Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Sana yâkin (ölüm) gelinceye kadar Rabbine kulluk et!” (Hicr, 99)
Rasûlullah (sav) buyurdular: “Hiçbir gün, hiçbir gece, hattâ hiçbir an yoktur ki, Allah Teâlâ o vakitte kullarından dilediğine ihsan ve ikramda bulunuyor olmasın! Allâh Teâlâ hiçbir kuluna, kalbine zâtının zikrini ilhâm etmekten daha büyük bir ihsanda bulunmamıştır.” (Heysemî, II, 236; Ali el-Müttakî, VII, 809/215111)
Cerh bin Abdullâh (ra) anlatıyor:
Bir gece Rasûl-i Ekrem Efendimiz’le birlikte oturuyorduk. Dolunaya bakarak şunları söyledi:
“-Şu dolunayı birbirinizi itip kakmadan rahatça nasıl görüyorsanız, Rabbinizi de öyle rahatça göreceksiniz. Artık güneşin doğmasından ve batmasından önceki bütün namazları kılabilmek için elinizden gelen gayreti gösteriniz.”
Ardından da şu âyet-i kerîmeyi okudu: “…Güneşin doğmasından ve batmasından önce Rabbini hamd ile tesbih et; gece saatlerinde ve gündüzleri de tesbîh et ki, Rabbinin rızâsına eresin.” (Tâhâ, 130) (Buhârî, Mevâkît 16, 26, Tefsîr 50/1, Tevhîd 24; Müslim, Mesâcid 211)
Demek ki Yüce Rabbimiz’i görebilmemiz için en büyük vesîle farz namazlara gösterilen titizliktir.(Osman Nûri Topbaş, Faziletler Medeniyeti-1, Erkam Yay)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder