HİKAYE DÖRT LASTİK
Yaşlı bir adam ve hanımı, kendi halinde kıt kanaat bir hayat
geçiriyormuş. Adam, oldukça eski kamyonetiyle şehir içinde yük taşıyarak
kazandığı üç beş kuruşla rızkını temin edermiş. Kamyonetini yenilemek bir yana,
doğru dürüst bakımını bile yaptıramazmış. "Bari lastikleri
yenile-yebilseydik." dediği bir zamanda, kadına bir miktar miras kalmış ve
kadın, lastik alması için parayı eşine vermiş.
Adam yolda giderken, genç yaşta dul kalmış
olan tanıdık bir kadına rastlar. Hal hatır sorduktan sonra, iki çocuğuyla
perişan bir durumda olduğunu öğrenir. Adam:
-- "Al kızım! Senin ihtiyacın benden daha
fazla." diyerek elindeki bütün parayı ona verir. Çaresizlik içinde
kıvranan kadıncağızın nasıl sevindiğini tahmin edersiniz. Genç kadın bin türlü
dua eder şoför amcaya. Şoför amca, akşama eve dönünce eşi sorar:
-- "Lastikleri aldın mı?" Adam ne desin... :
-- "Almadım."
-- "Neden?"
-- "Lastik yokmuş."
-- "İyi madem... Parayı ne yaptın?
Kaybetmedin ya!.."
-- "Yok canım... Para şeyde...
Lastikçide. Lastik gelince verecek."
Ondan sonra, kadın her akşam aynı soruyu
sorar, adam aynı cevabı verir:
-- "Gelmiş mi lastikler?"
-- "Gelmemiş."
-- "Gelmiş mi?"
-- "Gelmemiş."
Derken, o meşhur "Körfez Krizi"
patlak verir. Adam artık her akşam aynı yalanı söylemekten usanmıştır. Eve
gittiğinde der ki:
-- "Hanım, bizim lastikler yurt dışından
gelecekti. İşte şimdi gelmesi imkânsız."
-- "Neden?"
-- "Malûm işte, Körfez Krizi çıktı
ya..."
Kadıncağız günlerce, aylarca dua eder,
"Şu Körfez savaşı bir an önce bitsin de bizim adam, arabanın tekerlerini
yenilesin!" diye.
Şoför amca kabak lastiklerle yoluna devam
eder. Günün birinde savaşın bittiği ilan edilir. Artık adam da söylediği
yalanın ağırlığı altında iyice ezildiğini fark ederek:
-- "Bu akşam eve gidince doğrusunu
açıklayacağım." diye geçirir içinden. "Ne olursa olsun, kıyamet mi
kopar?"
O kararlılıkla eve gittiğinde,
"Hanım, hani şu bizim lastik meselesi vardı ya..." diye söze başlamak
üzereyken, eşi "Hah, tamam!" der. "Biliyorum."
-- "Neyi biliyorsun?"
-- "Gelmiş, gelmiş."
-- "Ne gelmiş?"
-- "Lastikler."
-- "Ne lastiği yahu?"
-- "Arabanın..."
-- "Nereden biliyorsun?"
-- "Canım, senin lastikçi geldi."
-- "Benim lastikçi mi?"
-- "Evet, işte şu kartı bıraktı bugün.
Muhakkak yann gelsin, alsın lastikleri." dedi.
-- "Allah Allah!.."
Adam şaşkınlıktan ne diyeceğini bilemez.
Yemeğini yer, namazını kılar, yatar; ama uyku ne mümkün? Sabahı zor ediyor.
Erkenden kalkıp elinde kart, lastikçinin kapısına dikilir.
Lastikçi:
-- "Nerdesiniz beyim?" diye söze
başlar. "Allah aşkına gelin alın şu
lastiklerinizi! "
Şoför amca:
-- "Bu neyin nesi? " diye ısrarla
sorunca, lastikçi meselenin aslını anlatır. :
-- "Geçenlerde rüyamda Efendimiz'i (sav)
gördüm. 'Filanca adama git, ona dört lastik ver.' buyurdu. “
Ben de hayırdır inşallah dedim; ama sonra rüyadır deyip pek önemsemedim. Ne
ettiğimi fark edemedim. Cahillik işte, bağışlayın. Hayatım altüst oldu. Evvelki
gece tekrar gördüm. Beni bir azarladı ki sormayın. Bana şöyle söylendi:
-- “
Senin kurtuluşun o adama vereceğin dört lastikte lastikci...”
-- “ Ne olur, şu lastikleri alın da kurtarın
beni. “ ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder