AİLE-SAĞLIK
Zaten utanma duygusu, sadece insanlara mahsus bir duygudur. Diğer varlıklarda utanma duygusu yoktur. Ayrıca aşırıya kaçmayan utanma duygusu, insanın koruyucusu ve kurtarıcısıdır da.
Nitekim insan, bir yanlış yapacağı, bir günaha yöneleceği sırada hemen utanma duygusu onu sımsıcak sarar, bu yanlışı yaptığı takdirde önce Rabb’inin huzurunda, sonra da dostlarının yanında ne kadar sıkılıp mahcup olacağını, bilenlerin kendisini ne kadar ayıplayacağını düşünür; kızarır, bozarır, sonra da, utanacak duruma düşmektense bu yanlışı yapmamalıyım, diyerek vazgeçer..
Yani utanma duygusu onu yanlışlarından geri döndürüp vazgeçiren koruyucu ve kurtarıcı fevkalade önemli bir duygudur.
- Neden utanma duygusunda insanı koruyucu ve kurtarıcı bir özellik vardır? -
Çünkü utanma duygusunun kaynağı imanıdır da ondan. İmandan kaynaklanmaktadır utanma duygusu!.
Nitekim utangaçlığıyla bilinen bir gence yakını, ‘Bu kadar utangaç olma, biraz yırtıl, serpil...’ gibilerden tavsiyelerde bulunurken oradan geçmekte olan Allah Resulü Efendimiz (sas)’in yaptığı şu ikaz da buna işaret eder. Buyurur ki:
-Dokunma utanan gence, utansın!. Çünkü utanma duygusu imandandır!.
Demek ki basite alınabilecek bir duygu değildir utanma duygusu. Sahibini kötülüklerden koruyucu ve kurtarıcı etkisi söz konusudur.
Bu sebeple utanma duygusu, silinip atılabilecek basit bir duygu gibi görülemez.
Bir başka hadiste utanma duygusunun yüce değerine çarpıcı bir ifadeyle şöyle işaret edilmiştir:
- Utanmadıktan sonra istediğini yap!. Çünkü en büyük kayıp, utanma duygusunun kaybıdır. Onu kaybettikten sonra geriye koruyabileceğin bir değerin kalmamış demektir. Artık neyi istersen onu rahatça yapabilirsin..
Bir diğer hadiste de insanın sahip olduğu en yüce vasıflar sıralanırken utanma duygusu, en başta gelen insanî değer olarak gösterilmiştir.
Utanma duygusunun koruyucu özelliklerinden biri de, avret yerini açmaktan utandırmasıdır. Bundan dolayı utanma duygusunu kaybetmeyen insan, ne kendi avret yerini açıp teşhir eder, ne de başkasının açılmış mahrem yerine bakmaya razı olur.
Büyük sahabi Selman-ı Farisi Hazretleri der ki:
-Ben utancımdan düşüp ölmeye razı olurum, ama avret yerimin açılmasına, şunun bunun bakmasına razı olmam!
Tenbihü’l-Gafilin’de Hazreti Ali (ra) efendimizden de şu söz nakledilir:
-Allah (cc) avret yerini açarak baktırana da, bakana da lanet etmiştir!
Çünkü mahrem yerini açmak da, bakmak da kötü duyguların depreşmesine, büyük günahlara yönelme hissinin ayaklanmasına sebep olur, haya duygusunu yok eder... Haya duygusunu yitirenlerde ise ne baktırmaktan utanma hissi kalır ne de bakmaktan kaçınma duygusu..
Bundan dolayı Efendimiz (sas) Hazretleri bakma konusundaki temel ölçüyü şöyle bildirmiştir:
-Ansızın bakışınızda bağışlanırsınız, ancak sonraki kasti bakışların vebali bakana da, baktırana da yazılır. Yani utanma duygunuzu kaybetmeyin. Baktırmaktan da bakmaktan da kendinizi koruyun.
Ayrıca her insanın koruyucu muhafaza melekleri vardır. Bu melekler onu gölgesi gibi takip edip kötü ruhların şerrinden korurlar. Ancak korudukları insan, avret yerini açar da herkese teşhirde bulunursa muhafaza melekleri ona bakmaktan utanır, uzaklaşırlar. Meleklerin uzaklaştığı yere ise şeytanlar üşüşür, kötü duygular depreşir, fitneli bakışlar başlar. Zaten günahlar da meleklerin uzaklaşıp şeytanların yakınlaşmasından sonra işlenir insanlar arasında..
-Evet, utanma duygusu herkeste güzeldir. Ama kadında daha da güzeldir. Çünkü bir kadının en değerli ziyneti, utanma duygusudur! Utanma duygusunu kaybeden kadın kadınlık ziynetini kaybetmiştir! İsterse kilolarla altın ziynetlere sahip olsun.
Kadının paha biçilemez ziyneti, utanma duygusu!
Geçmişin güngörmüş büyükleri demişler ki:- Altın ziynetlerini kaybeden kadın, kadınlık ziynetlerinden hiçbir şey kaybetmemiştir! Ancak utanma duygusunu kaybeden kadın, kadınlık ziynetini tümüyle kaybetmiştir! Çünkü demişler, altın ziynetler satın alınarak tekrar sahip olunabilir ama kaybedilen utanma duygusu satın alınarak tekrar sahip olunamaz! O bir kaybedildi mi bir daha sahip olmak kolay olmaz!
Zaten utanma duygusu, sadece insanlara mahsus bir duygudur. Diğer varlıklarda utanma duygusu yoktur. Ayrıca aşırıya kaçmayan utanma duygusu, insanın koruyucusu ve kurtarıcısıdır da.
Nitekim insan, bir yanlış yapacağı, bir günaha yöneleceği sırada hemen utanma duygusu onu sımsıcak sarar, bu yanlışı yaptığı takdirde önce Rabb’inin huzurunda, sonra da dostlarının yanında ne kadar sıkılıp mahcup olacağını, bilenlerin kendisini ne kadar ayıplayacağını düşünür; kızarır, bozarır, sonra da, utanacak duruma düşmektense bu yanlışı yapmamalıyım, diyerek vazgeçer..
Yani utanma duygusu onu yanlışlarından geri döndürüp vazgeçiren koruyucu ve kurtarıcı fevkalade önemli bir duygudur.
- Neden utanma duygusunda insanı koruyucu ve kurtarıcı bir özellik vardır? -
Çünkü utanma duygusunun kaynağı imanıdır da ondan. İmandan kaynaklanmaktadır utanma duygusu!.
Nitekim utangaçlığıyla bilinen bir gence yakını, ‘Bu kadar utangaç olma, biraz yırtıl, serpil...’ gibilerden tavsiyelerde bulunurken oradan geçmekte olan Allah Resulü Efendimiz (sas)’in yaptığı şu ikaz da buna işaret eder. Buyurur ki:
-Dokunma utanan gence, utansın!. Çünkü utanma duygusu imandandır!.
Demek ki basite alınabilecek bir duygu değildir utanma duygusu. Sahibini kötülüklerden koruyucu ve kurtarıcı etkisi söz konusudur.
Bu sebeple utanma duygusu, silinip atılabilecek basit bir duygu gibi görülemez.
Bir başka hadiste utanma duygusunun yüce değerine çarpıcı bir ifadeyle şöyle işaret edilmiştir:
- Utanmadıktan sonra istediğini yap!. Çünkü en büyük kayıp, utanma duygusunun kaybıdır. Onu kaybettikten sonra geriye koruyabileceğin bir değerin kalmamış demektir. Artık neyi istersen onu rahatça yapabilirsin..
Bir diğer hadiste de insanın sahip olduğu en yüce vasıflar sıralanırken utanma duygusu, en başta gelen insanî değer olarak gösterilmiştir.
Utanma duygusunun koruyucu özelliklerinden biri de, avret yerini açmaktan utandırmasıdır. Bundan dolayı utanma duygusunu kaybetmeyen insan, ne kendi avret yerini açıp teşhir eder, ne de başkasının açılmış mahrem yerine bakmaya razı olur.
Büyük sahabi Selman-ı Farisi Hazretleri der ki:
-Ben utancımdan düşüp ölmeye razı olurum, ama avret yerimin açılmasına, şunun bunun bakmasına razı olmam!
Tenbihü’l-Gafilin’de Hazreti Ali (ra) efendimizden de şu söz nakledilir:
-Allah (cc) avret yerini açarak baktırana da, bakana da lanet etmiştir!
Çünkü mahrem yerini açmak da, bakmak da kötü duyguların depreşmesine, büyük günahlara yönelme hissinin ayaklanmasına sebep olur, haya duygusunu yok eder... Haya duygusunu yitirenlerde ise ne baktırmaktan utanma hissi kalır ne de bakmaktan kaçınma duygusu..
Bundan dolayı Efendimiz (sas) Hazretleri bakma konusundaki temel ölçüyü şöyle bildirmiştir:
-Ansızın bakışınızda bağışlanırsınız, ancak sonraki kasti bakışların vebali bakana da, baktırana da yazılır. Yani utanma duygunuzu kaybetmeyin. Baktırmaktan da bakmaktan da kendinizi koruyun.
Ayrıca her insanın koruyucu muhafaza melekleri vardır. Bu melekler onu gölgesi gibi takip edip kötü ruhların şerrinden korurlar. Ancak korudukları insan, avret yerini açar da herkese teşhirde bulunursa muhafaza melekleri ona bakmaktan utanır, uzaklaşırlar. Meleklerin uzaklaştığı yere ise şeytanlar üşüşür, kötü duygular depreşir, fitneli bakışlar başlar. Zaten günahlar da meleklerin uzaklaşıp şeytanların yakınlaşmasından sonra işlenir insanlar arasında..
-Evet, utanma duygusu herkeste güzeldir. Ama kadında daha da güzeldir. Çünkü bir kadının en değerli ziyneti, utanma duygusudur! Utanma duygusunu kaybeden kadın kadınlık ziynetini kaybetmiştir! İsterse kilolarla altın ziynetlere sahip olsun.
a.sahin@zaman.com.tr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder