7 Mayıs 2016 Cumartesi

Cemil Tokpınar - Delikanlım küçük görme kendini!

Cemil Tokpınar - Delikanlım küçük görme kendini!

 
Cemil Tokpınar

c.tokpinar@meydangazetesi.com.tr
06 Mayıs 2016, 08:00


Gençlik dönemi, ömür boyu gerçekleştireceğimiz hedef ve hizmetlerin belirlendiği ve şekillendiği muhteşem bir sermayedir. Hangi genç bu çağı boş işler, geçici his ve hevesler, faydasız uğraşlar ve eğlencelerle geçirirse önemsiz bir insan olarak yaşar ve geride silik bir şahsiyet bırakır. İki cihanın hayrına hedefler belirleyip projeler yapan dava kahramanları ise geride örnek bir hayat ve hayırlı bir nam bırakır.
 
Peygamberimiz (s.a.v.) bir hadislerinde, "Size hayırlı gençleri tavsiye ederim. Çünkü onların kalbi daha incedir. Allah beni doğrulukla ve müsamahayla gönderdi. Bana gençler yanaştı, ihtiyarlar muhâlefet etti" buyurdu ve şu mealdeki âyeti okudu: "Zaman uzadı da kalpleri katılaştı. Onların çoğu fâsıktırlar." (Hadîd Sûresi: 16)
 
Gençler etrafında pervane oldu
 
Gerçekten de bu hadis çok büyük bir gerçeği ifâde etmektedir. Peygamberimizin etrafında Mekke ve Medineli gençler pervane olmuş, ihtiyarlar ise karşı çıkmış, onun dâvâsını yok etmeye çalışmıştır.

Erkekler içinde ilk Müslüman olma şerefine erişen Hz. Ali (r.a.) Efendimiz, henüz 10 yaşındaydı. Bir gün sahabeler içinde Resulüllah, hicrete ve savaşa mâruz kaldığında, kendisini kimin koruyacağını sormuştu. Hz. Ali, "Ben korurum" diye haykırdığında 12 yaşında bir gençti.

15 yaşında Müslüman olan Zübeyir bin Avvam, "Her peygamberin bir havarisi (yardımcısı) vardır. Benim de havarim Zübeyir'dir" müjdesine nâil olan bir genç olarak bütün hayatını İslâma hizmet yolunda geçirmişti. Yine onunla, genç yaşta İslâmla şereflenen Talha bin Ubeydullah için Peygamberimiz (s.a.v.), "Talha ve Zübeyir, Cennet’te benim komşularımdır" buyurmuştur.

Müslüman olduğunda genç yaşta baba ocağından ayrılmak zorunda kalan Ebû Ubeyde bin Cerrah (r.a.), Yüce Peygamberimizin (s.a.v.) "Her ümmetin bir emini vardır. Bu İslâm ümmetinin de emini Ebû Ubeyde bin Cerrah'tır" iltifâtına mazhar olmuş ve Yemenliler İslâmiyeti öğretecek bir kişiyi istediklerinde Peygamberimiz tarafından Yemen'e gönderilmiştir.

Peygamberimizin iltifatı


19 yaşında İslâmla şereflenen cevvâl bir genç olan Sa'd bin Ebî Vakkas (r.a.), tam bir îman eri ve İslâm fedâisiydi. Uhud Savaşının en hararetli zamanında Peygamberimizin (s.a.v.) etrafında etten bir sur ören sahabelerden biri olan Sa'd bin Ebî Vakkas, "At Sa'd, at! Annem babam sana fedâ olsun" şeklinde iltifât-ı Peygamberîye (s.a.v.) mazhar olmuştur.

Said bin Zeyd (r.a.), 19-20 yaşlarında iken hanımıyla birlikte Müslüman olmuş, bütün ömrünü İslâmın yayılmasına vakfetmişti.

Her biri destansı bir hayat yaşayan Mus'ab bin Umeyr, Abdullah ibni Ömer, Enes bin Mâlik, Muaz bin Cebel, Üsâme bin Zeyd, Bera bin Azib de, genç yaşta Müslüman olup, Resulüllah’ın (s.a.v.) etrafından ve emrinden ayrılmayan, İslâm fedâisi delikanlılardı.

Gençler Kâinatın Efendisi’ne koşarken, onların bazısının anne ve babaları, çocuklarının İslâmdan vazgeçmeleri için baskı ve işkence yapıyorlardı.


Gençliği iyi değerlendirin!


Yüce Peygamberimiz (s.a.v.), bu hadisleriyle hem tarihî bir tesbit yapıyor, hem de dinî hizmetlerin motor gücünü gençlerin meydana getireceğini haber vermiş oluyordu. Çünkü "Onların kalbi daha incedir" ifâdesi, gençlerin yenilikleri ve güzellikleri kabule daha yatkın olduğunu, yaşlıların ise eski bilgi ve alışkanlıklardan zor kurtulacaklarını ortaya koyuyor.
 
Bu hadis gençlere de bir uyarı niteliğindedir. Sanki Resulüllah, "Ey gençler! Sizin kalbiniz iyiyi ve doğruyu kabul etmeye yatkındır. O halde gençlik çağını iyi değerlendirin. İyi ve güzel olanları öğrenin ve yaşayın. Gençler benim etrafımda pervane oldu. Siz de İslâm dâvâsının fedâileri olun" demektedir.

Yazımızı Bediüzzaman Hazretleri’nin gençlere tavsiyesiyle bitirelim:

“Ey zevk ve lezzete müptelâ insan! Hakikî zevk ve elemsiz lezzet ve kedersiz sevinç ve hayattaki saadet yalnız imandadır ve iman hakikatleri dairesinde bulunur. Yoksa dünyevî bir lezzette çok elemler var. Bir üzüm tanesini yedirir, on tokat vurur gibi, hayatın lezzetini kaçırır.

“Hayatın lezzetini ve zevkini isterseniz, hayatınızı imân ile hayatlandırınız ve ferâizle zînetlendiriniz ve günahlardan çekinmekle muhâfaza ediniz." (Gençlik Rehberi)

Allah gençlerimizi, Resulüllah’ın (s.a.v.) dâvâsı etrafında pervane olan ve hak davayı omuzlayanlardan eylesin.

 
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder