17 Mayıs 2018 Perşembe

Ramazan Ayının Fazileti ve Orucun Önemi-2

 
Ramazan Ayının Fazileti ve Orucun Önemi-2
 
Yine bu ayda mümin, nefsinin kötü arzularına ve şeytanın isteklerine uymayacağı için, şeytan zincire vurulmuş olacağından artık oruçluyu aldatamayacak ve ona olumsuz bir etki yapamayacaktır.
 
Hz. Peygamber(s.a.v) Ramazan ayı girerken ashabına hitap ederek Ramazan ayının kutsiyet ve faziletini şöyle belirtmiştir.
 
“Ey insanlar! Yüce ve mübarek bir ayın gölgesi üzerinize düştü, o ayda bir gece vardır ki bin aydan daha hayırlıdır.
Allah o ayda oruç tutmayı farz kıldı. Geceleyin ibadet yapmayı nafile kıldı.
O ayda bir farz işleyen diğer aylarda yetmiş farz işlemiş gibi sevap alır. O, sabır ayıdır. Sabrın karşılığı ise cennettir. O, yardımlaşma ayıdır. O ayda müminin rızkı bollaştırılır. O ayda kim bir oruçluyu iftar ettirirse bu, günahlarının bağışlanmasına ve cehennemden kurtulmasına sebep olur. Aynı zamanda oruçlunun sevabı kadar sevap verilir. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey noksanlaşmaz. O öyle bir aydır ki evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennemden ateşinden kurtuluştur.”(Terğib ve Terhib, II, 430/13)
 
Evet Ramazan ayı, manevi hayatımızda seçkin yeri olan bir aydır.
 
Ramazan ayı, rahmeti ve bereketi bol bir aydır. Bu ayın gelmesi ile iyilikler çoğalır, kötülükler azalır, yoksullara ve düşenlere yardım elleri uzanır, yapılan hayır ve  hasenatların diğer aylara nazaran  kat kat  sevapları ve mükafatı niyete bağlı olarak katlanır.
 
Ramazan ayı, hac ibadeti hariç İslam'ın  beş  erkanından dördünü  edâ ettiğimiz ve  ibadetlerle  süslediğimiz müstesna bir zaman dilimidir.
 
Ramazan  ayı, her  yönüyle birlik beraberlik  ve  kardeşlik  duygularının  nazariyeden  fiiliyata  döküldüğü  ve  daha  da  güçlenerek  pekiştiği  bir aydır. Bu  ayda  farz  namazlara  ilaveten kılınan  teravih  namazlarında, dünyevi  makam, mevki ve  maddi  farklılıklar  cami dışında  bırakılarak  zengin- fakir, amir - memur, işçi - işveren, hoca - talebe, ihtiyar - genç bütün  insanlar aynı  safta  omuz  omuza  Allah'ın  huzuruna  durmaktadırlar. İşte  bu  yakınlık, farklı  toplum  katmanlarını  birbirine yaklaştırır. Onlar arasında  bulunan  kin,  husumet.ve dargınlıkları  izale  eder. Aralarında  sevgi  ve  saygı  bağlarını  güçlendirir.
 
Efendimizden  önceki  peygamberlere  ve  ümmetlerine  verilmeyen  bazı  faziletler  ve  güzel  meziyetler   Ramazan  ayında  bizim  Peygamberimize  ve  biz  ümmetine  verilmiştir. Peygamber Efendimiz  bir  hadis-i  şeriflerinde  ümmetine  verilen  beş  şeyden  bahsederek  şöyle  buyurmuştur:

 '- Ümmetime ramazan da beş şey verilmiştir ki bunlar benden önceki hiç bir peygambere verilmemiştir:

 1- Ramazan ayının ilk gecesi olunca Allah Teâlâ ümmetime (rahmet nazarıyla) bakar. Allah her kime (rahmet nazarıyla) bakarsa, ona ebedî olarak azap etmez.
 2- Oruçlu oldukların da  ağızlarının  kokusu  Allah  katında  misk  kokusundan  daha  güzel  olur.
 3- Melekler  her  gün  ve  gece  onlara  istiğfar  ederler,  Allah'tan  bağışlanmalarını  dilerler.
 4- Allah  Teâlâ  cennetine  emredip: 'Kullarım  için  hazırlanıp  süslen. Onların  dünya meşakkatlerinden   kurtulup,  benim  yurduma  ve  ihsanıma  istirahat  için  gelmeleri yaklaştı.' buyurur. 5- Gecenin  sonu  olunca, Allah (c.c.)  hepsini  bağışlar. Orada  bulunanlardan  biri:
'- O  gece  Kadir  gecesi  midir?' deyince: Hayır, çalışanları  görmüyor  musun?  Onlar  çalışıp  işlerini  bitirince  kendilerine  ücretleri  tam olarak  ödenir.'(beyhaki terğib trc.2.425) buyurdu.
 
Resul-i  Ekrem  Efendimiz ( sav )'in şu veciz  sözü, bu mübarek ayın ulviyetini ve kutsiyetini en güzel  bir şekilde ifade itmektedir.
“Eğer ümmetim  Ramazan'ın  faziletini tam olarak  bilselerdi, bütün senenin Ramazan olmasını temenni ederlerdi.”
Kısaca  belirtmek  gerekirse  Ramazan  ayı, iman,ibadet, paylaşma,dayanışma, iyilikler ve güzel ahlakla nefsi terbiye ederek  huzur bulma ve manevi hazza  erme  mevsimidir. Kulluk şuuruna erme mevsimidir.O halde gelin oruçla Allah'a karşı  kulluğumuzun bilincine varalım.

ORUCUN  ÖNEMİ                        

İbadetlerin  hikmet ve gayelerinden  birisi  ve en önemlisi Allah'ın rızasına nail olabilmek için “nefsi tezkiye, ruhu tasfiye”dir. Yani insanı terbiye etmek, bütün imkan ve  kabiliyetlerini  hayra, iyiye ve güzele  yöneltecek  hale getirmektir.
Oruç, insanın  Allah'a  itaat  ve  teslimiyetle  bağlandığı ve  bu  sayede azim ve iradesinin güçlendiği  bir  ibadettir. Oruç, Allah'ın ihsan  ettiği nimet ve faziletleri tercih ederek bedeni arzuları yenmek ve nefsi  baskılara  tahammül etmek  demektir. Orucun esas gayesi, insanlara nefsi  ve bedeni  arzularını yendirerek irade ve şahsiyetini güçlendirmek ve böylece ahirette  takdir olunan nimetlere nail olmaktır.
 
Psikolojik açıdan incelendiğinde görülecek ki oruç, beden ve ruh dengesini sağlayan en kolay ve en pratik bir araç ve ibadettir. İnsan, beden ve ruhtan meydana gelen bir varlıktır. İnsan, varlığını meydana getiren bu iki unsurdan biri, lehine veya aleyhine dengesi bozulacak olursa, mutlaka huzursuz olacak ve bu rahatsızlığı daima hissedecektir. İşte oruç, beden ve ruh dengesini sağlayan en kolay ve en pratik bir araç ve ibadettir. İnsanın hem ruh hem beden dengesini sağlayan bu muazzam ibadet Hz. Muhammed (sav) ümmetinden önceki ümmetlere de farz kılındığı, biz Müslümanlara da hicretin 2. yılında İslam'ın beş erkanından biri olarak farz kılınmıştır.
Nitekim Allah-u Teala bunu Kur'an-ı Kerim'de şöyle bildirmektedir:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ كُتِبَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذِينَ مِن قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ

“Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz..” (Bakara, 2/183) Peygamber efendimiz de orucun farziyetini şu mübarek sözleriyle dile getirmiştir:

بُنِيَ الْإِسْلَامُ عَلَى خَمْسٍ شَهَادَةِ أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَأَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ وَإِقَامِ الصَّلَاةِ وَإِيتَاءِ الزَّكَاةِ وَالْحَجِّ وَصَوْمِ رَمَضَانَ
 
“İslam beş temel üzerine kurulmuştur. Allah'tan başka ilah olmadığına ve kendisinin O'nun kulu ve elçisi olduğuna tanıklık etmek, namaz kılmak, zekat vermek, ramazan orucunu tutmak ve gücü yetenler için hacca gitmektir.” (Buhari, İman, 34-40; İlim, 25)
 
Orucun farz kılınmasındaki hikmet, pek aşikardır. Şüphesiz Allah'ın kullarına emrettiği ve caiz gördüğü şeylerde kulları için mutlaka bir yarar vardır. Yasakladığı işlerde ise mutlaka insanların zararına bir şey vardır.
 
Oruç ibadeti de, insanlar üzerinde maddi ve manevi bir çok faydaları olduğundan Allah tarafından önceki ümmetlere farz kılındığı gibi bize de farz kılınmıştır.
 
 (Devam edecek)
 
(Devlet CİNDİOĞLU Hacı Sait Camii M.K)
 
KAYNAK:
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder