Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“Andolsun ki, sizden Allâh’a ve âhiret gününe kavuşacağını uman ve Allâh’ı çok zikreden(mü’min)ler için Rasûlullâh’ta üsve-i hasene (en mükemmel bir örnek) vardır.” (Ahzâb, 21) |
|
Rasûlullah (sav) buyurdular:
“Kişi sevdiği ile beraberdir.” (Buhârî, Edeb 96) |
|
Enes (ra)’dan rivâyet edilmiştir:
Bir adam Nebî (sav)’e: “Kıyâmet ne zaman kopacak?” diye sordu. Efendimiz (as): “Onun için ne hazırladın?” buyurdu. O da: “Hiçbir şey, ancak ben Allah ve Rasûlünü seviyorum.” dedi. Bunun üzerine Peygamber (sav): “Kişi sevdiği ile beraberdir” buyurdu. (Buhârî, Edeb, 96; Müslim, Birr, 165)
Kişinin sevdiği ile berâber olması, din ve tevhide berâber olmasına bağlıdır. Emredilen şeyleri yapıp yasaklanan şeyleri terk etmek de bunun gereklerindendir. Çünkü muhabbette kemal ancak bu şekilde mümkün olur. Allah’ın ve Peygamberi’nin (sav) emrine muhâlefet eden onlardan ayrılmış olur. Arada bu ayrılık varken onları sevmesi nasıl mümkün olur?! (İsmail Hakkı Bursevî, Rûhu’l-Beyân, 10.Cilt, Erkam Yay.)
Biz, Peygamber Efendimiz’i ne kadar seviyoruz? Tabiî ki bu sevgiyi, sevenle sevilen arasında paylaşılan beraberlikler olarak anlayıp yaşamak îcab eder. Kişi, sevdiğiyle söz ve özünde beraberdir, davranışlarda beraberdir, duygu ve düşüncede beraberdir, yaşayışta beraberdir. Yani sevgide böyle beraberlikler olmasa ve seven sevdiğine aykırı yol tuttursa o zaman sevdiği ile beraber olamaz, çünkü sevmiyor, demektir. İşte buna göre birleşik kaplar gibi, biz Peygamber Efendimiz’i bugün ne kadar seviyoruz? Sünnet-i Seniyye’sine ne kadar sarılıyoruz? Evlâtlarımıza ve çevremize Peygamber Efendimiz’i ne kadar anlatabiliyoruz? (Osman Nûri Topbaş, Emsalsiz Örnek Şahsiyet, Erkam Yay.)
|
|
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder