23 Ağustos 2013 Cuma

Ölümden Sonraki Hayatın Mantıksal Delilleri

Ölümden Sonraki Hayatın Mantıksal Delilleri

 
 
 

Ölümden Sonraki Hayatın Mantıksal Delilleri
Ölümden Sonraki Hayatın Mantıksal Delilleri
 

Ölümden sonra hayat, yaşam var mı? Ölümden sonraki hayatın varlığına dair ispatlar nelerdir? Öbür dünya var mı? Gibi sorular aklî deliller ile cevaplanıyor. Bu konudaki delilleri başlıklar halinde açıklayalım:
________________________________________________________________________________


Allah’ın Merhameti:  Görüyoruz ki; kainattaki zayıf, güçsüz, âciz varlıklara bile mükemmel nimetler veriliyor. Mesela yavrular âciz, zayıf, güçsüz olmalarına rağmen çok güzel nimetler ile besleniyorlar. Bir bebeğin ağlamasıyla yakınları o bebeğin imdadına koşuyorlar. Vahşi hayvanlar âciz yavrularını besliyorlar. Hatta o vahşi hayvanlar yiyecekleri kendileri yemiyor, yavrularına yediriyorlar ve yavrularını tehlikelerden koruyorlar. Bu vahşi hayvanlar merhameti nasıl öğrenmiş? Akılsız, ilimsiz, şuursuz bulutlar vasıtasıyla yağmur yağıyor ve o yağmur damlaları canlıların imdadına yetişiyor. Bulutlar bizi tanır mı? Bize merhamet eder mi? Bizim dertlerimizi bilir mi? Bir lamba ve soba görevi gören akılsız, ilimsiz Güneş bizi tanır mı? Bize merhamet eder mi? Bize bal nimeti aklı sınırlı, zayıf, âciz arılar vasıtasıyla geliyor. Bizim faydalandığımız lezzetli, vitaminli meyveler bir basit tohumdan meydana gelen ağaçtan çıkıyorlar. Bize süt nimeti ilimsiz, âciz inekler vasıtasıyla, hem de onların kanları arasından, geliyor. İşte bu örnekler gösteriyor ki; Allah merhametlidir.


Ancak bu dünya fanidir. Bu dünya sonsuz değildir. Eğer ölümden sonra ahiret hayatı olmaz ise bu durum Allah’ın merhameti ile çelişir. Çünkü; bu dünyada Allah’ın birliğine iman eden, O’na şirk koşmayan, O’ndan çok korkan, O’na itaat eden, O’nu seven kullar çok acılar çekiyorlar. Hatta belaların en büyükleri peygamberlere gelmiştir. Ama Allah’ı tanımayan, O’ndan başka ilahlara tapan, peygamberleri tanımayan, Allah’a ibadet etmeyen, insanlara zulmedenler bu dünyada yaptığı kötü işlerin karşılığını tam olarak görmezler. İşte eğer ahiret hayatı olmaz ise bu durum Allah’ın merhametine aykırı olur.


Allah, insana akıl nimeti ihsan etmiştir. Eğer ahiret hayatı olmaz ise insana verilen bu nimet, insana çok büyük zararlar verir. Çünkü insan, aklı ile geçmişteki hüzünlü anılarını, şimdiki üzücü durumları ve gelecek endişelerini düşünür. Ölümden sonra yok olma düşüncesi ise insanı mahveder. Demek ki; ahiret olmaz ise insana verilen akıl nimeti insanı hasta eder. Ancak Allah merhametlidir. Allah, insana akıl nimetini insana zarar vermesi için vermemiştir.


Allah, kullarını idam etmek için yaratmamıştır. Kullar sonsuza kadar yaşamak ister. Eğer ahiret inancı kabul edilmez ise o zaman Allah’ın, kullarını idam etmek için yaratan ve onlara bu meşakkatli dünyada az bir ziyafet veren ve sonra idam eden bir zalim, bir alaycı olduğunu düşünmek gerekecektir. Bu ise batıl bir fikirdir. Yukarıdaki örneklerde Allah’ın merhametli olduğu açıklanmıştır. Allah merhametlidir. Öyle ise Allah’ın merhametinin bir gereği olarak ölümden sonra ahiret hayatının olması zorunludur.
________________________________________________________________________________



Allah’ın Adaleti: Görüyoruz ki; kainatta bir ölçü, bir denge vardır. Vücudumuzdaki organlar ölçülü bir şekilde yaratılmıştır. Bir sineğe, bir arıya kartalın kanadı kadar büyük kanat verilmemiş ve onlara taşıyamayacağı yükler yüklenmemiştir. Güçlü varlıklar da, âciz, zayıf varlıklar da rızıklarını alırlar, beslenirler. Yavrular, âciz olmalarına rağmen korunurlar. Allah, kullarını kasıtlı olmadan ve unutarak yaptıkları amellerden dolayı sorumlu tutmaz. Geçmişte yaşayan ve azgınlıkta ileri giden kavimlere gelen felaketler de Allah’ın adaletini gösterir. Demek ki; Allah adalet sahibidir.


Ancak bu dünya fanidir. Allah’ın birliğine iman eden, Allah’a ibadet eden, insanlara iyi davranan kullar sonsuza kadar yaşamak istiyorlar. Onlar, Allah’ın cemâlini görmek, Cennete girmek istiyorlar. Allah’ı tanımayan, peygamberleri inkar eden, insanları öldüren, insanlara zulmeden kullar ise hak edilen cezaları tam olarak görmüyorlar. İşte bu durum, eğer ölümden sonra ahiret hayatı olmaz ise Allah’ın adaleti ile çelişir. Ancak örneklerde de gördük ki; Allah âdildir. Öyle ise Allah’ın adaletinin tam olarak görüleceği bir ahiret hayatı, bir mükafat ve ceza âlemi olmak zorundadır.
________________________________________________________________________________
 
 
 
Allah’ın İzzeti:  Görüyoruz ki; kainattaki varlıklar Allah’a itaat ederek görevlerini yerine getiriyorlar. Aklı, şuuru, ilmi olmayan yıldızlar, gezegenler, ağaçlar, denizler, dağlar, bulutlar bir ordunun askerleri gibi vazifelerini yapıyorlar. Allah’ın emri ile arılar bal yapıyor, Allah’ın emri ile inekler süt veriyorlar. İşte bu örneklerden de görüyoruz ki; Allah bu kainatın sahibi ve sultanıdır ve Allah izzet sahibidir. Ancak görüyoruz ki; bu dünyada Allah’ı tanımayan, Allah’ın emirlerini yerine getirmeyen, fitneler, düzensizlikler çıkaran insanlar vardır. Eğer ahiret hayatı olmaz ise bu durum Allah’ın izzetine aykırı olur.


Mesela bir kral, ülkesinde isyan edenleri cezalandırmak ister ve halkının kendisine itaat etmesi için çalışır. Bir ordu komutanı, isyancı askerlere ceza verir, onların isyanlarına karşı suskun kalmaz ve askerlerinin kendisine itaat etmesi için önlem alır.


Bu dünyada Allah’a itaat etmeyen kullar vardır ve bu kullar Allah’a karşı olan isyanlarına devam ederler. Eğer ahiret hayatı olmaz ise bu durum Allah’ın izzeti ile çelişir. Allah sonsuz izzet sahibidir. O, asla âciz değildir. Demek ki; Allah’ın izzetinin tam olarak görüleceği bir ceza yeri, ahiret hayatı olmak zorundadır.
________________________________________________________________________________



Allah’ın Cömertliği: Görüyoruz ki; kainat çok sayıda sanat eserleri ile süslenmiştir. Ay ve Güneş bu kainat sarayının lambaları gibidir. Yeryüzü farklı farklı, çeşit çeşit, lezzetli, renkli, kokulu nimetler ile donatılmıştır. Cansız varlıkların şekilleri, yapıları farklıdır. Canlı varlıkların suretleri, fiziksel görünüşleri ayrıdır. Kainatta atom parçacıklarından yıldızlara, sayısını sayamayacağımız kadar çok varlık mevcuttur. Bu örneklerden görüyoruz ki; Allah sonu gelmeyen cömertlik sahibidir. Allah’ın isimleri ve sıfatları sonsuzdur. Sonu olan isimler ve sıfatlar sahibi olmak âcizliğin göstergesidir.


Kainatı yoktan var eden, zamanı, mekanı, maddeyi, ruhu yoktan yaratan Allah ise âcizlikten münezzehtir. Demek ki; Allah, sonsuz cömertlik sahibidir. Böyle sonsuz cömertlik ise sonsuz bir şekilde ikram etmek ister. Yani sonsuz cömertlik, kulların nimetlerden sonsuza kadar yararlanmasını, nimetleri sonsuza kadar seyretmesini ister.
________________________________________________________________________________



Allah’ın Cemâli ve Kemâli: Varlıklardaki güzellik, Allah’ın güzelliğini gösterir. Güzellik güzelden gelir. Varlıklardaki mükemmellik ise Allah’ın kemâlini gösterir. Allah, cemâl ve kemâl sahibidir. Kullar kainatın mükemmelliğini seyreder ve Allah’ın kemâlini tefekkür ederler. Ancak bu dünya fanidir. Kullar bu dünyada sonsuza kadar kalmazlar. Bu sebeple kullar bu dünyada Allah’ın eserlerini sonsuza kadar seyredemiyorlar. İnsanın yaratılış vazifesi Allah’ın cemâli ve kemâlini seyretmektir.


Eğer ahiret hayatı olmaz ve insan ölümden sonra yokluğa atılır ise o zaman insan, bu dünyadan ayrılmanın acısını hafifletmek isteyecek, bu dünyayı tahkir edecek ve Allah’ın cemâli ve kemâlini inkar edecektir. İnsan ancak bu şekilde ayrılığın acısına dayanabilir. Bu ise insanın yaratılış gayesine aykırıdır. İnsan, âşık bir seyirci fıtratında yaratılmıştır. Ahiret olmaz ise insan âşık bir seyirci olmaktan çıkar ve bir düşmana dönüşür. Her şeyi hikmetli yapan Allah ise buna müsaade etmez.
Demek ki; Allah’ın eserlerinin sonsuza kadar seyredileceği, kulların Allah’ı sonsuza kadar takdir edeceği bir sonsuzluk âlemi olmak zorundadır.
________________________________________________________________________________



İnsandaki Sonsuz Yaşama İsteği:  Allah, her türlü eksikliklerden münezzehtir. Hikmeti olmayan hiçbir şey yaratmaz. Görüyoruz ki; insanda sonsuza kadar yaşama isteği vardır. Alınan zevklerin bitmesi insana acı verir. Allah, insana sonsuza kadar yaşama isteği vermiştir ancak bu dünya fanidir. Eğer ahiret hayatının varlığı kabul edilmez ise o zaman Allah’ın insana verdiği sonsuzluk isteğinin mânâsı anlaşılamaz. Allah, her şeyi hikmetle yaratır. Allah, mânâsı olmayan bir şey yaratmaz. Demek ki; insanın sonsuzluk isteğinin karşılanacağı bir sonsuzluk âlemi olmak zorundadır.


Allah, sonsuz merhamet ve sonsuz adalet sahibidir. O, bu dünyada kafirlere bile nimetler verir, en zayıf, en âciz mahlukların ihtiyaçlarını karşılar ve onların basit isteklerini yerine getirir. Peki soralım: Allah, en sevgili kulu olan Hz.Muhammed’in (Sav) en büyük istekleri olan Allah’ın cemâlini görme, sonsuza kadar yaşama, Cennet’e girme isteklerini kabul etmez mi? Elbette kabul eder. Demek ki; o sevgilinin sonsuzluk isteği yerine getirilecektir. Demek ki; ölümden sonra bir sonsuzluk diyarı vardır.
________________________________________________________________________________



Kainatın Kayıt Altına Alınması:  Görüyoruz ki; çiçeklerin planları, programları bir tohumda muhafaza edilmiştir. Çiçekler o tohumdan çıkarlar ve büyürler. Hayvanların plan ve programları ise yumurtalarda muhafaza edilmiştir. Hayvanlar o küçük yumurtalardan çıkarlar ve olgunlaşırlar. İnsanların plan ve programları ise bir damla suda, menide, muhafaza edilmiştir. İnsanlar bir damla sudan yaratılırlar. İnsanın bütün özellikleri o bir damla suda kaydedilir. Hem hücrede bulunan DNA molekülleri ansiklopedilerin içerdiği bilgiler kadar bilgi içerir. Az bir yer kaplayan insan beyni içinde milyonlarca bilgi mevcuttur.


İşte bu örneklerden görülüyor ki; Allah, Hafîzdir. Yani varlıkları koruyan, varlıkların plan ve programlarını küçük maddeler içinde muhafaza edendir. Allah, en küçük bir mahlukun bile amellerini, plan ve programlarını muhafaza eder. Demek ki; Allah, insanların yaptıkları amelleri de muhafaza eder. Melekler, insanların yaptığı amelleri kaydederler. Kainatın kayıt altına alındığı gibi kainatın meyvesi olan insan da kayıt altına alınmaktadır. İşte bu kayıt altına alma hesap ve muhasebe içindir. Ancak bu dünya fanidir. Bu dünyada o büyük hesap ve muhasebe görülmemektedir. Demek ki; kötü ameller yapanların hesaba çekileceği ve kaydedilen kötü amellerin gösterileceği bir hesap günü olmak zorundadır.


Varlıklar yok olmak için yaratılmamışlardır. Cennete gidenler bu dünyada yaşadığı güzel anılarını cennette seyredeceklerdir. Mesela bizim ağzımızdan bir söz çıkar ve gider. Ancak sözün anlamı o sözü duyanların hafızalarında kalır. Baharda rengarenk açan çiçekler zamanla ölürler. Ancak o çiçeklerin güzelliğine bakan insanların hafızalarında o çiçeklerin mânâları kalmıştır. Demek ki; kainatta kaydetme söz konusudur. İnsanların yaptıkları ameller de kaydedilir. Amaç hesap, muhasebedir. Öyle ise ölümden sonra başka bir hayat olmak zorundadır.
________________________________________________________________________________



Dirilişin Kainattaki Numuneleri:  Görüyoruz ki; yaz gidiyor, yerini kış alıyor. Kış gidiyor, yerini bahar alıyor. Gündüz ve gece birbirini takip ediyor. Medeniyetler yerini başka medeniyetlere bırakıyor. Ölü toprak, yağmur ile beraber canlanıyor. Dünya her saat bambaşka bir Dünya oluyor. Her an bambaşka bir Dünya yaratılıyor. Kainatta bir hareketlilik söz konusu. İnsanın ölümü gibi kainatın da ölümünün gerçekleşmesi akıldan uzak olamaz. Ve kainatın başka bir şekilde tekrar yaratılması da akıldan uzak değildir. İnsanı yokluk sahasından varlık sahasına çıkaran, zamanı, mekanı (kainat), maddeyi, ruhu yoktan var eden, zerreleri, yıldızları, kısacası kainattaki tüm varlıkları varlık sahasında tutan ve her şeye gücü yeten bir Zât’a “Tekrar yaratamazsın” denilemez. Allah’ın her şeye gücü yeter. Demek ki; Allah’ın ölüleri diriltmeye de gücü yeter.



Yasin Suresi’nden,
77. İnsan, bizim, kendisini az bir sudan (meniden) yarattığımızı görmedi mi ki, kalkmış apaçık bir düşman kesilmiştir.
78. Bir de kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek getirdi. Dedi ki: “Çürümüşlerken kemikleri kim diriltecek?”
79. De ki: “Onları ilk defa var eden diriltecektir. O, her yaratılmışı hakkıyla bilendir.”
80. O, sizin için yeşil ağaçtan ateş yaratandır. Şimdi siz ondan yakıp duruyorsunuz.
81. Gökleri ve yeri yaratan Allah’ın, onların benzerini yaratmaya gücü yetmez mi? Evet yeter. O, hakkıyla yaratandır, hakkıyla bilendir.
82. Bir şeyi dilediği zaman, O’nun emri o şeye ancak “Ol!” demektir. O da hemen oluverir.
83. Her şeyin hükümranlığı elinde olan Allah’ın şanı yücedir! Siz yalnız O’na döndürüleceksiniz.
________________________________________________________________________________



Allah’ın Vaadinden Dönmeyeceği: Görüyoruz ki; vaadinden dönmek âcizliğin, zayıflığın, cehaletin göstergesidir. Allah, kullarına vaatlerini yerine getirmelerini emreder. Allah, her türlü âcizlikten, cehaletten münezzehtir. O, vaadini yerine getirendir. Allah, kullarına ahiret hayatını vaat etmiştir. Demek ki; Allah, vaadini yerine getirecektir. Demek ki; ölümden sonra başka bir hayat vardır.
________________________________________________________________________________
 
* Haşir Risalesi’nden yararlanılmıştır.
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder