Hekimoğlu İsmail
AİLE-SAĞLIK
Allah var, gam yok!
İnsanı en mükemmel şekilde yaratan Allah, ona sayısız nimetler de vermiştir. Bu nimetlerin içinde en önemlileri beden ve ruh sağlığıdır. Fakat Allah Kâbıd ve Bâsıd olduğundan bazı kullarına çeşitli dertler de verir. Bu dertler onların sevabını arttırır, onları cennete layık duruma getirir.
İyilikler de kötülükler de insan içindir. Dünyada çeşitli nedenlerle bazı nimetlerden yoksun kalınabilir. Allah, “İki gözünü alarak imtihan ettiğim kulum sabrederse o iki gözün yerine ona cennetimi veririm.” buyurmuştur.
Tanıdığım bir genç trafik kazası geçirince, iki ayağını birden kestiler. Onun için büyük bir üzüntü oldu. Çalışamıyor, gezemiyor, oturup Kur'an öğrendi. Evvela namaz surelerini ezberledi, cesaret geldi, ilerledi, hafız oldu. Şimdi bu genç, haramlardan uzak kalmış, helal dairede yaşamaya başlamış; bu kayıpla beraber gelen mükâfata bakınca bu hale felaket denilir mi? Haram yok, helal çok.
Dikkat edilirse gülün içinde diken yok. Dikenlerin içinde gül var. O haşin dikenlerin içinde goncanın, gülün olması ne büyük hikmettir.
Allah, dert verir imtihan eder, derdi alır sağlık verir imtihan eder, zenginlik verir, fakirlik verir, hastalık verir, sevdiklerimizi elimizden alır imtihan eder.
Bir süre önce kargodan bir kitap düştü masama: “Sessiz Dua”. Bir “hizmet kahramanının”, seneler önce felç olduğu zaman kendisine kırk beş gün ömür biçilen biyoloji öğretmeni Ufuk Aktunalı kardeşimin hikâyesi.
“… Görüyorsunuz aslında hiç boş vaktim yok.” demiş kitabında. “… Başıma geçirilen bir şapkaya 50 cm uzunluğunda bir çıta monte edildi; bilgisayarın harflerine tek tek basarak, tabiri câiz ise didikler gibi yazılarımı yazıyorum... Gözlerimle konuşuyorum, harfleri sayıyorlar, hangi harf ise gözlerimi kırpıyorum. Böylelikle harflerden kelime, kelimelerden cümle kurabiliyorum. Gözlerimle namazlarımı kılıyorum. Abdesti teyemmüm yoluyla alıyorum. Ben kendimi itikâfta hissediyorum. Günlük takip ettiğim bir çetele var. Böylelikle uykudan arta kalan zamanda ibadetle meşgulüm. Hayatımın hiçbir döneminde bu kadar yoğun ibadet etmedim... Haliyle geceler çok bereketli geçiyor…”
Sayfaları çevirdikçe gördüm ki hastalığın çirkin yüzünde rahmet çiçekleri açılıyor…
Allah kulunun bir tarafını alırsa başka kabiliyetler verir. Bu kabiliyetleri nerelerde kullandığınız önemlidir. Bu kardeşim hastalığa, sakatlığa mağlup olmamış. Ümidini de yitirmemiş, yazıp çiziyor, misafir ağırlıyor, yazdıkları kitap haline geliyor, onun geliriyle okuma salonu açılıyor, hizmete devam ediyor…
Nasıl ki bahçıvan, ağacı keser, aşılar, ağaç darılmaz, küsmez, meyve vermeye devam eder. Aynen öyle de dertleri değil, şükredecek bunca nimeti görmek lazım.
Ufuk kardeşimle kader birliğimiz var. Benim de beyin damarım tıkanmış, sol kolum cansız, sol ayağımda yüzde elli can var. Ama Allah bana okuyan göz vermiş, problem çözen beyin vermiş, hatta adam yerine koymuş hastalık göndermiş. Demek ki göndereni düşündün mü, dertler de hediye oluyor insana...
Hayatta en önemli şey insanın kendini idare etmesidir. İnsan, hayatı olduğu gibi kabul ederse rahat eder, dert kalmaz. “Bunu bana gönderen, Allah'tır... Bu da geçer ya Hû...” deyip rahat ediyorum.
Elhamdülillah felcim, sevabım artıyor. Kütüphanemde oturup Risale-i Nur kitaplarını okuyorum, sorulan soruları cevaplıyorum, davet edilen yerlere gidip sohbet ediyorum. Görüyorsunuz ya, hiç boş vaktim yok!
Sen varsın Allah'ım; gam yok, dert de keder de yok!..
Elhamdülillah...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder