26 Kasım 2015 Perşembe

Ahmed Şahin - Bizim teslimiyet ve tevekkülümüz de böyle midir?

Ahmed Şahin - Bizim teslimiyet ve tevekkülümüz de böyle midir?


Ahmed Şahin
 
 
AİLE-SAĞLIK

 

Bizim teslimiyet ve tevekkülümüz de böyle midir?


Maneviyat büyükleri, Müslüman'ın maruz kaldığı sıkıntı ve musibet imtihanlarına karşı sahip olması gereken teslimiyet ve tevekkül örneklerini anlatıyorlar sohbetlerinde.

Bu sohbetlerde anlatılan bazı teslimiyet örneklerini biz de bir daha hatırlayalım isterseniz. Çünkü bizim de hayatta eksik olmayan üzücü imtihan olaylarının geriliminden kurtulup takdir-i İlahi'yi teslimiyet ve tevekkül içinde sakince karşılayarak imtihanı kazanmaya ihtiyacımız vardır elbette.

Nitekim bizim gibi yaşadığı olaylardan dolayı bir hayli gerginleşip üzüntü duyan bir Müslüman, tanıdığı maneviyat büyüğüne müracaatla der ki:

– Ben yaşanan olaylardan çok sıkılıyor, gergin bir hayat yaşıyorum. Beni bu gerginlikten kurtaracak bir çare söyle de biraz rahat karşılayayım hoşuma gitmeyen olayları. Maneviyat büyüğü:

- Önce seni tanıyalım, sen kimsin, ona göre söyleyelim çareyi, der.

- Ben Müslümanlardan bir Müslüman'ım işte, der. Bu tanıtım üzerine maneviyat büyüğü ikazını şöyle yapar:

– Öyle ise der, sen baştan Müslüman'ın ne demek olduğunu bilmiyorsun. Önce sana Müslüman'ı anlatmak gerek. Müslüman demek, teslim olan demektir. Allah'ın hakkındaki takdir ve tasarruflarına gönülden teslim olan!

– Ben de teslim oluyorum işte, der.

– Hayır der, maneviyat büyüğü, sen teslim olsan hikmetini bilmediğin olaylardan dolayı hemen sıkılıp gerginliğe düşmez, bilmediğim hikmetleri var, sabredeyim, sonunda yine ben kazanırım diyerek teslim olursun Allah'ın takdirlerine. İlahi takdire teslim olmadığın için sıkılıyor, rahatsızlık duyuyorsun!

Maneviyat büyüğü, burada: ‘Teslim olan, Hazret–i Geylani'nin hizmetçisi gibi teslim olur' diyerek şu teslimiyet sözlerini anlatarak der ki:

- Geylani Hazretleri medresesinde hizmet etmesi için getirdiği hizmetçisine her tarafı gezdirdikten sonra sorar:

– Evladım hizmet edeceğin yeri gezdin, imkânlarımızı da gördün; şimdi söyle bakayım, burada hizmet ederken nasıl bir giyim kuşam içinde olmak istersin? Hizmetçi büyük bir teslimiyetle tereddüt etmeden cevap verir:

– Nasıl bir giyim kuşam içinde olmamı isterseniz öyle olmak isterim efendim!

– Nasıl bir yemek istersin?

– Nasıl yedirmek isterseniz efendim!

– Nasıl bir yerde yatmak istersin?

– Nasıl bir yerde yatırmak isterseniz efendim.

Bu cevaplar karşısında Hz. Geylani ağlamaya başlar. Şaşıran hizmetçi telaşla sorar.

– Bir hata mı yaptım yoksa efendim, niçin ağlıyorsunuz?

– Niçin olacak evladım, der, senin şu teslimiyetin için ağlıyorum, ‘Sen neyi münasip görürsen ona razıyım diyerek gönülden teslim oluyorsun benim tüm takdirlerime. Böyle bir teslimiyet ancak Kamil Müslümanlarda olur. Sen Kâmil Müslüman örneği verdin bana karşı! Keşke ben de hakkımdaki İlahi takdirlere senin gibi gönülden razı olup teslim olabilseydim, diye ağlıyorum.

Ne dersiniz? Biz de maruz kaldığımız İlahi takdirler karşısında teslimiyetimizi bir gözden geçirsek mi? “Teslim oluyoruz ya Rab, hakkımızdaki tüm takdirlerine, sen yanlış takdirde bulunmazsın”, diyebiliyor muyuz gönlümüzün derinliklerinde. Yoksa gerginleşiyor, sıkılıyor muyuz?

İsterseniz önemli bir teslim olma örneğine daha bakalım burada.

Musa Aleyhisselam Tur'a Rabbi ile münacata giderken dağ başındaki mağaradan bir adam çıkar yolu üzerine de der ki:

– Ben gece gündüz bu mağarada ibadet eden bir kulum. Rabb'ime sor ki, benim yaptığım bu ibadetlerimi kabul ediyor mu? Musa Aleyhisselam münacatında adamın sorusunu sorar, dönüşte de cevabı şöyle anlatır:

- Ben o kulumun ibadetlerini kabul etmiyorum, buyurdu Rabb'im, der.

Adam önce sarsılır, sonra hemen kendine gelerek kalkıp mağaraya doğru hızla yürümeye başlar. Musa Aleyhisselam: ‘Nereye gidiyorsun böyle acele ile?' diye sorunca, mağaraya, der. Vakit çok kıymetli, boşa geçirmemeli, ibadetime devam etmeliyim yine der.

İbadetlerini Rabb'im kabul etmeyeceğini bildirdi deyince de şöyle cevap verir:

– Ben Rabb'imin takdirine gönülden teslim olmuşum. Teslim olan kul pazarlık yapmaz. Bir hikmeti var deyip teslim olur, maruz kaldığı tüm İlahi takdirlere! O yanlış takdirde bulunmaz çünkü!

Bu teslimiyet cevabından sonra gelen Cebrail Aleyhisselam der ki:

– Ya Musa! O ibadet eden kula söyle, şu andan itibaren geçmiş ve gelecek tüm ibadetlerini Rabb'im kabul etti, Allah'ın hakkındaki takdirine böyle teslim oluşundan dolayı!

- Fatebiru ya ülil ebsar! Düşünün ey basiret sahipleri, İlahi takdire karşı teslimiyet derecenizi!
 
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder