyin. Bilakis onlar diridirler fakat siz hissedemezsiniz.” (Bakara, 2/154) buyuruyor. Konuyla ilgili bugüne kadar verilen birçok cevabın yanında Bediüzzaman Hazretleri’nin yaklaşımı son derece orijinaldir. Ona göre hayat, sadece yaşadığımız dünya hayatıyla sınırlı değildir. Çeşitli mertebelerden meydana gelir.

Bir hanede eşlerin ikisinin de kurban kesmesi gerekir mi?


Kurban kesmek zengin olan her Müslüman’a vaciptir. Kurbanın ilk üç gününde, 85 gr altın veya bu miktar bir mala sahip olan bir kişi kurban kesmekle yükümlüdür. Dolayısıyla burada önemli olan, erkek-bayan veya evli-bekâr olmak değil zengin olmaktır. Bu sebeple, evli çiftlerden hangisi, kurban kendisine vacip olacak kadar bir mala sahipse o kurban kesecektir. İkisi de zenginse, her ikisi de ayrı ayrı kurban kesecektir çünkü bu durumda her ikisinin de kurban kesmesi vaciptir.

Ekmek istedin afiyet istemedin


İmam Kuşeyrî naklediyor:
 
Tasavvuf ehlinden biri sürekli ''Allah'ım, senden afiyet istiyorum, Allah'ım senden afiyet istiyorum'' diye dua edip duruyordu. Kendisine niçin sürekli böyle dua ettiği sorulunca şöyle dedi: ''Ben, manevi terbiyeye başladığım ilk zamanlarda hamallık yapıyordum. Bir gün ağırca bir un yükü taşıyordum, dinlenmek için yükü bir yere koydum. Dinlenirken: ‘Ya Rabbi, eğer her gün bana yorulmadan iki ekmek versen onlarla yetinirdim!’ diye dua ettim. Birden önümde iki kişinin dövüşmeye başladıklarını gördüm; ben de aralarını bulayım diye yanlarına vardım.
 
Birisi, elindekini hasmına vurmak isterken benim başıma vurdu, üzerim başım kan içinde kaldı. O sırada asayiş görevlileri gelip kavga edenleri yakaladılar, beni de kana bulanmış görünce kavgaya karıştığımı zannedip onlarla birlikte hapse attılar. Bir müddet hapiste kaldım, her gün iki ekmek veriyorlardı. Bir gece rüyamda birisi bana, ‘Sen, Allah'tan her gün yorulmadan iki ekmek istedin fakat afiyet istemedin, işte istediğin sana verildi’ dedi. Rüyadan uyandım, ondan sonra hep: Ya Rabbi afiyet ver, Ya Rabbi afiyet ver'' diye dua etmeye başladım.

Hayatın tabakaları


Üstad’ın ifadelerine göre hayat, beş farklı mertebeden meydana gelmektedir. Bunlar:

 
  • Bizim gibi sıradan insanların yaşadığı hayat.
  • Hazreti Hızır ve İlyas’ ın (a.s.) yaşamakta oldukları hayat.
  • Hz. İdris ve Hz. İsa’nın (as) hayatları.
  • Kabir ehlinin ruhani hayatları.
  • Şehitlerin hayatıdır.
 
Şehitlerin, normal kabir ehlinden daha üstün bir hayat tabakası vardır.
 
Evet, şehitler, hayatlarını Allah yolunda feda ettikleri için, ikramı bol Cenab-ı Hak, onlara berzah âleminde, dünya hayatına benzer fakat kedersiz, zahmetsiz bir hayatı bahşetmiştir. Onlar, kendilerinin ölmüş olduklarını bilmiyorlar. Yalnız daha iyi bir âleme gittiklerini biliyorlar ve tastamam, mesut bir şekilde o âlemin lezzetlerini tadıyorlar, ölümdeki ayrılık acısını yaşamıyorlar.
 
Sıradan kabir ehli öldüklerini bildikleri için berzah âleminde aldıkları lezzet, şehitlerinkine yetişemez.

http://www.meydangazetesi.com.tr/sehitler-hayatina-nasil-devam-eder-makale,1343.html

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder