NAMAZ HUŞÛ İLE NASIL KILINIR?
Hüseyin Gültekin - [İslami Hayat]
h.gultekin@meydangazetesi.com.tr
20 Kasım 2015, 04:07
“Ali b. Şeybân (ra) anlatıyor: Kavmimizden bir heyetle Resulullah’a (sav) geldik. Ona biat ettik ve arkasında namaz kıldık. Aleyhissalatü vesselam, namazını tam yapmayan, yani rükû’ ve secdede belini düzgün tutmayan bir adama gözünün ucuyla baktı, namazını kılınca: “Ey Müslümanlar! Rükû’ ve secdede belini düzgün tutmayan kimsenin namazı namaz değildir” buyurdu.
“Vâbısa b. Ma’bed (ra) anlatıyor: Resulullah’ı (sav) namaz kılarken gördüm, rükû’ yapınca sırtını dümdüz yapıyordu. Öyle ki üzerine su dökülecek olsa öyle sabit kalacaktı.”
Ali b. Şeybân isimli sahabi kavminden bir heyetle Medine’ye gelmişler, günde beş defa Peygamberimizin (sav) arkasında namaz kılıyor O’nun hareketlerini iyice bellemeye çalışıyorlardı. Ali b. Şeybân’ın dikkatini bir şey çekmişti. Efendimiz rükû ve secdeden kalktığında belini tam doğrultuyor, rükûa vardığında ise (ikinci rivayette geçtiği üzere) sırtını öyle düzleştiriyordu ki adeta üzerine su dökseniz, su yere dökülmez ve sırtında öylece kalırdı. Namazlarını bu hassasiyetle kılmayan insanları ise Efendimiz uyarıyordu.
Bu şekilde namaz kılmak (ta’dil-i erkân), imam-ı A’zam ve İmam-ı Muhammed’e göre vaciptir. Bir görüşe göre ta’dil-i erkânsız kılınan namazı iade etmek gerekirken diğer bir görüşe göre sehiv secdesi yapmak yeterlidir.
Unutmamak gerekir ki namaz, Rabbin huzurunda yapılan bir ubudiyettir. Namaza duran insan, adeta Cenab-ı Hakk’ın karşısında duruyor hissiyle hareket etmelidir.
Dinen özürlü sayılan durumlar nelerdir?
- Devamlı burun kanaması, idrarı tutamama, devamlı kusma, yaranın devamlı kanaması, kadınların (âdet ve lohusalık dışında) kanama ve akıntıları (istihaze) gibi abdesti bozan ve kısmen süreklilik taşıyan bedenî rahatsızlıklara ilmihal dilinde özür (mazeret), böyle kimselere de özürlü kimse (mâzur, mâzure) denilir.
- İslâm dininin özündeki kolaylık ve rahmet sebebiyle, normal durumlarda abdesti bozan şeyler konusunda özürlü kimseler için özel hükümler getirilerek bu kimselerin ibadet etmesine fırsat tanınır.
- Yukarıda sayılan türde olup en az bir namaz vakti süresince devam eden bedenî rahatsızlıkların özür hali sayılır.
- Özürlü kimsenin her namaz vakti için abdest alıp, bu özür halinin abdesti bozmadığı var sayılarak o vakit içinde aldığı abdestle, onu bozan yeni bir durum meydana gelmedikçe, dilediği kadar farz, vacip, sünnet, eda ve kaza namazı, cuma ve bayram namazı kılabilir, Kâbe'yi tavaf edip, Mushaf’ı tutabilir.
- Namaz vaktinin çıkmasıyla özürlü kimsenin abdesti de bozulmuş olup, yeni namaz vaktinde tekrar abdest alması gerekir.
- Özürlü kimsenin abdesti, özür hali dışında abdesti bozan ikinci bir sebeple de bozulur. Meselâ idrarını tutamayan kimsenin burnu kanamakla abdesti bozulur.
- İmam Şâfiî'ye göre özürlü kimsenin her namaz için ayrı abdest alması gerekir.
- Özürlü kimsenin, özrü sebeple elbisesine bulaşan idrar, kan gibi maddeler, özür devam ettiği sürece namazın sıhhatine engel teşkil etmez.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder