CAMİYE NAMAZA GELENE TELEFON VERİLECEK
Az önce yatsı namazında her zamankinden farklı bir manzara görür müyüm acaba diye cemaate şöyle bir baktım; yine iki buçuk saf. Bunların ne kadarı genç diye baktım. Şöyle böyle yaklaşık 20 kişi.
Gelmeyenler içinde mutlaka şu an işte olan, yolda olan, hasta olan, bir mazereti olanlar olabilir. Ama şu bir gerçek ki mescitler her dâim bu şekilde...
Sonra kendi kendime sordum: "Acaba, camide -mesela- namaza gelen herkese bedava iphone 8 / Samsung s8 dağıtılacağı söylenseydi ne olurdu?"
Sonra gözümün önünde şöyle bir manzara canlandı:
Muhtemelen, cami bayram ve cuma namazları da dahil olmak üzere hiçbir zaman görmediği bir kalabalığa tanık olur, tüm zamanların cemaat rekoru kırılırdı.
Yeni yürümeye başlamış çocuklardan tutun da başkasının koluna girerek gelebilecek olan ihtiyarlara kadar herkes ne yapar yapar camiye gelirdi.
Bir baba, evde kaç çocuğu varsa hepsini toplayıp getirirdi. Çocukların yemek yemesi, uyuması, ödev yapması buna mani teşkil etmezdi. "Oğlum kalk, deli misin? Sana ipone 8 diyorum sen halâ oturmuş televizyon seyrediyorsun, kalk!"
Uykusu gelip uyuyacak olan, bedava telefon alacağı düşüncesiyle gözlerini dört açmış bir vaziyette namaz vaktini beklerdi.
Bütün gün çalışıp yorulmuş, akşam yemeğini yeyince tatlı bir rehavete kapılıp çekyata uzanmış olan vatandaş ezan sesini duyunca zıpkın gibi olur, abdestini almasıyla yola koyulması bir olurdu.
Evin reisi, hava soğuk diye küçük çocuğunu götürmeyecek olsa karısı ona karşı çıkar "adam, sen kafayı mı yedin? Bu fırsat kaçar mı? Samsung diyorum, iphone diyorum!"
Komşular birbirine haber salar, hasta olanlar bile şayet yürüyebilecek güçte ise bir yolunu bularak gelmeye çalışırdı.
Sonra bu hayalime son verip tekrar acı gerçeğe döndüm.
Yüce Rabbimiz, müezzinler aracılığıyla yaptığı ilanda (ezanda) ne buyuruyordu: "Hayye ale'l-felâh" [Haydi kurtuluşa!]
--------
Hiçbir gölgenin olmadığı günde Allah'ın, kendilerini gölgeleyeceği yedi sınıftan birisi mescide devam eden kimse değil miydi?
Evet... Bir mümin, Allah ve Resûlü'nün sözlerini duyunca "Sadakallah ve Sadaka Rasûlullah" (Allah ve Resûlü doğru söyledi) der. Diyoruz demesine de... Anladınız siz onu...
Mescid-i Aksa'yı kurtarmaya evet... Ama bunun yolu mahallenin mescitlerini fethetmekten geçiyor.
Rabbimiz kalbimizi rızasına, dilimizi kitabına, kalıbımızı mescitlere bağlı kılsın.
(Soner Duman /1.Rebiülâhir,1439/Salı)
**************
Bu güzel iletiyi gönderen görme engelli dostum öğretmen Azimet Zıba beye çok teşekkür ederiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder