EVLİLİK OKULU: Yormadan Seveceğim Seni (5. Ders Ödev)
“Yormadan, sormadan seveceğim seni sadem” diye bir şarkıdan aklımda kalan, arada bir dilime dolanan sözler var, çok şey ifade eden. Günümüz sevgileri çok yorucu. Sevgi sevinç vermeli; fakat sevgiler artık yorgunluktan başka bir şey vermez oldu nerdeyse. Sevgilerimiz bedenimizi yoruyor, ruhumuzu yoruyor, cebimizi yoruyor. Neden?
Günümüzde materyalist bir dünyada yaşadığımız için, her şeye menfaat ile bakmaya başladık. Reklamlarda gördüğümüz şeyler bilinçaltımıza yerleşiyor. Dikkat ederseniz reklamlarda sevgi her zaman menfaatle bağlantılıdır.
Erkek sevgisini tek taş yüzükle gösterir, kadın savurduğu saçları ya da güzelliği ile erkeği kendine bağlar. Adamın arabası iyiyse mutludur, şarkılar söyler, kadın mobilyalarını değiştirmek isteyen kocasının boynuna atlar. Menfaatını göremediğimiz sevgiyi kabul etmez olduk. Nişanlı kızlar nişanlıları istediği eşyaları almayınca sevilmediklerine inanıyorlar. Erkeğin cebindeki paranın bir limiti olduğunu düşünmüyorlar.
Ya da erkek karısının duygusal ihtiyaçlarını maddi şeylerle karşılamaya çalışıyor. “Maddi bir sıkıntımız yok, cebinde kredi kartın var, ihtiyaçlarını karşılıyorum, mutlu ol, benden ayrıca ilgi, sevgi, bekleme” diyebiliyor.
Çok beklenti içindeyiz, bu da bizi mutsuz yapıyor. “Muhabbet Olsun” kitabımda bir madde vardı “Umma ki küsmeyesin” Çok umduğumuzda çok küsüyoruz. Hep eşimizden beklenti içindeyiz. Beklentilerimiz sevdiğimiz insanı geriyor, yoruyor. Ne zaman ki beklentilerimizi en aza indirip Allah rızası davranmaya başlarsak iki dünya mutluluğumuz için doğru adımları atmış oluruz. Bunun için de önce niyetlerimizi düzeltmemiz, beklentisiz, temiz bir sevgi ile sevmemiz lâzım.
Niyet çok önemli. Biz mutlu olma niyeti ile seviyoruz. Mutlu etme niyeti ile değil. Niyet yaptığımız işe anlam katar. Niyetimizi bozmadan biz bozulmayız. Her şey niyetle başlar. Bir noktada da düşünce gücü dediğimiz şey. Fakat Müslüman olarak “niyet” kelimesi bizim için çok geniş anlamlıdır. Abdeste namaza, oruca her şeye niyetle başlarız. Niyet yoksa ya da bozuksa ibadette yoktur. Gösteriş için sadaka veren kişinin ibadeti yoktur. Sevmeye de iyi bir niyetle başlamamız gerek.
Niyetimizin de ana şartı her şeyden önce “Allah rızası” için olmasıdır. İyi bir niyetle yapılacak olan iş, imkanlar sebebi ile yerine getirilememişse bile sevabını yapmışız gibi gelir bizi bulur.
Günümüzde bize dünya ve ahiret saadetini kaybettiren en önemli şey niyetlerimizin bozulması.Bir mümin olarak yaptıklarımızı önce Allah rızası için yapmamız gerekirken genellikle menfaat için yapıyor olmamız.
Menfaat deyince aklımıza ilk maddi menfaatler geliyor. Fakat duygusal menfaatlerde niyetimizi çok bozuyor. Birine iyilik yapıyoruz, karşılığında hemen iyilik bekliyoruz. İyilik yaptığımızdan iyilik görememişsek hemen tavır almaya başlıyoruz.
Mesela kayınvalidenize iyilik yaptığınız halde o bunu görmezden geliyor. Buna rağmen hâlâ iyi olmaya devam edebiliyorsanız Allah rızası için yapıyorsunuzdur.
Eşinizin huysuzluklarına rağmen Allah rızası için ona iyi davranmaya devam edebiliyorsanız, niyetiniz güzel demektir. “Ben ona iyi davrandım o da bana iyi davransın. Ben ona güler yüz gösterdim o da hemen benimle ilgilensin. Yoksa bir daha yapmam.” Duygusal hayatımızda “al parayı, ver domatesi” şekline dönüştü. Para yoksa domateste yok. Benim istediklerimi yapmazsan ben de senin istediklerini yapmam.
Aslında sevgi ilişkisi olan yerde menfaat ilişkisi olmaması lâzım. Bu haftaki ödevimiz “yormadan sevmek” için gayret sarf edeceğiz.
Yakınlarımızın bize yaptıkları yanlışları, yapan kişi özür dilemediği halde Allah rızası için affedebiliyorsak imanımız olgun bir imandır. Zaten bu imtihanlar da çiğlikten kurtulup, olgunlaşmamız için değil mi?
Madem ki Rabbimiz eş ve evladın bir imtihan olduğunu bize âyetlerinde bildiriyor, bu imtihanı hem kendimizi hem onları yorarak; kavga ederek ve strese girerek kazanmayı nasıl umuyoruz bilmiyorum.
SEMA MARAŞLI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder