Görünmeyen Yüzde Doksan Altı
“Gözler O’nu göremez fakat O, gözleri görür. O’nun ilmi her şeyin bütün inceliklerine nüfuz eder. O, her şeyden haberdardır.” (En’âm, 6/103)
Havanın bulutsuz ve açık olduğu bir gecede kafamızı yukarıya çevirdiğimizde göreceğimiz manzara gerçekten de büyüleyici olacaktır. Zira çıplak gözle bile binlerce yıldızın gökyüzünü süslediğini, onların sanki birer kandil gibi göğe asıldıklarını müşahede ederiz. Rabbimizin Kur’an’da belirttiği, dünya semasının lambalarla (ışıklarla) donatılıp süslenmesini her gece hem de bütün ihtişamıyla yaşarız.
Biz, gözümüzle en fazla 5-10 bin yıldızı görürken, bilim adamları milyarlarca yıldızı birden görür.İlmi verilere göre; bizim güneşimizin de içinde bulunduğu Samanyolu galaksisinde yaklaşık 100 milyar yıldız mevcut. Bu yıldızların birçoğu, yine bir yıldız olan güneşten binlerce kez daha büyüktür. Her bir yıldızın etrafında bulunması muhtemel gezegenleri ve bu gezegenlere bağlı uyduları da hesaba kattığımızda muhtemelen bir trilyondan fazla gök cismi, sadece Samanyolu galaksisinde bulunmaktadır.
ALGILAMAK ZOR
“Acaba evrende Samanyolu benzeri kaç galaksi vardır” sorusu bize kâinatın devasa büyüklüğünü anlatmaktadır. Bilim adamları kâinatta tahmini olarak 100 milyar galaksinin bulunduğunu söylemektedirler. Beynimizin algılamakta zorlandığı bir büyüklüktür bu. Rabbimizin yüce kudretini anlamamıza da bir kapı açar aslında. Zira Rabbimiz, bizim bilebildiğimiz kadarıyla, birçoğu dünyadan binlerce kere daha büyük trilyonlarca gök cismini yaratmış ve bütün bunları bir intizam içerisinde idare etmektedir.
Bugün bilim o kadar ilerlemiştir ki; kâinatın kaç yaşında olduğundan tutun da binlerce ışık yılı uzaklıktaki bir yıldızın yapısına kadar birçok şey -tahmini- tespit edilebilmektedir. Tespit edilen bu bilgilerden bir tanesi ise son derece dikkat çekicidir. Bilim adamları günümüzde, kâinatta bulunması gereken toplam madde miktarını hesap etmişler, biraz önce yukarıda bahsini ettiğimiz sayısız cismin miktarını da hesaplamışlar ve şöyle bir sonuca varmışlardır: Bugün kâinatta, gerek aletlerle, gerekse çıplak gözle gözlemleyebildiğimiz sayısız varlık, kâinatta bulunması gereken toplam varlıkların sadece yüzde dördünü oluşturmaktadır.
Geri kalan yüzde doksan altının ise var olduğunu biliyoruz ancak hiçbir şekilde göremiyoruz. Acaba bu yüzde doksan altının içine neler neler giriyor? ‘Ben, görmediğime inanmam’ diyerek, gerek meleklerin gerek cinlerin gerekse Rabbimizin varlığını inkâr eden insanlar acaba kâinatın sadece yüzde dördünü görebildiklerini biliyorlar mı? Kalp gözü açılıp gözleri keskinleşen velilerin müşahede ettiği tablolar acaba bu, herkese görünmeyen kısma dahil olamaz mı?
Hataları ne siler
ALGILAMAK ZOR
“Acaba evrende Samanyolu benzeri kaç galaksi vardır” sorusu bize kâinatın devasa büyüklüğünü anlatmaktadır. Bilim adamları kâinatta tahmini olarak 100 milyar galaksinin bulunduğunu söylemektedirler. Beynimizin algılamakta zorlandığı bir büyüklüktür bu. Rabbimizin yüce kudretini anlamamıza da bir kapı açar aslında. Zira Rabbimiz, bizim bilebildiğimiz kadarıyla, birçoğu dünyadan binlerce kere daha büyük trilyonlarca gök cismini yaratmış ve bütün bunları bir intizam içerisinde idare etmektedir.
Bugün bilim o kadar ilerlemiştir ki; kâinatın kaç yaşında olduğundan tutun da binlerce ışık yılı uzaklıktaki bir yıldızın yapısına kadar birçok şey -tahmini- tespit edilebilmektedir. Tespit edilen bu bilgilerden bir tanesi ise son derece dikkat çekicidir. Bilim adamları günümüzde, kâinatta bulunması gereken toplam madde miktarını hesap etmişler, biraz önce yukarıda bahsini ettiğimiz sayısız cismin miktarını da hesaplamışlar ve şöyle bir sonuca varmışlardır: Bugün kâinatta, gerek aletlerle, gerekse çıplak gözle gözlemleyebildiğimiz sayısız varlık, kâinatta bulunması gereken toplam varlıkların sadece yüzde dördünü oluşturmaktadır.
Geri kalan yüzde doksan altının ise var olduğunu biliyoruz ancak hiçbir şekilde göremiyoruz. Acaba bu yüzde doksan altının içine neler neler giriyor? ‘Ben, görmediğime inanmam’ diyerek, gerek meleklerin gerek cinlerin gerekse Rabbimizin varlığını inkâr eden insanlar acaba kâinatın sadece yüzde dördünü görebildiklerini biliyorlar mı? Kalp gözü açılıp gözleri keskinleşen velilerin müşahede ettiği tablolar acaba bu, herkese görünmeyen kısma dahil olamaz mı?
Hataları ne siler
Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdular ki:
"Allah'ın hataları silmeye ve dereceleri yükseltmeye vesile kıldığı şeyleri size söyleyeyim mi?'' "Evet, ey Allah'ın Resûlü, söyleyin!'' dediler. Bunun üzerine buyurdu ki: "Zahmetine rağmen abdesti, hakkını vererek almak. Mescidlere çok adım atmak. Bir namazdan sonra diğer namazı beklemek. İşte bu ribâttır, işte bu ribâttır. İşte bu ribâttır.”
"Güzelce abdest alıp, sonra iki rekât namaz kılan ve namaza bütün ruhu ve benliği ile yönelen hiç kimse yoktur ki kendisine cennet vacip olmasın!"
"Sizden kim abdestini alır ve bunu en güzel şekilde yapar, sonra da ‘Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdûhü ve resûlühü’ derse, kendisine cennetin sekiz kapısı da açılır; hangisinden isterse oradan cennete girer."
Huzur ve Afiyet Nerede?
Hirat’ta yetişen âlim ve büyük velilerden olan Molla Câmî, bir gün bir kimseye; “Ne iş yapıyorsun?” diye sordu. O da; “Hamdolsun huzurluyum. Sıhhat ve afiyette bulunduğum halde dünyayı terk ederek bir köşeye çekildim. Cenâb-ı Hakk’ın zikri ile meşgul oluyorum” dedi. Molla Câmî buna cevap olarak; “Huzur ve afiyet bu değildir. Huzur ve afiyet, insanın nefsinin emmârelikten kurtulup, itminana kavuşmasıdır. Nefsini itminana kavuştur da ister sakin bir köşede otur istersen insanların arasında” buyurdu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder