TEKNOLOJİK OBEZİTE
Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’nün tanımına göre; “Vücutta hastalıklara neden olacak şekilde ve oranda normal olmayan, çok fazla yağ birikimi.”
Obezite ile ilgili detaylı bilgiyi, tıpçılara bırakalım. Ama bilinen bir gerçek; Sağlığımızı tehdit eden önemli bir hastalıktır.
Ancak bugün, obeziteden daha tehlikeli bir gelişme var; “Teknolojik Obezite”....
Birinci obezite ile ilgili ciddi çalışmalar yapılmakta, tedbirler alınmakta, bilgilendirme faaliyetleri aralıksız sürmektedir.
Oysa “Teknolojik Obezite” bir hastalık olarak kabul edilmediği için hemen hiçbir çalışma yapılmamakta. Uzman olmanız gerekmez, çevrenize bir bakın, gözlemleyin.
Tehlikenin boyutlarını siz de göreceksiniz. Öyle uzağa gitmenize de gerek yok. Evinizden başlayın...
Tıpkı hava kirliliği, çevre kirliliği, su kirliliği gibi “bilgi kirliliği” ile de karşı karşıyayız. Bilgi kirliliğinin yan etkisi ise hiç de azımsanamayacak olumsuzluklar doğuran Teknolojik Obezitedir.
Gençlerimiz her türlü virüsü barındıran bilgi kirliliğine açık. Hepsinin elinde en son model akıllı telefon ve onun varyantı olan bilgisayarlar. Kımıldayacak hâlleri kalmamış...
Vücudundaki yağı atmak için spor salonlarına koşuyorlar, fakat beyinlerindeki, ruhlarındaki, tefekkürlerindeki obeziteyi bertaraf edemiyorlar.
Donuk donuk bakışlar,
Kısa, anlaşılmaz kelimeler,
Tepkisiz suratlar...
Gülmeleri gülme değil, ağlamaları ağlama değil.
Kitap, dergi, yazı, kalem hak getire.
Âlemimizden çıkmış kavramlar.
Herbiri(miz) ayrı âlemde (sanal âlemde) yaşar hâle geldik. Hemen hiçbir hataya tahammülümüz kalmamış, bağışlayıcılığımız elimizden alınmış. Çünkü teknoloji öyle diyor; (.) yerine (,) koyarsanız sonuç alamıyorsunuz.
Sonuca, sadece sonuca odaklanmış durumdayız.
Obezite, diyabet yapar, kalbi etkiler, fiziğimizi etkiler.
Teknolojik obezite ise, düşünceyi dumura uğratıp, insanlığımızı alıp götürüyor.
Yanlış anlaşılmasın. Teknolojiye karşı değilim, olamam.
Teknoloji kaçınılmazdır, doğru.
İşlerimizi kolaylaştırıp, hızlandırır, doğru.
Havasız, susuz da yapamayız.
Ama suyu içilebilir, havayı solunabilir hâle getirmek için ne masraflar ediliyor. Zarar vermemesi için süzgeçleniyor.
Bilgi öyle mi ya?!
Geldiği gibi giriyor genç dimağlara...
Üç yaşındaki çocuğun yirmi yaşındaki bir erişkinin bildiğini bilmesi, övünülecek bir durum değildir. Biliyoruz ki mevsiminden önce ol(durul)an meyvenin, sebzenin tadı olmaz.
Niçin organik yumurta, organik gıda arıyoruz? Hormonlu ve zamansız her şeyin bize zarar vereceğinin şuurundayız da ondan..
Çocuklarımızın hormonlu büyümesini istemiyorsak onları, hiç olmazsa akılları erene kadar koruyalım.
Teknolojik obezite bir uçurumdur.
Aman dikkat!..
Zira sanal âlemde gülün en güzelini görürsünüz de, kokusunu alamazsınız.
Çünkü gördüğünüz gül değil.
O, sadece (I) ve (0)'dan ibaret sanal bir şeydir.
Prof. Dr. Muhittin Şimşek Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder