Son nefeste iman için
Hüseyin Gültekin - [İslami Hayat]
h.gultekin@meydangazetesi.com.tr
30 Ekim 2015, 02:36
Kur’ân ve Sünnet’in açıklamaları içinde, insanın imanlı gitmesine sebep olarak; Müslüman olarak yaşamak, Müslümanca düşünmek, Müslümanlık çizgisinde bulunmak gibi esaslar söylenmiştir. Meselâ, “Başka değil, Müslüman olarak ölmeye bakın!” (Bakara sûresi, 2/132) âyet-i kerimesiyle, “Nasıl yaşıyorsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz” hadis-i şerifi bu gerçeği ortaya koymaktadır. Hatta denebilir ki insan, şuuraltındaki bilgilerle ölür ve yine dirilirken de şuuraltındaki bilgilerle dirilir; tabii ki ona göre de mükâfat görür.
Bir insan, aklını ve ruhunu bu dünyada ne ile doldurduysa, neyin peşinde koşmuşsa, neyi önemli görmüşse buradan göçüp giderken de öyle gidecektir. Tıpkı uyuyan bir insanın, biraz önce yaşadıklarının tesiri altında konuşup düşünmesi ve ona göre hareket etmesi gibi ahirette o, bu kazanımıyla yeni bir varlığa erecektir.
Samanı getirin! Hayvanlara ot verin!
İmam Kurtubî der ki: “Devrimizde öyle kimselere şahit olduk ki, bunlar, nasıl bir hayat yaşamışlarsa vefat ederken gözlerini o hayata ait düşüncelerle kapamışlardır. Meselâ birisi ‘Samanı getirin.
Hayvanlara ot verin. Merkepleri dışarıya çekin!’, başka birisi ‘Şu çocuğuma bakın. Ben biraz raks edip eğlenmek istiyorum’ diyorlardı.”
Evet, insan burada ne ile ömrünü geçirmişse, giderken de onunla gidecektir.
Bu sebeple insan, burada ruhunu iyi şeylerle doldurmaya çalışmalıdır. Bununla beraber, Cenâb-ı Hak, takvalı yaşayan bir insanın elinden –hafizanallah– bütün sermayesini alıp onu baş aşağı götürse de O’na kimsenin bir şey demeye hakkı olamaz. Fakat Allah Teâlâ’nın âdetinin bu şekilde olmadığını âlimlerimiz bize bildirmektedir.
Peygamber Duasına Mazhariyet
Ashabdan birisi bir gün Şam’daki Hıristiyanlardan aldığı, içi zeytinyağı dolu bir kandili getirip mescide asmıştı. O günlerde Müslümanlar Medine’de böyle bir kandili henüz bilmiyorlardı. Mescide gelenler bunun Hıristiyanlardan alındığını öğrenince, “Müslüman mescidine Hıristiyan’ın kandilini mi asıyorsun? Resûlullah gelince çekeceğin var” diyerek sahabiyi kınamaya başladılar.
Bir müddet sonra Efendimiz geldi, kandili görünce, “Kim getirdi bunu?” diye sordu. Oradakiler getireni göstererek “Şam’da Hıristiyanlardan alıp getirmiş” dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz kandili getiren sahabesine tebessümle bakarak şöyle dua etti: “Sen bizim mescidimizi aydınlattın, Allah da senin kabrini aydınlatsın!” Sonra da sözlerine şunu ekledi: “İnsanlığa faydalı olan şeyler müminin kaybettiği malı gibidir. Nerede ve kimde bulursa bulsun hemen sahip çıkarak getirip Müslümanların istifadesine sunmalıdır!”
Allah’ın Rahmetine Sığınmalıyız
Evet, Cenab-ı Hak, âdeti gereği güzel bir hayat süren bir insanı son nefesinde yarı yolda bırakmamıştır. Binaenaleyh bizler, Cenâb-ı Hakk’ın kulları olarak her zaman O’nun bu âdetine ve rahmetine sığınmalıyız. Aslında O, her zaman hayrın şerre galip gelmesine hükmeder ama yine de bizler tir tir titremeliyiz. Allah, bazen bir hayırla insanı affeder, bazen de etmez. O Yüce Yaratıcı’dan dileğimiz, bizi ötede hüsran içinde bırakmasın...
h.gultekin@meydangazetesi.com.tr
30 Ekim 2015, 02:36
Kur’ân ve Sünnet’in açıklamaları içinde, insanın imanlı gitmesine sebep olarak; Müslüman olarak yaşamak, Müslümanca düşünmek, Müslümanlık çizgisinde bulunmak gibi esaslar söylenmiştir. Meselâ, “Başka değil, Müslüman olarak ölmeye bakın!” (Bakara sûresi, 2/132) âyet-i kerimesiyle, “Nasıl yaşıyorsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz” hadis-i şerifi bu gerçeği ortaya koymaktadır. Hatta denebilir ki insan, şuuraltındaki bilgilerle ölür ve yine dirilirken de şuuraltındaki bilgilerle dirilir; tabii ki ona göre de mükâfat görür.
Bir insan, aklını ve ruhunu bu dünyada ne ile doldurduysa, neyin peşinde koşmuşsa, neyi önemli görmüşse buradan göçüp giderken de öyle gidecektir. Tıpkı uyuyan bir insanın, biraz önce yaşadıklarının tesiri altında konuşup düşünmesi ve ona göre hareket etmesi gibi ahirette o, bu kazanımıyla yeni bir varlığa erecektir.
Samanı getirin! Hayvanlara ot verin!
İmam Kurtubî der ki: “Devrimizde öyle kimselere şahit olduk ki, bunlar, nasıl bir hayat yaşamışlarsa vefat ederken gözlerini o hayata ait düşüncelerle kapamışlardır. Meselâ birisi ‘Samanı getirin.
Hayvanlara ot verin. Merkepleri dışarıya çekin!’, başka birisi ‘Şu çocuğuma bakın. Ben biraz raks edip eğlenmek istiyorum’ diyorlardı.”
Evet, insan burada ne ile ömrünü geçirmişse, giderken de onunla gidecektir.
Bu sebeple insan, burada ruhunu iyi şeylerle doldurmaya çalışmalıdır. Bununla beraber, Cenâb-ı Hak, takvalı yaşayan bir insanın elinden –hafizanallah– bütün sermayesini alıp onu baş aşağı götürse de O’na kimsenin bir şey demeye hakkı olamaz. Fakat Allah Teâlâ’nın âdetinin bu şekilde olmadığını âlimlerimiz bize bildirmektedir.
Peygamber Duasına Mazhariyet
Ashabdan birisi bir gün Şam’daki Hıristiyanlardan aldığı, içi zeytinyağı dolu bir kandili getirip mescide asmıştı. O günlerde Müslümanlar Medine’de böyle bir kandili henüz bilmiyorlardı. Mescide gelenler bunun Hıristiyanlardan alındığını öğrenince, “Müslüman mescidine Hıristiyan’ın kandilini mi asıyorsun? Resûlullah gelince çekeceğin var” diyerek sahabiyi kınamaya başladılar.
Bir müddet sonra Efendimiz geldi, kandili görünce, “Kim getirdi bunu?” diye sordu. Oradakiler getireni göstererek “Şam’da Hıristiyanlardan alıp getirmiş” dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz kandili getiren sahabesine tebessümle bakarak şöyle dua etti: “Sen bizim mescidimizi aydınlattın, Allah da senin kabrini aydınlatsın!” Sonra da sözlerine şunu ekledi: “İnsanlığa faydalı olan şeyler müminin kaybettiği malı gibidir. Nerede ve kimde bulursa bulsun hemen sahip çıkarak getirip Müslümanların istifadesine sunmalıdır!”
Allah’ın Rahmetine Sığınmalıyız
Evet, Cenab-ı Hak, âdeti gereği güzel bir hayat süren bir insanı son nefesinde yarı yolda bırakmamıştır. Binaenaleyh bizler, Cenâb-ı Hakk’ın kulları olarak her zaman O’nun bu âdetine ve rahmetine sığınmalıyız. Aslında O, her zaman hayrın şerre galip gelmesine hükmeder ama yine de bizler tir tir titremeliyiz. Allah, bazen bir hayırla insanı affeder, bazen de etmez. O Yüce Yaratıcı’dan dileğimiz, bizi ötede hüsran içinde bırakmasın...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder