16 Haziran 2019 Pazar

Verdiği Sözü Tuttu


Başta şehit ve gazi babaları olmak üzere tüm babaların Babalar günü kutlu olsun.
Vefat etmiş tüm babaların ruhu şad olsun, mekanları cennet olsun.

3 Yıl önce yayınlamışız:

http://celal1973.blogspot.com/2016/06/verdigi-sozu-tuttu.html

Babacım şu an akciğerindeki kistiin küçülmesi için kemoterapi alıyor.

Allah babama ve tüm hastalara acil şifa versin inşallah.

Celal

**********

Verdiği Sözü Tuttu
 


Bugün babalar günü. Bu haftanın yazısını birgün önce yayınlıyoruz, bu yazıda benim elim ayağım herşeyim olan canım babacığım İsa Çelik’ten bahsetmek istiyorum.


 


Yazının sonunda Cuma namazına gitmeden önce sabah babamın beni nasıl hazırladığından bahsetmeden , Hayatımı anlattığım kitaptan alıntılar paylaşacağız:


Sabır kahramanı Anneciğim ve Babacığım

 

Sabır üç çeşittir…

 

1-) Birincisi, kaza, bela, musibetlere ve hastalıklara sabırdır. Hayır ben değil, asıl sabreden anneciğim ve babacığımdır.

 

Bu yazıda onların hayatı boyunca sabrettiği şeylerden sadece bir kısmını yazacağım. Ki neden asıl sabredenin onlar olduğunu anlarsınız inşallah.

 

Annem her zaman çok duygusaldı, hemen ağlardı. Hala da öyledir.

 

Canım anneciğim küçükken annesine, babasına sarılan arkadaşlarını gördükçe geceleri yorganın altında çok ağlamış. Anneannesine sarılıp uyurmuş bazı geceler…

 

Canım anneciğim, Peygamber Efendimiz SAV gibi hem öksüz, hem yetim büyümüş.

 

Ben annemin ilk çocuğuyum. 1993’te ilk rahatsızlandığım zamanlar annem çok üzüldü, çok ağladı. Ama ben hastalığımı/engelli oluşumu annemin açısından şöyle değerlendiriyorum:

 

Ben, Allah’ın anneme bir hediyesiyim. İnşallah annem sabrederek (anneciğim zaten bebekliğinden beri hep sabrediyor) ve bana bakarak cennette makamı çok yükselecek.

 

Babamı orta bir’de okuldan bıraktırmışlar. Babam çok zekidir. Eminim okusa iyi bir üniversite bitirirdi. Çok sevdiği onbeş yaşındaki kardeşi Celȃl’in vefat acısına sabreder.

 


Yıllarca, biz banyosu ve tuvaleti olmayan gecekonduda, babam ise Türkiye’nin onlarca vilayetinde su kuyusu açmak için çamurlar içinde karavanlarda yaşadı.

 

Babam da bazen bizim gibi gece soğuktan dışarıya tuvalete çıkmıyormuş. Ya sabır!

 

Babacığım, babasını (dedemi) kaybettikten birkaç sene sonra büyük oğlu Celȃl’in (yani benim) hastalığı başlar. Ocak 1999’da hastalığın ve işyeri stresleri ile depresyona girdim.

 

Yirmi gün hastanede beraber kaldık. Çünkü tekerlekli sandalyede idim ve hiçbir şeyi kendim yapamıyordum.  Ya sabır!

 

Babam hergün büyükşehir trafiğinde otuz kilometre (Babacığım sabah bırakıp eve dönüyordu, evde bekliyor, akşam çıkışına geliyordu, günlük 120 km) beni yıllarca işe götürdü ve getirdi. Ya sabır!

 

2010 yılında emekli olmakla rahat edeceğiz derken çalıştığım zamanları arar olduk. Mart 2011

de şeker koması ile bir aya yakın beraber hastanede yattık. 2012 sonunda da kıl dönmesi ameliyatı oldum.

 

Hastaneden eve gelince yaptıkları gibi, annem ve babam altı ay yattığım yerde ihtiyaçlarımı gördüler. Tuvalet, banyo, traş, giydirme, yemek, çay, bilgisayar… Ya sabır! Ya sabır! Ya sabır!

 




ALLAH’A SÖZ VERDİ

 

Babacığım yirmi yıldır deliksiz bir uyku çekemedi. Geceleri birkaç defa uyandırırım, (Babamın cep telefonunu uyanana kadar çaldırırım.)  lazımlık ördekle tuvaletimi yaptırır. Ya Sabır!

 

Babacığım ve anneciğim benim kıldığım namazların ve oruçlarımın sevabını aynen alıyorlar inanıyorum. Banyo, tuvalet, giyecek, yemek, çay olmadan ibadet edilmez çünkü…

 

Babacım hayatı boyunca hep sabretti. Ve hastalığımın teşhisi koyulup asla tedavisi yok, yatalak duruma kadar ilerleyecek denildiğinde 1993’te bir söz verdi. 

 

Allah’a verdiği sözü tuttu; engelli evladına sonuna kadar bakma sözünü tuttu. Yiğit oğlu yiğit aslan babacım… Allah razı olsun babacım.

 

Bu saydığım şeylerin hepsini kendi hastalıklarıyla beraber şikayet etmeden yapıyor. Babamda nefes darlığı astım, kalp, tansiyon, şeker, kolesterol, fıtık var.

 

Ya sabır! On yıldır berbere gidemiyoruz. Banyo yaptırırken saçımı sakalımı traş eder, -astım olduğu için- maraton koşucusu gibi nefes nefese kalıyor ve sırılsıklam terliyor.

 

Annem ve babam, kardeş, anne, baba acısına sabrettiler. Sakat bir evlada sadece sabırla değil, aşk ve sevgiyle kenetlendiler... Ya sabır!

 

Milyarlarca insanın içinden beni, Nuriye – İsa Çelik’in oğlu olarak, üstelik güzel Türkiye’mizin cennet diyarı Ereğli’de dünyaya gönderen Rabbimize binlerce hamdolsun.

 

2-) Sabrın ikincisi, ibadete sabırdır. Efkan hocam ve arkadaşlarım buna en iyi örnektir. Ben otururken veya yatarak teyemmüm ile namaz kılıyorum.

 

Ama onlar yıllarca, kazaya bırakmadan bir boş vakitte çeşme bulup abdest alıyorlar. Öğle tatili ve çay saatinde namaz kılıyorlar. Ya sabır!

 

3-) Sabrın üçüncüsü haram ve günahlara karşı sabırdır. Biz engellilerin sabrı kolaydır. Sağlıklı olup günah ve haramlara sabretmek gerçek yiğitliktir.

 

Ey ömrü boyunca herşeye sabreden anneciğim ve babacığım! Allah sizden ebediyen razı olsun. Allah, sevdiklerinizle birlikte size sağlıklı, hayırlı, bereketli uzun ömür versin.

 

Allah’ım, bu hastalığım varken beni annem babamdan başkasına muhtaç etme.

Allah’ım, anne ve babamı dünyada da, ahirette de birbirinden ayırma.

 

Anneciğim ve Babacığım bu sabrınızla inşallah cennette dereceniz çok yüksek olacaktır. 

 

Sizi çooookk seviyorum.

 


 

Babam, emekli olduktan sonra Ankara’da beni tekerlekli sandalyemle herhafta Cuma namazlarına götürüyordu. (Eylül 2015’te babam çok yorulduğu için artık götürmemesini istedim. TRT Diyanet TV’den Cuma hutbesini dinliyor, evde öğle namazımı kılıyorum.)

 


Bazı hacı amcalar babamı beş vakit namaz camide göremeyişlerini esprili dille eleştiriyorlardı. Sen caminin yolunu biliyor muydun, gibi… Babacığımın yüzü asılıyordu.

 

Bir gün Cuma namazına erken gittik, mahallemizin camisinin avlusunda onlara şunu anlattım, birşey söyleyemediler. Artık babamı eleştirmek biryana hep yardıma koştular.

 

Son Mesnevihan kıymetli Hayat Nur Artıran hanımefendinin “Herkes Seni Terk Etse, Aşk Terk Etmez” isimli eserinde okuduğum ibadet ile ilgili bazı tespitlerini onlara anlattım.

 

Nur hanım kitabında, ibadetleri sadece şekli olarak yapmayı yeterli bulmak çok büyük bir kayıptır, ibadetlerimizi sadece belirli kalıplar içinde sınırlamak da yanlış olur.

 

Çünkü temiz ve güzel olan her türlü hal ve davranışlarımız Hakk yanında ibadet yerine geçer, dedi.

 

Nur hanım kitabında, bu konuda Ebu’l-Hasan Harakani Hazretlerinin (962-1033) kitabından bir menkıbe paylaştı ki, onlara bu hikayeyi anlattığımda birşey söylemeden düşünceye daldılar.

 

"Hak dostu iki kardeş vardı. Her gece sırayla annelerinin hizmetiyle uğraşır, diğeri Allah'a  ibâdet ederdi.

 

Bir akşam, Allah'a  ibâdet eden kardeş, yaptığı ibâdetten, Allah’a olan aşkı ile vecde geldi, duyduğu hazdan dolayı çok memnun oldu.

 

Bu sebepten ertesi gün kardeşine; "Bu gece de anneme sen hizmet et, ben ibâdete devam edeyim." dedi. Kardeşi kabûl etti.

 

İbâdet ederken secdede uyuya kaldı ve o anda bir rüyâ gördü.

 

Rüyâsında bir ses ona; "Yeter artık gözyaşın kulum kalk, Annene hizmet eden kardeşini affettik, seni de onun hâtırı için bağışladık." deyince, genç;

 

"Ben, Allah'a  ibâdet ediyorum. Kardeşim ise anneme hizmet ediyor. Fakat beni, onun yaptığı amel yüzünden bağışlıyorsunuz. Hikmeti ne ola ki" dedi.

 

Ses ona; "Evet, senin yaptığın ibâdetlere bizim hiç ihtiyâcımız yok. Fakat kardeşinin annene yaptığı hizmetlere, annenin ihtiyâcı vardı." dedi."

 

 

EXTRA İŞ

 

Cuma günleri benim bayramımdır diyorum biliyorsunuz. Ereğli’de Cumaları babama extra iş çıkartıyorum ama hiç şikayet etmez, ben mutlu olduğum için o da sevinir.

 

Babacığım Cuma sabah namazında ördekle işettirdikten sonra akülü arabayı şarja bağlar, ben yattığım yerde namaz kıldıktan sonra biraz uyurum.

 

Sabah 9 gibi babam yatağımda oturur pozisyona getirir, annem tepsiyle kahvaltımı getirir, hasta masamda kahvaltı ve çay sonrası babacım yaptırdığı sırt dayanağı seyyar olan minik tekerli sandalyeye ayağımdan asılıp oturtur.

 

Klozet üzerine kendi icadı yaptırdığı vinç sistemi ile kaldırıp klozete oturtur. Tuvalet işi sonrası klozette otururken dişimi fırçalattırır, önüme leğen tutarak yüzümü yıkatır.

 
 
 
 

Sonra diz çöker, çorap ve ayakkabımı giydirir. Tekrar vinç ile kaldırır ve bu sefer yanaştırdığı akülü sandalye üzerine oturtur.

 

Orada ayaklarım düşmesin diye kemerle sıkıca bağlar. Annem tişört, bel çantamı giydirir. Tabi yukarıdaki işlerde babama hep yardım eder.

 

Çünkü babamda astım olduğu için nefes nefese kalıp terliyor. Ama ben babam her işi bitirdiği zaman yüksek sesle “Annecim ve Babacım ALLAAAHH sizden binlerce kez razı olsun.” Dediğimde tüm yorgunluğu gider ve gülümser.

 

Ulu Camide Cuma namazı sonrası akülü arabamla Park Site AVM’ye gelirim. Mahalle camiinden direk buraya gelen babacım engelli tuvaletinde ördekle tuvaletimi yaptırır.

 

İşte herhafta babamın yaptığı extra iş budur. Allah razı olsun.

 

******

 

Ey ömrü boyunca herşeye sabreden anneciğim ve babacığım! Allah sizden ebediyen razı olsun. Allah, sevdiklerinizle birlikte size sağlıklı, hayırlı, bereketli uzun ömür versin.

 

Allah’ım, bu hastalığım varken beni annem babamdan başkasına muhtaç etme.

Allah’ım, anne ve babamı dünyada da, ahirette de birbirinden ayırma.

 







Babacığım bu  dünyada sahip olamadın belki ama inşallah duam kabul oldu ve sonsuz eğlence, zevk, ebedi gençlik diyarı cennette, hem de Firdevs cennetinde Rabbim o çok istediğin çiftliği verecektir inşallah. Annem de çiftliğin hanımağası olacak inşallah…   
    

Iyi ki benim babamsın, Allah’a binlerce hamdolsun.  

Babalar günün kutlu olsun babacığım. Sizi çooookk seviyorum.

 

 

Celalin Penceresinden

 
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder