Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.” (Zümer, 53)
|
|
Rasûlullah (sav) buyurdular:
“Günahlarına (nedâmetle) tevbe eden, hiç günah işlememiş gibi olur!” (İbn-i Mâce, Zühd, 30)
|
|
Hz. Peygamber (sav)’in, günah dumanlarıyla boğulmuş gönüllere semâvî bir pencere açıp da, taze nefesler sunan:
“Şefaatim ümmetimden büyük günah işlemiş olanlar içindir.” (Ebû Dâvud, Sünnet, 20) beyânındaki inceliği kavramak lâzımdır.
Allâh Rasûlü (sav)’in günahkârlara karşı bu tavır ve ifâdesini, Hz. Mevlânâ ne güzel îzâh eder:
“İlaç, iyileştirmek için, hasta ve yaralı kimseler arar. Nerede bir dert varsa, devâ oraya gider. Nerede alçak ve çukur yer varsa, su oraya akar.”
“Sana merhamet suyu gerekliyse, sen de böyle yap!”
Ancak, ilâç ve merhemin tesiri için, öncelikle yaranın mikroplardan arındırılması îcab eder. Bu da, hasta gönüllerin günah mikrobundan temizlenmesi, yâni tevbe suyuyla yıkanması demektir. İlaç, yâni şefaat, bundan sonra gerçekleşir. (Osman Nuri Topbaş, Vakıf İnfak Hizmet, Erkam Yay.)
|
|
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder