Ahir Zamanda Gelecek ve İnsanlara Hizmet Edecek Olan Kavmin Fazileti
Rivayet olundu.
Efendimiz (s.a.v.) hazretleri, Ebû Hüreyre (r.a.) hazretlerine etmiş olduğu vasiyette buyurdular:
-"Ey Ebû Hüreyre! Sana öyle kavimlerin yolu üzere olmanı tavsiye ederim ki, insanlar korkup dehşete düştüğünde, onlar telâşa kapılmazlar; insanlar ateşten emân (emniyet ve güvence) talep ettiklerinde onlar, korkmazlar."
Ebû Hüreyre (r.a.) sordu:
-"Ya Rasûlellah (s.a.v.)! Onlar kimlerdir?"
Efendimiz (s.a.v.) hazretleri buyurdular:
-"Onlar ümmetimden ahir zamanda gelecek olan bir kavim (topluluktur), kıyamet gününde peygamberlerin makamında haşrolunacaklardır. İnsanlar, onlara baktığında gördükleri güzel hallerinden dolayı onları peygamberler zannedeceklerdir. Ta ki ben onları tanıyıp onlara: "Ümmetim! Ümmetim!" deyince bütün mahlûkat onların peygamber olmadıklarını anlayacaklardır. Onlar şimşek ve rüzgâr gibi (sıratı) geçip (cennete) gideceklerdir. Onların gözlerinin nurundan mahşer ehlinin gözleri kamaşacaktır."
Bunun üzerine ben (Ebû Hüreyre) dedim ki:
-"Ya Rasûlellah (s.a.v.)! Onların amellerini bana emret; belki onların amellerini işler de onlara ilhak edip katılırım!"
Efendimiz (s.a.v.) hazretleri buyurdular:
-"O kavim çok çetin ve zor bir yola girdi. Allah, onları doyurduktan sonra, onlar açlığı tercih ettiler. Allah onları giydirdikten sonra, onlar arî olmayı (güzel giymemeyi) tercih ettiler. Allah onları suvardıktan sonra onlar susuzluğu tercih ettiler. (Yani mal, mülk, servet makam, mevki ve bütün dünyevî çıkarlarını Allah rızası için, i'lâ-i kelimetüllah Allah'ın dinînin yükselmesi için harcadılar. Bu uğurda yemediler, giymediler, içmediler, yedirdiler, giydirdiler ve içirdiler.) Bütün bunları, Allahü Teâlâ hazretlerinin katındaki sevapları umarak terk ettiler. Hesap korkusundan helali terk ettiler. Bedenleriyle dünya ile beraber oldular, ama (kalpleriyle) dünyadan hiçbir şeyle meşgul olmadılar. Melekler ve peygamberler onların Rablerine yapmış oldukları taate taaccub ettiler, hayran kaldılar. Onlara müjdeler olsun! Allah'tan benimle onların arasını cemetmesini (toplamasını, onları benimle beraber kılmasını) istedim."
Sonra Efendimiz (s.a.v.) hazretleri, onlara (ve onların güzel amellerine olan) şevkinden dolayı ağladı ve daha sonra şöyle buyurdular:
-"Allahü Teâlâ yeryüzü ehline bir azâb etmeyi murad ettiği zaman, onlara bakar; (onların yüzü suyu hürmetine) onlardan azabı çevirir. Ey Ebû Hüreyre, sana onların (tarikatını ve) yolunu tavsiye ederim."
(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:2 S: 760-761-762)
“Sadaka, fakire verilirse 10 misli; âmâ ve âcize verilirse 70 misli; yakın akrabaya verilirse 1000 misli;
ana babaya verilirse 10 000 misli; talebe ve âlime verilirse 1 000 000 (milyon) misli olarak mukabele eder."
{İmâm-ı Suyuti (rh.a)}
Namazda kalbini koru.{İmâm-ı Suyuti (rh.a)}
Yâ Selam
Yemekte boğazını koru.
İnsanlar içinde dilini koru.
Başkasının evinde gözünü koru.
Allahı ve ölümü hiç unutma.
Yaptığın iyilikleri ve sana yapılan kötülükleri hiç hatırlama.
***Âlimlerle ve ilim meclislerinde bulun; onlardan ayrılmamaya çalış.
Ekmeğini muttakilere(takva üzere yaşayanlara) ve iyilere yedir.
İşini de bilginlere danışarak yap. {Lokman Hekim (Ruhü’-l Beyan Cild 7)}
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder