MÜNKER’DEN SAKINDIRMAK
‘Münker’, ‘nekr’ kökünden türemiş bir kavramdır. ‘Nekr’, sözlükte, inkâr edilen, karşı çıkılan, reddedilen, tanımayan, tanınmazlığa itilen demektir. Bunun aslı, kalbin tasavvur edemediği (anlayamadığı, hayal edemediği) şeyi reddetmesidir. Dil ile bir şeyi inkâr etmektir ki, bunun anlamı kalbiyle o şeyi reddetmek demektir. Kur'an-ı Kerim'de münkerin daha kötü ve çirkin olan kısmı için "fahşâ" terimi kullanılır. Fahşâ; çirkinlikler, zina gibi şehvetle ilgili aşırı günahlar demektir. Türkçede "fuhşiyât" bu anlamı ifade eder. Bunlar insanların en çirkin halleridir.
Başka bir tanıma göre, kalp ile bir şeyin özelliğinin bilinmesi fakat dil ile bunun inkâr edilip, bilmezlikten gelinmesidir. Buna yalancılık da denir.
“Onlar, Allah’ın nimetini bilmektedirler. Sonra da o nimetlere münkir olmaktadırlar (inkâr etmektedirler); Onların çoğu küfre sapanlardır.” [1] ayetinde bu anlamdadır.
‘Münker’, tanınmayan, inkâr edilen, çirkin, akla uymayan, reddedilen şey demektir.
İslâm literatüründe ‘Münker’, iyi ve güzel olan şeyleri görmezlikten gelme, tanımama tutumudur. Din dilinde bazı hareketlerin ‘münker’ diye anılması, onların din tarafından tanınmaması, kabul edilmemesi demektir.
Münker, sağlam aklın çirkin dediği, güzel olup olamadığı konusunda şüphe duyduğu fiillerdir. Daha kısa bir tanımla şöyle söylenebilir: İslâm’ın ve akl-ı selimin ( sağlam aklın) hoş görmediği şeydir.
Aynı kökten gelen inkâr, ‘irfan’ın karşıtıdır. Münker’in karşıtı ise ‘ma’ruf’tur.
‘Ma’ruf’, nasıl ki, sağlam aklın ve İslâm’ın güzel saydığı şey ise, ‘münker’ de bunun tam karşıtıdır. Bu açıdan, İslâm’ın haram ve mekruh dediği bütün hükümler ‘münker’ kapsamına girmektedir.
Allah Teâlâ Kur'an'da mü'minleri ma'rufu emretmeye ve münkeri yasaklamaya çağırarak şöyle buyurur:
"Sizden iyiliği emreden ve münkeri yasaklayan bir topluluk olsun: İşte onlar kurtuluşa erenlerdir" [2]
İnsanları hem şer'an hem de aklen yasak olan münkerden nehyetmesi, Müslümanın en önemli görevlerinden biridir. Bu görev yerine getirilmediği takdirde, yeryüzü fesada uğrar, tefrika çıkar ve tebliğ müessesesi zaafa uğrar. Allah Teâlâ münkerden nehyetme ve dolayısıyla ma'rufu emretme görevini terk eden topluluğu alçaltır.
İnsanoğlu ne zaman münkeri nehyetmeyi bırakırsa, Allah'ın şu ayette buyurduğu gibi, münkeri emretmeye başlarlar.
"Kim, şeytanın adımlarına uyarsa, şüphesiz o fuhşiyâtı ve münkeri emreder" [3]
Allah (c.c.), Kur’an’da kafirler hakkında ‘münkirler’ sözünü kullanıyor. Kafirler, Peygamberleri ve onlarla gelen vahyi tanımazlıktan gelip inkâr edenlerdir. Gelen vahyin ve ayetlerin Allah (c.c.)’a ait olduğunu tanımak istememektedirler. [4]
Din, Münkerleri Hoş Görmez
Münker olan fiilleri ve işleri ne din hoş görmektedir, ne de iyi düşünebilen bir akıl. Münkerleri, sağlam bir kamu vicdanı da hoş görmez. İnsanlara şer kazandıran, onları günaha sürükleyen her davranış bir münkerdir.
Bir toplumun sağlıklı ve mutlu olmasının ölçüsü, ma’rufların fazla, münkerlerin az olmasıdır. Ma’ruf üzerinde olan toplumlar ‘hayr’dadırlar. Münkerleri işlemeye devam eden kişiler ve toplumlar da ‘şer’dedirler.
Kişi, ‘münker’e karşı devamlı dikkatli olmalıdır. Bir insan münker işlemeye devam ederse, onu bir kural, terk edilmesi zor bir alışkanlık haline getirir. İnsan, şeytanın aldatmalarıyla yüz yüze geldiği için, her an ‘münker’e sapabilir. Bu bakımdan insanın devamlı ‘ma’ruf’ işlerle meşgul olması, toplumda herkesin münkerlerle mücadele etmesi gerekir.
Kur’an , “Şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o size hep münkeri emreder” [5] diyor. Münker’den en iyi sakınmanın yollarından biri de namaz kılmaktır.
“...Çünkü namaz Münker’den ve fahşa’dan alıkoyar.” [6]
Münkerle mücadele İslâm’ın önemli emirlerinden biridir. Mümin olan kimseler devamlı iyiliği (ma’ruf’u) emreder, kötülükten (münker’den) sakındırırlar. [7]
Cuma hutbelerinin sonunda hatiplerce okunan şu âyette Allah (c.c.) müminleri her türlü münker’den sakındırıyor: “Şüphe yok ki Allah, adaleti, ihsanı, yakınlara infak etmeyi emreder; fahşadan (çirkin utanmazlıklardan), münker ve zorbalıktan sizi sakındırır. Size öğüt vermektedir, umulur ki öğüt alıp düşünürsünüz.” [8]
Münkerden alıkoymak, toplumda İslâmî ahlâkın kökleşmesi, insanların güzelliklere kavuşması ve çirkinlikleri terk etmesi, kötülüklerin azalması için son derece önemlidir. Bir toplumda münker işlemek âdet, (bir anlamda örf) haline gelmişse, o toplum artık sağlıklı düşünemiyor ve hasta demektir. Bundan dolayı Müslümanlardan bir cemaat, en güzel yöntemleri kullanarak münker olan işlerle mücadele etmelidir.
Kötülüğe engel olmada izlenecek yolu Rasûlullah (s.a.s) şöyle belirlemiştir: “Sizden biriniz bir kötülük gördüğü zaman onu eliyle değiştirsin. Buna gücü yetmezse diliyle onun kötü olduğunu söylesin. Buna da gücü yetmezse kalbiyle o işi kötü görsün. Bu sonuncusu, imanın en zayıf derecesidir.” [9]
Hz. Ali'nin şöyle dediği nakledilir: ‘İlk yenik düşeceğiniz cihad, elinizle yapacağınız cihattır. Sonra dilinizle yapacağınız cihad da yenik düşeceksiniz, sonra da kalbinizle yapacağınızda... Sonra kalp iyiyi iyi olarak bilmediği; kötüyü kötü görmediği zaman alçalır, alt üst olur.’ [10]
Sağlıklı bir toplum için iyiliği emredecek ve kötülüklerde sakındıracak kişilerin hatta kurumların bulunması zaruridir. Aksi takdirde toplum bozulur, fesada uğrar. Hz. Ali (r.a.)’nin de dediği gibi bütün dengeler alt üst olacaktır. Bir İslâm toplumunda, Müslüman, daima iyi, güzel ve hayırlı olan işlerin yanındadır. Kötü, çirkin ve zararlı olan işlerin de tabii olarak karşısında bulunur. Böylece, İslâm toplumunda kendiliğinden iyilikler güç bulur ve yayılır. Kötülükler ise güçlenme imkânı bulamaz.
Bu daveti yapacak kişilerin de öncelikle kendi nefislerini bu kötülüklerden sakındırmış olmaları ve davranışlarına bunları aksettirmiş olmaları gerekir.
[1] Nahl sûresi, 16/83.
[2]Al-i İmran sûresi,, 3/104.
[3] Nûr sûresi,, 24/21
[4] Mü’minun sûresi, 23/69.
[5] Nûr sûresi, 24/21.
[6] Ankebût sûresi, 29/45.
[7] Âl-i İmrân sûresi, 3/104,110,114.
[8] Nahl sûresi, 16/91.
[9] Müslim, İman.
[10]İhya, Gazalî.
BU YAZI AŞAĞIDAKİ SİTEDEN ALINMIŞTIR:
http://www.islamahlaki.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder