Ramazan Ayının Fazileti ve Orucun Önemi-4
ORUÇLU NELERE DİKKAT ETMELİ?
Ramazan ayında oruçlu olan kimsenin, orucu bozacak maddi şeylerden kaçınması ne kadar önemli ise, orucun manasını bozan sevabını götüren, İslam ahlakına aykırı davranışlardan sakınması da o kadar önemlidir.
Sevgili peygamberimiz bir hadislerinde buna işaret ederek şöyle buyurmuşlardır: “Gıybet ederek insanların etini yemeyi sürdürenler gerçek anlamda oruç tutmuş olamazlar. “(el-Musannaf, 2/272)
Bir başka hadislerinde de şöyle buyurmuştur: “Kim ki yalan söylemeyi ve yalanla iş yapmayı bırakmaz ise Allah o kimsenin yemesini, içmesini bırakmasına değer vermez.” (Ebu Davud, II, 307, Had. No. 2362)
Dolayısıyla oruç önemli bir ibadettir. Bu ibadet esnasında başkalarını çekiştirmek, tartışmak, gönül kırmak, yalan, iftira, gıybet, dedikodu etme,harama bakma,haram ticarette bulunma, haram yerlere girip çıkma, kumar oynama, fuhşiyatla uğraşma, hakaret etme,zulüm etme,fakıri,yetimi,yoksulu itip kakma… gibi dinimizin yasakladığı çirkin davranışlarda bulunmak, ibadet kavram ve şuuru ile bağdaşmaz. Nitekim Peygamber efendimiz bu konuda şöyle buyurmuştur: “Nice oruç tutanlar vardır ki tuttukları oruç karşılığı elde ettikleri şey, aç kalmış olmaktan ibarettir.” (Keşfü'l-Hafa, I, 425)
Sonuç olarak ramazan ayı, müminin yıllık hayatında önemli bir dönüm noktasıdır. Onu hakkıyla değerlendirmesi ise müminin en önemli vazifelerinden birisidir.
Ramazan ayı insanların kendilerini hesaba çekmeleri, hatalarını fark etmeleri ve günahlarından tevbe edip Allah'a dönmeleri için bir fırsattır. Bu mübarek ayda Allah'ın ibadet olarak emrettiği oruç ise insana inandığını yapma ve yaşama iradesini kazandıran ruhi ve nefsi bir eğitimdir. Hakkıyla eda edildiğinde Allah'ın rızasını ve mükafatını hak etmeye ulaştırır. Her Müslüman ramazan ayının kıymetini ve faziletini idrak ederek bu müstesna ayı dolu dolu değerlendirmeli, mükafatı Reyyan kapısından cennete girme olan oruç ibadetinin de önemini kavrayıp hakkıyla eda edip Allah'ın mükafatına nail olmalıdır.
Bu kadar feyizli ve bereketli bir ay ve ibadet yılda bir sefer geldiğine göre avucumuzun içinden kaçırmamalıyız.
Ramazan-ı şerifin büyük bir lütuf ayı olmasının önemli sebeplerinden bir tanesi de Kadir gecesi, gibi muazzam ilahi ikramları içinde barındıran bir gecenin bu ayda olmasıdır. bu ayın son on gününde aranan Kadir gecesi, ilahi mağfiretin dolup taştığı, ümmeti Muhammed'e çok büyük fırsatların bahşedildiği bir gecedir. Bu gecenin ihtişamına binâen, hakkında müstakil bir süre indirilmiştir. Bu gece, Kur'an-ı Kerim'in nüzülüyle nurlanmış, Cebrail ( a.s )ve diğer meleklerin yeryüzüne indirilmesi ile de ruhanileşmiştir. Bu gecenin kıymetini bildiren şu hadis-i şerif ne kadar ferahlatıcıdır.
“Kadir gecesi yalnız fazilet ve kudsiyyetine inanarak ve sevabının yalnız Allah'tan bekleyerek ibadet ve taatle geçiren kimsenin -kul hakkı hariç- geçmiş günahları bağışlanır.” (Müslim, Müsafirin, 175/760)
Kadir gecesi yalnız ümmeti Muhammed'e bahşedilmiş, müstesna bir lütuf, af ve merhamet gecesidir. Rabbimiz bu geceyi ihya edenlere bin ayın yani yaklaşık 83 senenin ecrini lütfeder ki bu da Cenab-ı Hakkın bu ayda mümin kullarına olan ikramının azametini ifade için yeterlidir.
Mümin bu ayda her zamankinden daha uyanık, titiz, hesaplı, disiplinli olmalı ve ibadetlerini artırmalı, nefsinin terbiye etmek için her zamankinden daha fazla gayret göstermelidir.
“Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennemden azat olmak” diye nitelendirilen bu ayı değerli kılan bir diğer unsur; ibadetlerin yoğunlaştığı, müminlerin farz ibadetlerin dışında nafile ibadetlerle kemale ermenin yollarını aradığı, fıtre, zekat ve sadakalarla malların arındırıldığı, infaklarla cömertlik duygularının zirvelerine ulaşıldığı bir ay olmasıdır.
Müminler bu ayda beş vakit namaz dışında teravih namazı kılar, ramazan ayına mahsus olan itikafa girerler. Bu ayda Kur'an-ı Kerim'i çok okurlar. Zira Peygamberimiz (sav)'in her Ramazan ayında Cebrail(as) ile Kur'an okuduğunu bilirler ve onun sünnetini yerine getirmek için azami gayret gösterirler. Hayır ve hasenatta bulunarak fakir, yoksul, kimsesizleri sevindirirler. Bu yönleriyle Ramazan-ı Şerif tam bir fazilet ve bereket ayıdır.
İbn Abbas (ra) dan şöyle rivayet edilmiştir: “Rasulullah(sav) insanların en cömerdi idi. Onun bu cömertliği Ramazan ayı girip de kendisiyle Cebrail(as) Ramazan ayı çıkıncaya kadar her gece Rasulullah (sav) ile buluşup, Rasulullah'a Kur'an'ı arz eder (okur)di. Rasulullah (sav) Cebrail ile buluştuğunda insanlara rahmet getiren rüzgardan daha cömert, daha faydalı olurdu.” (Buhari, Savm, 7)
Hadis-i şeriften Ramazan ayında Kur'an-ı Kerim'i hatim etmenin sünnet olduğu anlaşıldığı gibi, gücü yetenlerin çokça sadaka vermeleri, hayır ve hasenatta bulunmalarının da büyük sevap olduğu anlaşılmaktadır.
Özetle, Ramazan-ı şerif: Orucun faziletine erildiği, beş vakit namaz, teravih, teheccüd ve tesbih gibi nafile namazlarla kalplerin ihya edildiği; Kur'an-ı Kerim'in huşu ile okunup, hatmi şeriflerin yapıldığı; Allah'ın zikredilmesiyle ruhların yüceldiği; zekat, infak ve sadakalarla vicdan huzuruna kavuşulduğu; muhtaçların sevindiği, müstesna bir aydır. Bizlere düşen görev Kur'an-ı Kerim'in dünya semasına indirildiği bu mübarek ayı, iyi değerlendirmek ve “Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz.” (İbn Kesir, Tefsir, I, 27) emri mucibince, kulluk hayatımızı Kur'an terbiyesi istikametinde bu ayda bir daha gözden geçirmektir. Hayatımız ramazan, ahretimiz bayram olsun. Ramazanı şerifin hayır ve hasenatla dolup insanlığın barış ve huzuruna vesile olması temennisi ile Allaha emanet olun!
(Devlet CİNDİOĞLU Hacı Sait Camii M.K)
-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder