İnsan, ana-babasının her zaman hayır duasını almaya çalışmalıdır. Onların beddualarından korkmalıdır. Onlar hayatta iken ne yapıp yapıp dualarını almaya, onları memnun etmeye çalışmalıdır. Vefatlarından sonraki pişmanlık faide vermez.

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

“Biz, insana ana babasını iyi davranmasını tavsiye etmişizdir…” (Ankebut, 8)

Resûlullah buyurdular:

“Allah Teâlâ’nın rızası, anne ve babayı hoşnut ederek kazanılır. Allah Teâlâ’nın gazabı, anne ve babayı öfkelendirmek suretiyle çekilir.” (Tirmizî, Birr 3.)

ANNE BABADAN HELALLİK ALMAK ŞART MIDIR?

Devr-i seadette Alkame isminde gayet çalışkan ve sehâvetli bir genç vardı. Hastalandı ve rahatsızlığı şiddetlendi. Hanımı vaziyeti Resûlü Ekrem (s.a.v.) Efendimiz’e bildirdi:

– Ya Resûlallah, eşim çok hasta, ölüm halinde, dedi.

Resûlü Ekrem, vaziyeti öğrenmek için Bilâl Habeşî, Ali, Selman ve Ammar (r.anhüm) hazeratını, Alkame’nin evine gönderdi. Gitdiler, Alkame ağır hasta idi. Lâilâhe illallah, Muhammedün Resûlullah demesini söylediler. Bir türlü söyleyemedi. Üzüldüler. Vaziyeti bildirmesi için Bilâl’i (r.a.) Resûlü Ekrem Efendimiz’e gönderdiler,

Resûlü Ekrem Efendimiz, ana ve babasının hayatta olup, olmadıklarını sordu. Babasının öldüğünü, ihtiyar anasının hayatta olduğunu öğrendiler.

Resûlü Ekrem Efendimiz, ihtiyar kadına oğlu ile vaziyetinin nasıl olduğunu sorduklarında, ihtiyar kadın:

– O hep hanımını dinliyor, hep beni tersliyor, hiçbir dileğimi yerine getirmiyor, cevabını verdi.

Resûlü Ekrem, Bilâl-i Habeşî’ye (r.a.):

– Git bir yığın odun topla, onu ateşle yakayım, buyurdu.

Bu sözleri duyan Alkame’nin annesi:

– Ya Resûlallah. O benim oğlum ve gönlümün meyvesidir. Onu benim gözlerimin önünde yakacak mısın? Buna yüreğim nasıl dayanır, dedi.

Resûlü Ekrem Efendimiz, şöyle buyurdu:

– Ey Alkame’nin annesi, Allah’ın azâbı daha şiddetli ve daha devamlıdır. Sen içinden Allah’ın onu mağfiret etmesini diliyorsun. O halde ona kırgın olmadığını açıkla. Hakkını helâl et. Varlığım kudret elinde olan Allah’a yeminle söylerim ki, sen ona kırgın oldukça, onun ne namazı, ne orucu ne de diğer iyilikleri kendisine fayda vermez.

Alkame’nin annesi ellerini göğe kaldırdı ve:

– Ya Resûlallah! Allah’ı, seni ve burada bulunanları şahit tutuyorum ki, ben Alkame’den râzıyım, ona haklarımı helâl ettim, dedi.

Resûlü Ekrem Efendimiz:

– Ya Bilâl! Git bak. Alkame “lâ ilâheillallah” diyebiliyor mu?

Bilâl hemen gitdi. Alkame’nin evine vardı. Daha kapıdan girerken onun, “Lâ ilâhe ilallah, Muhammedün Resûlullah” demekte olduğunu işitti. Aynı gün Alkame vefat etti. Yıkandı, kefenlendi.

Resûlü Ekrem (s.a.v.) namazını kıldırdı. Ve defnedildi. Definden sonra Fahr-i Kâinât Efendimiz kabrin başında durarak halka şunları söyledi:
– Ey muhacirler! Ey Ensar! Kim karısını annesinden daha üstün tutarsa Allah’ın lâneti onun üzerinedir. Onun diğer ibâdet ve iyiliklerinin de kendisine bir faidesi yoktur, kabul olunmaz.

Ana-babasının her zaman hayır duasını almaya çalışmalıdır. Onların beddualarından korkmalıdır. Onlar hayatta iken ne yapıp yapıp dualarını almaya, onları memnun etmeye çalışmalıdır. Vefatlarından sonraki pişmanlık faide vermez.

Kaynak: Sadık Dânâ, Altınoluk Dergisi, Ocak-2003

http://www.islamveihsan.com/allahin-rizasi-nasil-kazanilir.html