2 Mayıs 2016 Pazartesi

İslamda TÖvbe Ve Önemİ:

İslamda TÖvbe Ve Önemİ:
 
-İnsan oğlu hata kardır, hata yapabilir. Bunun için de Allah-ü Teala merhametiyle ve verdiği fırsat sayesinde kulunun hatasını af dilemek, tövbe etmek suretiyle affeder.
 
Hadisi şerifte;“Her adem oğlu hatalar sahibidir, hata yapanların en hayırlılarıysa, pişman olup tövbe edenlerdir.” 

-Allahü Teala ve Resulü Peygamberimiz (sav) hatalardan dolayı tövbe ve istiğfar edilmesini istemişlerdir.

Allah Teala, Hud süresi, 3. Ayette, “..ve Rabbınızdan mağfiret dilemeniz, sonrada Ona tövbe etmeniz için Allah sizi tayin edilmiş bir süreye kadar güzel bir şekilde yaşatır. Fazlasını yapan herkese de iyiliğinin karşılığını verir. Eğer yüz çevirirseniz ben sizin başınıza gelecek büyük bir günün azabından korkarım.”
 
4. Ayette de “Dönüşünüz yalnız Allah’adır. O her şeye kadirdir.”

-Allahü teala fussilet süresi 6.ayette  “De ki; bende ancak sizin gibi bir insanım. Bana ilahınızın bir tek ilah olduğu vahiy olunuyor. Artık ona yönelin, Ondan mağfiret dileyin. Ortak koşanların vay haline.”

Allaha yönelme; İman, İtaat, Tevhit, İbadet ve İhlasla olur.

-Allahü Teala Bakara süresi 222.ayette,  “Şunu iyi bilin ki, Allah tövbe edenleri de temizlenenleri de sever.”Buyurur.

-Peygamberimiz (sav) tövbe etmek, ve bunun önemi hakkında, pek çok hadisi şerifleri bulunmaktadır.

Hadisi şerifte; “Ben Allah-ü Tealaya günde yetmiş defadan daha fazla tövbe edip beni affetmesini istiyorum.”(Buharı)

Hadisi şerifte; “Allah-ü Teala kulunun tövbesine olan sevinci bir kimsenin sahrada bulunduğu bir sırada, yiyeceği, bütün her şeyi, bineğinin üzerinde olan birisinin bineğinin bırakıp kaçması, sonrada artık bineğinin geriye dönme ümidi kesilip bir ağacın altına gelip uzandığı bir sırada bineğinin geriye dönüp, onu yakalamasıyla sevincinden adeta şaşırıp, -Allahım sen benim kulumsun ben senin rabbınım-gibi büyük hatada bir söz söylemesiyle, böyle derecede sevindirecek bir mutluluktan Allah-ü Tealanın kulunun tövbesine olan mutluluğu daha büyüktür.”(Müslim)
 
 Çünkü artık kendisinden uzakta kalan kulunu Allah-ü Teala secde ederken görecektir, Allah-ü Teala kullarının kendisine yakın olmalarını ister. Kulların Raplarına en yakın oldukları an ise secde anıdır.

-Hadisi şerifte; “Adem oğlunun bir vadi dolusu altını olsa bir ikincisinin olmasını ister. Onun ağzını sadece toprak doldurur. Allahü Teala tövbe edenin tövbesini kabul eder.”(Buhari)

Tövbe etmek ne demektir?

Tövbe etmek; Allah’a isyan etmekten pişman olup özür dilemek, Ona ibadet etmeğe yönelmek demektir. Çünkü Allah-ü Teala ibadete layık tek mabuttur. Gerçek manada kulluk; kulların Raplarına karşı sevgiyle, şanını yücelterek, emirlerine bağlılıkla, tam manasıyla teslimiyetle olur.
 
 Şayet kuldan eksiklik, hata, isyan, gibi durumlar vuku bulursa işte bu defa kendisine tövbe kapısı gözükmeli, tövbe etmeli, yaptığı eksikliklere pişman olmalıdır. Ellerini Rabbına açıp; af dilemelidir. Günahlarının bağışlanmasını istemelidir.
 
 
Muhakkak tövbe hatadan hemen sonra mümkün mertebe yapılmalıdır. Çünkü Allah ve Resul-ü tövbenin bu çeşit yapılmasını arzu etmişlerdir. Kulların başına neyin ne zaman geleceği hiçte belli olmaz. Belki de ani bir ölüm, ani bir ayrılış, ani bir hastalıkla insanın karşılaşmaması hiçte yabana atılamaz bir gerçektir. Artık ne tövbesi ne de geriye dönüşü söz konusu değildir, imkansızlaşmıştır.

-Tövbe etmemekte ısrar etmek, insanı daha çok bataklığa iter, isyana sürükler, imanının zayıflamasına, kalbinin kararmasına, kirlenmesine sebep olur. İman insanın Rabbına karşı itaat ve kulluğuyla artarken, aynen Rabbının emirlerine uzak kalmasıyla da azalmakta ve zayıflamaktadır.
 
 Nefsin bir kötülüğe alışkanlık göstermesi daha sonra bu alışkanlığı terk etmeyi zorlaştırır. Böylece, Şeytana daha çok fırsatlar verilmiş olur. Bunun içindir ki, Alimlerimiz; “Allah’a karşı isyanlar, hatalar, insanı kademe kademe küfre alıştırıp böylece insanı dininden koparırlar.”Demişlerdir.

Gerçek bir tövbede şu şartların bulunması gerekir.

1-)Tövbeyi Allah rızası için halis ve samimiyet içerisinde, gerçekçi olarak yapmak gerekir. İnsanı tövbe etmeğe iten unsurun, Rabbına karşı sevgisi, muhabbeti, itaati ve kulluk bilinci olmalıdır. Rabbın azabından korkmak, merhametini ummak ve içinde bulunduğu hatalardan utandığı için olmalıdır.

2-)Tövbe eden kimse yaptığı işlerden pişmanlık duyarak tövbesini yapmalıdır. Yaptığı yanlışlar karşısında Rabbından utanmalıdır, pişmanlık duymalıdır. Hadisi şerifte; “Eğer Rabbından utanmıyorsan istediğini yap.”Buyurulur. Öyle ise pişmanlıkta da gerçekçi olunmalıdır.

3-)Yaptığı hata ve isyanlardan, hemen vazgeçmelidir. Bir daha yapmamak üzere karar almalıdır. Şayet isyan haram bir fiil ise, hemen terk edilir. Şayet isyan ibadette eksiklik ise hemen vaktin girmesiyle ibadetlere başlanılır.
 
 
Gazası gerekiyor ise gazası içinde ilk adımlarını hemen atar, zorlaştırıcı ve nefret ettirici olmamaya dikkat eder. Çünkü ibadetlerin en hayırlı olanları azda olsa devamlı olanlarıdır.
 
 
Şayet tövbesi kul haklarıyla ilgili ise, üzerinde hakkı olan kimseden mutlaka helâllik almak zorundadır. Kulun kula karşı olan hakkının affı Allah’tan değil, direk olarak kuldan istenir, çünkü Allah, kul haklarını affetmez.
 
 
Şayet; borçlu veya üzerinde hakkı olan kimse ölmüş ise; onun varislerinden helâllik alır. Varisleri yoksa borcunu beytülmale(devlet hazinesine) verir. Şayet borçlu olduğu kimseyi tanıyamıyor ise, bu malı tasattuk eder.

İnsan içinde bulunduğu bazı haram fiillerden tövbe etmesi ve bazılarına devam etmesi durumunda, tövbe ettiği yanlışlardan artık vazgeçmiş ise, bu yanlışları için tövbesi kabul olur. Diğer hataları için ayrıca tövbe etmelidir.

4-)Tövbe eden bir insan bir daha bu yanlışa, isyana dönmemek üzere azım etmelidir. Çünkü tövbe etmenin asıl gayesi de budur. Tövbenin gerçek olup olmadığının alameti de zaten budur. 

5-)Tövbe etme anının tövbelerin kabul edildiği bir vakitte olup, tövbe etmenin kabul edilmeyeceği bir vakide bırakılmaması gerekir. Tövbeler kıyamet alametlerinden olan “güneşin doğudan değil de batıdan doğmaya başlaması itibariyle” artık tövbe kapıları kapatılır.
 
 
Allah-ü Teala, enam süresi,158’ayette,
 
 
 “Onlar ancak kendilerine meleklerin gelmesini, yahut Rabbının gelmesini, yahut Rabbının bazı ayetlerinin (alametlerinin) gelmesini bekliyorlar. Rabbının bazı alametlerinin geldiği gün, önceden inanmamış, yada imanında bir hayır kazanmamış olan kimseye artık iman etmesi bir fayda sağlamaz ..”

Güneşin batıdan doğması da bazı kıyamet alametlerindendir. Hadisi şerifte;
 
 
“Tövbe güneşin batıdan doğduğu ana kadar, kabul edilir. Batıdan doğduğu andan itibaren, kalpler içlerinde bulunan inanca göre mühürlenir. İnsanlara yaptıkları ameller yetecektir.(İbn. Kesir)
 
 
Hadisi şerifte; “Kim güneş batıdan doğmadan tövbe ederse, Allah kabul eder.”

-Birde insanın eceli geldiği an tövbesi kabul edilmez.
 
 
Ayeti kerime de, nisa süresi,18. Ayette ;
 
 
“Yoksa kötülükleri yapıp ta içlerinden birine ölüm gelip çatınca, -ben şimdi tövbe ettim- diyenler ile, kafir olarak ölenler için tövbe kabul edilmez. Onlar için acı bir azap vardır.


Hadisi şerifte; “Allah-ü Teala kulunun tövbesini ölüm anı gelinceye dek, kabul eder.”( Tirmizi) 
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder