5 Haziran 2015 Cuma

Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN - Rızk İçin Telaşlanmayın!

Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN - Rızk İçin Telaşlanmayın!

Prof Dr. Mahmud Esad Coşan (1938-2001)

HAYIRLI CUMALAR

Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû!..

Cumanız mübarek olsun, aziz ve sevgili Akra dinleyicileri! Allah bu mübarek sevaplı, nurlu günün hayrından, bereketinden en güzel tarzda hissemend olmayı cümlenize nasîb eylesin...

(EMEKLİ OLMADAN İŞYERİNDE KULAKLIKLA; ŞİMDİ İSE YATAĞIMDA KÜÇÜK RADYOMDAN HERGÜN SABAH 9:30'DA VE ÖĞLEDEN SONRA 15'DE M. ESAD HOCAEFENDİNİN AKRA FM'DE SOHBETLERİNİ DİNLİYORUM. Ankara Akra FM: 107.4 )

Bismillâhir-rahmânir-rahîm

Rızk İçin Telaşlanmayın!

Gelelim bu sayfadaki üçüncü hadis-i şerife. Peygamber SAS Efendimiz'in bu hadis-i şerifi de, Câbir RA'dan rivayet olunmuş, çok kaynaklarda kaydedilmiş. Beyhakî'nin eserinde, Hàkim'in Müstedrek'inde, İbn-i Hibban'da ve diğer kaynaklarda var. Efendimiz bir hususu öğütlüyor bize burada:

RE. 473/10 (Lâ testebtıür-rizka feinnehû lem yekün abdün liyemûte hattâ yeblüğahû âhiru rizkın hüve lehû, fettekullàhe feecmilû fî ahzil-halâl, ve terkil-harâm.)

Bu hadis-i şerif, hayatımızın en önemli kurallarından birini bize açıklıyor. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

(Lâ testebtıür-rızk) "Rızkın gelişini gecikiyor sanıp da telaşlanmayın!"

Biliyorsunuz, herkesin rızkını, kısmetini Cenâb-ı Hak takdir buyurmuştur. Mukadderatın kalemiyle bunlar yazılıdır. İnsanın rızkı bellidir. Bunu beyan ediyor, "O gelmeyecek sanıp da acele etmeyin, gelmiyor diye telaşlanmayın!" buyuruyor. Halbuki gelecek.

(İnnehû) "Çünkü, (lem yekün abdün) hiç bir kul yoktur ki, (liyemûte hattâ yeblüğahû âhiru rizkın hüve lehû) kendisinin kısmeti olan en son rızık lokması kendisine gelmeden ölsün..." Yâni en son kısmeti olan lokmayı da yer de, artık rızkı tamam olur, kısmeti biter, ondan sonra hayatı sona erer. Mutlaka rızkı gelir.

Başka bir hadis-i şerifte de Peygamber SAS buyuruyor ki: "Rızkı kazanacağız diye acele etmeyin, telaşlanmayın! Rızık gelmeyecek, aç kalacağız, açık kalacağız, çoluk çocuk ne yapacak diye korkmayın! Çünkü, sizin rızkınızı aradığınız gibi, rızık da sizi arıyor, o sizi bulacak. Yâni sen yerinde dursan bile, o gelip seni bulacak. Senin onu aradığın kadar, o da seni aramakta." buyuruyor. Bu da güzel bir müjde.

Burada daha sonra buyuruyor ki Peygamber Efendimiz:

(Fettekullàh) "Allah'tan sakının, korkun, günahlara sapmayın! 'Eyvah, rızkım gelmiyor, aç kalacağım gàlibâ!' filân diye telaşlanıp, acelecilik yapıp yanlış işler yapmayın, harama sapmayın, Allah'tan sakının! (Feecmilû fî ahzil-halâl) Helâl rızkı almakta güzel davranın! (Ve terkil-harâm.) Ve haramdan kaçınmaya da dikkat edin! Yâni helâlden almaya ve haramdan iyi kaçınmaya özen gösterin, dikkat edin!" buyuruyor Peygamber SAS Efendimiz.

Rızık insanın karşısına imtihan olarak şu veya bu yoldan gelebilir. Bir insan haram lokma yerse, helâl olmayan rızık yerse ne olur?.. Bir kere o haram lokmayı yedikten sonra, kırk sabah, kırk gün ibadeti kabul olmaz, duası kabul olmaz. Bu büyük bir cezadır, belâdır. Ondan sonra da haramla oluşmuş olan vücud hücresine, etine, parçasına mutlaka cehennem ateşi dokunur. Yâni cehenneme girer, yanar ondan dolayı.

Onun için, bir müslümanın en çok dikkat etmesi gereken hususlardan birisi, helâl lokma yemektir. Şimdi çok bollaştı, rahatlaştı; herkes birbirine bakarak hırslı bir şekilde, korkmadan, aldırmadan haramı yiyor, içiyor. Rüşvet almak, haksız iktisâb, kandırmak suretiyle, ticaret yaparken bile aldatmak sûretiyle, ölçüde tartıda hile yapmak suretiyle kazanmak; veyahut kendisinin hakkı olmayan bazı şeyleri çeşitli oyunlarla, kanunî boşlukları bularak malı mülkü ve sâireyi kendi üzerine geçirmek; bunlar çok yapılıyor ama, bunların hiçbirisi yapan kişiye ne dünyada ne ahirette fayda getirir. Bir kere dünyada hayrını görmez, ahirette de mutlaka cezasını çeker.

Bir müslümanın düşünmesi gereken en önemli nokta, helâl kazanmasıdır, helâlinden kazanmasıdır. Helâl rızık ile kendisini beslemesidir.

Evliyâullah büyüklerimizin de üzerinde en büyük dikkatle durdukları husus, yedikleri lokmanın helâl olmasıydı. Ona çok dikkat ederlerdi. Haram lokma yememeğe, şüpheli lokma yememeğe çok gayret ederlerdi.

Siz de toplumun bozulmasına kapılmayın! Bozuklukları da düzeltmeye çalışmak müslümanın vazifesidir. Müslümanlar garibandır. Gariban ne demek?.. Toplumun içinde herkesin yadırgadığı kimsedir. [Peygamber Efendimiz, (Fetbâ lil-gurabâ) "Gariblere müjdeler olsun!" dediği zaman;] (Vemel-gurabâ') "Bu garibanlar kimlerdir?" diye soruyorlar. (Ellezîne yuslihne mâ efseden-nâs) "İnsanların bozup berbat ettiği işleri islah edenlerdir." buyuyor.

Biz toplumu düzeltmeğe, güzelleştirmeğe çalışırız. Bu kötülükler de bir gün düzelecek diye gayret etmeliyiz, çalışmalıyız. Kendimiz de kötü işlere, kötü yollara tevessül etmemeliyiz. O yapıyor, ötekisi yapıyor... "Ben yapmam, ben Allah'tan korkarım! Ancak helâl lokma kazanırım, çoluk çocuğuma helâl lokma yediririm. Haramadan şiddetle kaçınırım." diye iyice zihnimize yerleştirelim!

Allah-u Teàlâ Hazretleri hepimize helâl rızıklarla beslenmeyi, yaşamayı, helâl kazançlarla çoluk çocuğumuzu idare etmeyi nasib etsin...

Bu hadis-i şeriflerde bildirildiği gibi, ahlâkı güzel olup, kimseden bir şey istemeyen, kimseye yük olmayan, kızmayan, sakin, teenni ile, vakur hareket eden müslümanlardan eylesin... İbadetimizi, zikr ü tesbihatımızı, tevbe ve istiğfarımızı münâsib, güzel, kıymetli vakitleri kaçırmadan; işte günün sonunda, akşama yakın, akşamdan önceki zamanlarda, sabahleyin güneş doğma zamanında, geceleyin seher vakitlerinde yapmayı nasib etsin...

Bir de dînî bilgileri, dinimizin en büyük kaynağı olan, Peygamber Efendimiz'in hadis-i şeriflerinin de kaynağı olan Kur'an-ı Kerim'den almaya dikkat edelim!.. Kur'an'ı öğrenelim ve öğretelim!..

Peygamber Efendimiz'in hayatı boyunca yaptığı iş Kur'an-ı Kerim'i anlatmak görevi olduğu için, Peygamber Efendimiz'in hayatına, sünnet-i seniyyesine ve hadis-i şeriflerine çok dikkat edelim ve çok iyi bir şekilde sahih hadis kitaplarından onları öğrenelim! Öğrendiklerimizi hayatımızda uygulayalım!..

Böylece hem Kur'an-ı Kerim'in ehli olalım, kur'an-ı Kerim'in şefaatine erelim; hem de Peygamber Efendimiz'in sünnetini ihyâ etmenin mükâfâtlarını alalım!.. Peygamber Efendimiz'in sevgisine, iltifatına, teveccühüne, şefaatine nâil olalım!.. Allah bunları lütfuyla, keremiyle nasîb eylesin...

Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû, aziz ve sevgili izleyiciler ve dinleyiciler!..


DEVAMI=

http://esadcosankulliyati.com/arsiv/cuma/c001103.html


HAYIRLI CUMALAR

Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû!..


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder