Hekimoğlu İsmail
AİLE-SAĞLIK
Sevinçliyim… Çünkü Ramazan geldi!
Dikkat edilirse, yaratılan her şey itaat üzere yaratılmıştır. Gezegenler, güneş sistemine itaat eder; bulutlar, rüzgâra itaat eder; çocuk, ebeveynine itaat eder; memur amirine itaat eder… Kâinattaki her şey Allah'ın emrine itaat eder.
İmanda en önemli nokta, kulun Allah'a muhtaç olduğunu hissetmesidir. Çünkü her şey Allah'a muhtaçtır, Allah hiçbir şeye muhtaç değildir. İşte Müslüman, aczini anlasın diye oruç farz kılınmıştır. Hayat devam ediyor; İslamiyet hayat dinidir. İbadetlerin nefse ağır gelmesinin sebebi, nefsi şımartmaktır. Nefis kötülüklerin sebebidir. Onun için nefse yüz vermemek lazım; Firavun, hiçbir şeye muhtaç olmadığını söylüyordu. Firavuna verilen imkânlar başkasına verilse o da firavun olabilir.
Allah, Ramazan orucunu emretmiş; oruç tutan insanın her türlü imkânı elinden alınmış. Mesela aç olunca anlarız ki bizi doyuran var. Çünkü açlıkla tekâmülün bağlantısı vardır. Beden zayıfladıkça ruh güçlenir; oruç tutanın da nefsi diz çökmüş, kötülüklerden kurtulmuş. Birine kötü söz söylemek istese, oruç ona “Dur!” diyor.
Herkes mesleğine göre öğrencilik, çıraklık, askerlik… gibi merhalelerden geçmiştir, bunlar zordur. Fakat insanı güzel bir hayata hazırlayan da bu zorluklardır. Ben bunu askerlikte daha iyi anladım; yatak, yorgan yok; ayakkabıları yastık yaptık. Kaputa sarılıp yattık. Sabah, öğle, akşam sadece ekmek ve çorba; başka yok. Dedik, “Niye böyle?” Dediler ki, “Savaş zamanı size karyola getirecek değiliz. Çamurda yatabilirsiniz, yemek de bulamayabilirsiniz. Askerlik budur; daha zor günler de yaşayacaksınız. İşinize geliyorsa kalın, gelmiyorsa çıkın, gidin.” Dedikleri gibi de oldu; bir gün sahada atış yapacaktık, çadırları kurduk, öyle bir rüzgâr çıktı ki çadırlar yıkıldı dışarıda kaldık. Bir de yağmur başladı, sabaha kadar o çamurda, o yağmur altında oturduk.
İşte askerlik bizi nasıl zor şartlara hazırlıyorsa, Allah Ramazan'la bizi zor şartlara öyle hazırlıyor; sabrı, şükrü, kanaati, iktisadı, itaati öğretiyor, talim ettiriyor; sabır talimi, şükür talimi, irade talimi…
İrade, manevi dünyamızda bekleyen bir kabiliyettir. Ramazan gibi zorluklarda irade uyanır, “Ne olursa olsun ben oruç tutacağım.” der, güç kazanır, kötü alışkanlıklarından kurtulur.
İnsan acizdir, zayıftır; Allah'ın haram ettiği her şey insana zararlıdır. Bu sebepten oruç, sadece yememek içmemek değildir. Şuurlu Müslüman bir ömür boyu günaha karşı oruç tutan kimsedir. Yani göze oruç, dile oruç, ele-ayağa oruç tutturmak lazım. O zaman insan her türlü kötülüğü terk eder, her türlü iyiliğe talip olur.
Oruç aynı zamanda fiili duadır, hal diliyle “Allah'ım senin için aç kaldım, senin için bir ay müddetle haramları, mekruhları bıraktım, fiilen ilan ediyorum ki ben Müslüman'ım.” demektir. Allah'ın “Oruç tut!” emrine itaattir. “Alıştım, bırakamıyorum…” yok.
Ramazan ayı gelince hayalen İslam âlemini düşünürüm, yüz binlerce insan aç, susuz, bekliyor. Allah'a itaat ediyor. Yani yeryüzü bir ordugâh oldu. Allah Kumandan-ı Azam. Ben de o orduda neferim. “Ye” emri gelinceye kadar bir şey yiyemem.
Demek ki askeriyeden emekli oldum ama Allah'a askerliğim devam ediyor. Her insan bu dünyada bir askerdir. İşte Ramazan insana bu şuuru kazandırıyor.
Oruçla iradesini kuvvetlendiren Müslüman, kötü alışkanlıklarından kurtulmanın çaresini, yine iradesinden ve imanından alacak, günahlarına tövbe ede ede en yüksek makama çıkacak, aynen sahabe gibi...
Ramazan geldi! Recep ayında iman ağacımızın dalları tomurcuklandı, Şaban ayında tomurcuklar çiçek açtı, olgunlaşmaya başladı ve Ramazan ayında da meyvesini verecek.
Ramazan'da oruç tutan insan da maddî ve manevî organlarını oruca alıştırmış, onlar için günah kapısını kapatmış, haramlardan uzaklaşıp kalbine bağlanmış... Bilmeyerek veya beşer icabı bir günah işlese bin tövbe etmiş…
Ağacın her halini bir çekirdeğe yerleştiren Allah, oruç ibadetine de dünya ve ahiret saadetini yerleştirmiş.
Sevinçliyim, çünkü Ramazan geldi; manevi kazanç mevsimi!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder