7 Nisan 2017 Cuma

MÜRÜVVET

MÜRÜVVET

‘Mürüvvet’, tam anlamıyla erkeklik, kişilik ve yiğitlik demektir.

Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: “İnsanlarla olan ilişkilerinde onlara zulmetmez, konuşmalarında yalan söylemez, söz verdiklerinde sözünde durur. İşte bu kişi mürüvvetini tamamlamış, adaleti ortaya çıkmış ve kendisinin kardeşliği vacip olmuştur.”

Mürüvvet, insanın, hayvandan ve şeytandan ayıran insanlık sıfat ve özellikleriyle donanmasıdır. Nefis insanı üç yöne çağırır: Biri insanı, kibir, haset, saldırganlık, bozgunculuk gibi şeytan ahlâkı ile donanmaya çağırır. İkincisi, yemek, içmek ve cinsel arzularını tatmin etmek gibi hayvan ahlâkı ile yaşamaya çağırır. Üçüncüsü de ihsan, nasihat, iyilik, şefkat, ilim, ibadet ve benzerleri gibi melek ahlâklarıyla ahlâklanmaya çalışır.

İşte mürüvvet,  hayvan ve şeytan ahlâkına çağıran etkenleri dinlemeyip melek ahlâkına çağıran üçüncü etkiye uymaktır. İlk iki etkenin emrine girmek, mürüvvet ahlâkına ters düşer.

İnsanlık, mürüvvet ve fütüvvet, her zaman ilk iki etkene isyan edip üçüncü etkene uyma çabasından ibarettir. Selef’ten biri şöyle diyor: “Allah meleklere sadece akıl vermiş, şehvet vermemiştir. Hayvanlara şehvet vermiş, akıl vermemiştir. İnsanoğluna ise hem akıl ve hem de şehvet vermiştir. Buna göre, insan aklı şehvetine galip gelirse, meleklere yaklaşır. Şehveti aklına galip gelirse hayvanlara yaklaşır. İşte mürüvvet, aklın şehvete galip gelmesidir.

Ziya Paşa mürüvvetin, nefsin bayağı arzularını yenme anlamındaki ‘erlik’ ahlâkına şöyle işaret ediyor:

“Avret gibi mağlûb-i heva olma, er ol, er;

Nefsin seni râm etmeye, sen nefsini râm et.”

 

Mürüvvet, her türlü güzel huyu kullanmak ve her türlü çirkin huydan kaçınmaktır, denilmiştir. [1]

Sakatî diyor ki: ‘Mürüvvet, Allah (c.c.)’ın buyruklarını yapmak, yasaklarından kaçmak, yüksek ve şerefli huylarla Allah (c.c.)’a yaklaşmaktır.” [2]

Mürüvvet sahibinde faziletler o kadar ön plana çıkar ki, o kimseden bilerek hiçbir kötülük görülmez. [3]



[1] Medâricü’s-Sâlikin.
[2] İslâm Ahlâkının Temel İlkeleri, S. Ateş.
[3] Edebü’d-Dünya ve’d-Din, Maverdi, s.306.


BU YAZI  AŞAĞIDAKİ SİTEDEN ALINMIŞTIR:

http://www.islamahlaki.com/default.asp?kat_no=670
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder