Her derde deva iki ilaç
Hüseyin Gültekin - [İslami Hayat]
h.gultekin@meydangazetesi.com.tr
04 Eylül 2015, 02:42
Kalp ve ruhundan aldığı yaralar sebebiyle insan çoğu zaman zayıf düşer. İşte bu yaraları iyileştirecek iki önemli ilaç vardır:
Biri sabır diğeri tevekküldür. Yaratıcının kudretine dayanmak ve hikmetine güvenmektir. Sadece ‘ol’ demekle her şeyi yaratan bir cihan sultanına, acizliği içinde dayanan bir adamın ne pervası olabilir?
Zira en müthiş bir bela karşısında bile kalp huzuru içinde Rabb-i Rahîm'ine güvenip dayanır.
Evet, arif olan kimseler, Allah karşısındaki acziyet ve korkusundan zevk alırlar. Nasıl ki; bir yaşındaki bir çocuğun aklı bulunsa ve ona sorulsa: "En lezzetli ve en tatlı hâletin nedir?" Belki diyecek: "Acizliğimi, zayıflığımı anlayıp, annemin tatlı tokadından korkarak yine annemin şefkatli sinesine sığındığım hâlettir." Hâlbuki bütün annelerin şefkatleri, ancak Allah’ın rahmetinden bir damladır. Onun içindir ki: Kâmil insanlar, acizlikte ve Allah korkusunda öyle bir lezzet bulmuşlar ki; kendi güç ve kuvvetlerinden şiddetle mustağni durup, acizlik içinde Allah'a sığınmışlar. Acizliği ve korkuyu, kendilerine şefaatçi yapmışlar.
Diğer ilaç ise, şükür ve kanaat ile talep ve dua ve Rezzâk-ı Rahîm'in rahmetine îtimaddır. Evet, bütün yeryüzünü bir sofra-yi nimet eden ve bahar mevsimini bir çiçek destesi yapan ve o sofranın yanına koyan ve üstüne serpen bir Kerîm'in misâfiri hiç fakir ve muhtaç olabilir mi? Onun içindir ki: Kâmil insanlar, fakirlikleriyle övünmüşler. Sakın yanlış anlama! Allah'a karşı fakirlik ve ihtiyacını hissedip yalvarmak demektir. Yoksa fakirliğini halka gösterip, dilencilik vaziyetini almak demek değildir.
Bayanlar, kendi memleketinde seferi sayılır mı?
Evli olmayan bir kadın için, normal şartlardaki seferilik hükümleri uygulanır. Yani bulunduğu şehirden 90 kilometre uzağa gitmişse ve orada 15 günden az kalacaksa seferî olur. Dört rekâtlık farz namazları iki rekât kılar. Bu, Allah’ın bir ikramıdır.
Evli bir kadın ise kocasıyla beraber yaptığı yolculuklarda kocasına tâbidir. Yani kocası seferi olan bir kadın ikamete niyet etse bile kocasından dolayı seferî olur. Kendisi seferi olsa kocası ise ikamete niyet etse, kadın da mukim olur ve namazları tam kılar. Evli kadın, kocasından ayrı olarak yolculuk yapsa, evli olmayan kadın gibi genel hükümlere tâbidir.
Evli bir kadın kendi anne babasının evine gittiğinde, sefer mesafesinde ise ve 15 günden az kalacaksa seferî sayılır çünkü artık onun aslî vatanı, kocasıyla beraber yerleşip yaşadığı yerdir.
Her koyun kendi bacağından asılır
Behlül Dânâ hazretleri hiç gülmezmiş. Harun Reşit, her kim kardeşinin güldüğü müjdesini getirirse, bir kese altın vereceğini vaat etmiş. Behlül, bir gün Bağdat sokaklarında gezerken bir kasap dükkânı önünde durmuş ve bir süre izledikten sonra gülmeye başlamış. Bunu gören esnaf hemen Harun Reşit’e koşup haber vermişler. Harun, Behlül’ü huzuruna çağırmış ve niçin güldüğünü sormuş. O ise şöyle cevap vermiş: “Kasap dükkânında gördüm ki ak koyun ak bacağından, kara koyun kara bacağından asılmış. Ben de senin işlediğin günahlar için benden de hesap sorarlar diye üzülür dururdum. Meğer boşuna imiş.”
1.İlk tahiyyatı unutarak 4 rekât kılan kişi namazını nasıl tamamlayacak?
Namazın sonunda sehiv secdesi yapması gerekir.
2. 4 rekâtlı farz namazda 5. rekâta kalkmış ve 5. rekâtın secdelerini de yapmışsak onu 6'ya tamamladıktan sonra farz namazı iade etmemiz gerekir. Sünnet namazlar için de bu geçerli midir?
Bu durum sadece farz namazlar için geçerlidir. Sünnet namazları iade etmeye gerek yoktur
h.gultekin@meydangazetesi.com.tr
04 Eylül 2015, 02:42
Kalp ve ruhundan aldığı yaralar sebebiyle insan çoğu zaman zayıf düşer. İşte bu yaraları iyileştirecek iki önemli ilaç vardır:
Biri sabır diğeri tevekküldür. Yaratıcının kudretine dayanmak ve hikmetine güvenmektir. Sadece ‘ol’ demekle her şeyi yaratan bir cihan sultanına, acizliği içinde dayanan bir adamın ne pervası olabilir?
Zira en müthiş bir bela karşısında bile kalp huzuru içinde Rabb-i Rahîm'ine güvenip dayanır.
Evet, arif olan kimseler, Allah karşısındaki acziyet ve korkusundan zevk alırlar. Nasıl ki; bir yaşındaki bir çocuğun aklı bulunsa ve ona sorulsa: "En lezzetli ve en tatlı hâletin nedir?" Belki diyecek: "Acizliğimi, zayıflığımı anlayıp, annemin tatlı tokadından korkarak yine annemin şefkatli sinesine sığındığım hâlettir." Hâlbuki bütün annelerin şefkatleri, ancak Allah’ın rahmetinden bir damladır. Onun içindir ki: Kâmil insanlar, acizlikte ve Allah korkusunda öyle bir lezzet bulmuşlar ki; kendi güç ve kuvvetlerinden şiddetle mustağni durup, acizlik içinde Allah'a sığınmışlar. Acizliği ve korkuyu, kendilerine şefaatçi yapmışlar.
Diğer ilaç ise, şükür ve kanaat ile talep ve dua ve Rezzâk-ı Rahîm'in rahmetine îtimaddır. Evet, bütün yeryüzünü bir sofra-yi nimet eden ve bahar mevsimini bir çiçek destesi yapan ve o sofranın yanına koyan ve üstüne serpen bir Kerîm'in misâfiri hiç fakir ve muhtaç olabilir mi? Onun içindir ki: Kâmil insanlar, fakirlikleriyle övünmüşler. Sakın yanlış anlama! Allah'a karşı fakirlik ve ihtiyacını hissedip yalvarmak demektir. Yoksa fakirliğini halka gösterip, dilencilik vaziyetini almak demek değildir.
Bayanlar, kendi memleketinde seferi sayılır mı?
Evli olmayan bir kadın için, normal şartlardaki seferilik hükümleri uygulanır. Yani bulunduğu şehirden 90 kilometre uzağa gitmişse ve orada 15 günden az kalacaksa seferî olur. Dört rekâtlık farz namazları iki rekât kılar. Bu, Allah’ın bir ikramıdır.
Evli bir kadın ise kocasıyla beraber yaptığı yolculuklarda kocasına tâbidir. Yani kocası seferi olan bir kadın ikamete niyet etse bile kocasından dolayı seferî olur. Kendisi seferi olsa kocası ise ikamete niyet etse, kadın da mukim olur ve namazları tam kılar. Evli kadın, kocasından ayrı olarak yolculuk yapsa, evli olmayan kadın gibi genel hükümlere tâbidir.
Evli bir kadın kendi anne babasının evine gittiğinde, sefer mesafesinde ise ve 15 günden az kalacaksa seferî sayılır çünkü artık onun aslî vatanı, kocasıyla beraber yerleşip yaşadığı yerdir.
Her koyun kendi bacağından asılır
Behlül Dânâ hazretleri hiç gülmezmiş. Harun Reşit, her kim kardeşinin güldüğü müjdesini getirirse, bir kese altın vereceğini vaat etmiş. Behlül, bir gün Bağdat sokaklarında gezerken bir kasap dükkânı önünde durmuş ve bir süre izledikten sonra gülmeye başlamış. Bunu gören esnaf hemen Harun Reşit’e koşup haber vermişler. Harun, Behlül’ü huzuruna çağırmış ve niçin güldüğünü sormuş. O ise şöyle cevap vermiş: “Kasap dükkânında gördüm ki ak koyun ak bacağından, kara koyun kara bacağından asılmış. Ben de senin işlediğin günahlar için benden de hesap sorarlar diye üzülür dururdum. Meğer boşuna imiş.”
1.İlk tahiyyatı unutarak 4 rekât kılan kişi namazını nasıl tamamlayacak?
Namazın sonunda sehiv secdesi yapması gerekir.
2. 4 rekâtlı farz namazda 5. rekâta kalkmış ve 5. rekâtın secdelerini de yapmışsak onu 6'ya tamamladıktan sonra farz namazı iade etmemiz gerekir. Sünnet namazlar için de bu geçerli midir?
Bu durum sadece farz namazlar için geçerlidir. Sünnet namazları iade etmeye gerek yoktur
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder