Herhangi bir konuda verilen sözün yerine getirilmesi güzel bir huydur. Sözünde durmak, insanın şerefini artıran iyi alışkanlıkların en başında gelmektedir. Sözünde durmamak, çok çirkin bir harekettir. Müslümanlara yakışmayan en kötü bir davranıştır. Verilen sözde durulmaması, Allahü teâlânın ve kullarının hakkını çiğnemek olur.
İnsanlar arasındaki davranışlarda, alış-veriş ve sözleşmelerde sözünde durmak, Allahü teâlânın emridir. Kur’ân-ı kerîmde (Verdiğiniz sözleri yerine getiriniz! Çünkü verdiğiniz sözlerden sorumlusunuz!) buyuruldu. Nitekim Sevgili Peygamberimiz de (Söz vermek borç gibidir.) buyurdu.
Peygamberlerden İsmail aleyhisselâm, birisine bir yerde buluşmak için söz vermişti. Söz verdiği yere gidip üç gün bekledi. O şahıs hiç gelmedi. Buna rağmen yerinden ayrılmamıştı. Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde Meryem süresindeki bir âyette O’nu överek: (O va’dinde, sözünde sâdıktı)
buyurdu.
Sözünde durmak büyük bir fazilettir. İnsanın şerefini, üstünlüğünü arttırır. Verilen sözden dönmek ise büyük bir günah ve münafıklık alametidir. Sevgili Peygamberimiz buyuruyor ki, (Münafıklık alameti üçtür: Konuştuğu zaman yalan söyler, söz verdiğinde sözünde durmaz. Kendisine bir şey emanet edildiğinde hıyanet eder.)
Müslüman verdiği sözleri, yaptığı anlaşmaları yerine getirmelidir. Yapamayacağı şeyleri söz vermemelidir. Bunun için Peygamber efendimizin şu tavsiyesini hiç unutmamalıyız.:
(Din kardeşinle münakaşa yapma. Ona söz verip de, sözünden dönme!)
Abdullah bin Mübarek hazretleri anlatır:
Bir ateşperest ile çalışıyorduk. Namaz vakti gelince dedim ki:
– Namaz kılarken, bana ilişmiyeceğine dair söz verir misin?
– Veririm.
Bunun üzerine namaz vaktinde rahatça bir namaz kıldım. Sonra ateşperest olan o şahsın ibâdet zamanı gelmişti.
– Şimdi sıra bende, ben ibâdet ederken, bana ilişmiyeceğine söz ver bakalım.
– Olur sana ilişmem… Rahatça ibâdetini yapabilirsin.
Fakat ateşperest güneşe tapmak üzere secdeye varınca, hemen üzerine atıldım. Sözümde durmadım. Şöyle bir ses duydum. (Söz verdiğin zaman ahdini yerine getir) bunun üzerine adama ilişmeden geri çekildim. Sonra adam ibâdetini bitirdiğinde bana sordu:
– Evvela hücum ettin. Sonra niye vazgeçtin?…
– Allah’dan başkasına secde ettiğin zaman, dayanamadım, üzerine atıldım. Seni öldürmek istiyordum. Fakat tam o anda:
– (Söz verdiğin zaman, ahdini yerine getir) diyen bir ses, beni o teşebbüsümden alıkoydu.
Bundan sonra mecusî:
– Şimdi inandım ki, asıl ve gerçek ilâh, senin Rabbindir. Kendi düşmanı için dostunu bile azarlıyor. İşte huzurunda müslüman oluyorum diyerek kelime-i şehâdet getirdi.
KAYNAK: http://www.furkanvakfi.net/
--
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder