16 Kasım 2013 Cumartesi

Yerin Altı-Üstü

Yerin Altı-Üstü


İnanan inanmayan herkes bir gün öleceğini bilir.
Ölüm belkide bu dünyada bütün insanların farkında olduğu yegane hakikattir.
'Ölüm vardır kaçınılmaz' dediği halde ölüm yokmuş gibi yaşayan insanlar dün de vardı, bugün de var. Bu hal, bilgisizlikten ziyade bir gaflet yahut unutkanlık halidir.


Ecdadımız ölülerini şehirlerin dışına, gözden ırak  'asri' mezarlıklara değil; evlerin sokakların yanı başına, cami ve tekkelerin avlularına defnetmişlerdir.
   

     Bu dünyanın bir mihnet yurdu olduğunu unutmuşuz, rahatlık peşindeyiz. Bunun için çok kazanmak servet sahibi olmak isteriz.
Kazancı bol bir meslek yahut makam peşinde koşarız. Gerçi meşru dairede kalmak kaydıyla bunda bir beis yok. Ancak yaratılış sebebimiz meşru yollarla da olsa dünyalık yığıp biriktirmek değil.

      'Kendimi düşünmüyorum çocuklarımı ,torunlarımı düşünerek bu yatırımları yapıyorum!' veya 'Müslümanlar her şeyin en iyisine layık. Müslüman zengin olmalı, dünya nimetlerinden sonuna kadar faydalanmalı'... gibi masum görünen gerekçeler de durumu kurtarmıyor.

Evet yerin üstü var.
Kimseye muhtaç olmadan vakar ve izzetimizi koruyacak tarzda yaşamak için çalışacağız. Öyleyse buraya hak ettiği kadar mesai verelim ve asıl toprağın altını, ölümü, ölümden sonrasını hesaba katalım.


        Yerin üstünde  iken unutmayalım ki yerin altı da var, ondan sonrası da var. Üstelik ebedi olan dünya hayatı değil, ahiret hayatı...
Hz. Peygamber s.a.v  'İnsanların en akıllısı ölümü çokça düşünen ve ölümden sonrası için hazırlık yapandır.' buyuruyor.

Dünya ahiretin tarlası olduğuna göre, yerin üstüne yarın ahirette hasat edilemeyecek şeyler ekip dikmenin kime, ne faydası var?
Dünyanın bekası yok ki....

 SEMERKAND DERGİSİ EYLÜL 2013 SAYISI

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder