AİLE-SAĞLIK
Ahiretimizi kurtaracak üç ayların özelliği
Bir okuyucum bu köşeyi okuyarak birçok yanlışlarından kurtulmuş, uzun zamandır alıştığı günahlardan da uzak kalma kararı almış, aynı zamanda bu kararını da büyük bir titizlikle üç aylarda uygulamaya başlamış. Artık geçmişteki hatalarını tekrarlamıyor, tövbe istiğfar ederek uzak kaldığı kötü alışkanlıklarına dönmeyi de asla düşünmüyormuş.
Ne var ki bu defa da çevresindeki kötü arkadaşları kötü şeyler telkin ediyorlarmış kendisine.
- Alıştığın bunca günahlara karşı boşuna direniyorsun. Sen öylesine büyük günahlar işledin, kötü alışkanlıklar edindin ki, bunları kolay kolay bırakamazsın. Bu kadar günah işleyeceksin, sonra da bir tövbe ile üç aylar hürmetine kurtulup gideceksin. Yok öyle yağma! demeye getiriyorlarmış.
Bu türlü şeytanî telkin ve tesirleri etkisiz hale getirecek pek çok ayet, hadis, dinî deliller vardır. Bunlardan biri de Rabb’imizin kullarını affetmek için senenin 12 ayı arasına koyduğu içinde yaşadığımız üç aylardır. Kimse günah ve hatalarının büyüklüğünü düşünüp de Rabb’imizin rahmetini küçük göremez, gösteremez. Kulun günahı ne kadar çok ve büyük olursa olsun Rabb’imizin rahmeti ondan daha büyük ve çoktur.
Özellikle içinde bulunduğumuz üç aylarda bu af ve mağfiret daha da artar. Hatta Rabb’imiz bu üç aylar boyunca tüm kullarına:
-”Yok mu üç aylar boyunca günahlarına tövbe eden, affedeyim?” diye hitap ederek davette bulunur.
Yeter ki kulları samimi şekilde tövbe etsin, kötü alışkınlıklarını bırakarak tertemiz bir İslamî hayata girme azim ve aşkına yönelsin.
Denebilir ki, Rabb’imizin af ve mağfiretini yağmurlar gibi yağdırıp, nehirler gibi de coşturduğu bir fırsat devresidir içinde bulunduğumuz üç aylar.
Bu ayların tövbe eden insanlara sağladığı günahlardan arınma fırsatının büyüklüğünden dolayıdır ki, mahşerde cehenneme doğru sürülen bazı insanlara melekler soracaklar:
-Sizler üç aylara hiç erişmediniz mi, Ramazan’ı, Kadir Gecesi’ni hiç yaşamadınız mı ki, günahlarınızdan arınmadan gelmişsiniz buraya da, sürülüyorsunuz böyle hep birlikte cehenneme doğru?
Onlar derin bir üzüntü içinde diyecekler ki:
-Üç aylara da eriştik, Ramazan’a da ulaştık, Kadir Gecesi’yle de buluştuk. Ancak onların insanın sene boyunca maruz kaldığı günahlarını af ettirecek değerde ve kutsiyette aylar ve günler olduğuna ihtimal vermedik, özel bir tövbe, istiğfarla ibadet ve itaat halinde yönelmedik, bundan dolayı da o günlerin affından istifade edemeden günahlarımızla geldik buraya! Şimdi çok pişmanız ama bu pişmanlığın faydası yok artık.
Evet, Recep ayı ile başlayıp Şaban ayı ile artarak devam eden Rabb’imizin af ve mağfiret coşması, Ramazan ayında en üst dereceye ulaşır, Kadir Gecesi’nde ise üç aylar boyunca kendini büyük affa layık hale getirmiş olan insan, 80 sene nafile ibadet etmiş kul sevabına bile nail olabilir!
Böyle bir tövbe, istiğfarla eriştiği Ramazan Bayramı’nda ise, bir beyaz sayfa açarak hayatına devam etme bahtiyarlığına kavuşması bile söz konusu olabilir.
-Neden böylesine geniş bir af ve mağfiret söz konusu oluyor bu üç aylarda?
-Rabb’imiz kulunun cehennemde azap görmesinden değil, cennette mükâfata nail olmasından memnun oluyor. Bunun için de vesileler hazırlıyor, bazı ayları günleri bazılarından üstün özelliğe sahip kılıyor ki, inanmış insanlar bu özel ay ve günlerde kendilerine çekidüzen versinler, tövbe istiğfar ederek yeni bir heyecan ve ümitle cennete layık tertemiz bir İslamî hayata kavuşsunlar.
Bundan dolayı bu aylar içinde insanlar samimi tövbe, istiğfarlar yaparak daha şevkli bir ibadet hayatına yönelirler. Tutulacak oruçlarla, kılınacak fazla namazlarla, yapacakları hayır hasenatlarla sevabı daha çoğaltıp günahı daha da azaltma azmine girerler ki, üç ay boyunca ilan edilen bu umumi aftan istifade edip berat eden kullar arasına girmiş olsunlar. Bayramda da beyaz bir sayfa açarak tertemiz bir İslamî hayat yaşama bahtiyarlığına erişmiş bulunsunlar.
İşte burada söylenecek son söz:
-Fatebir ya ülil ebsâr!.. Düşünün ey basiret sahipleri! İlgisiz kalmayın ahiretinizi kurtaracak üç ayların bu özellik ve güzelliğine!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder