1 Nisan 2015 Çarşamba

Efkan Vural - Her şeye rağmen yaşamak çok güzel-70

Efkan Vural - Her şeye rağmen yaşamak çok güzel-70

SEVGİLİ EFKAN HOCAM FAKİRİNİZİN HAKKINDAKİ Milliyet Blog'daki Yazı dizisine ÖZETLEYEREK ŞÖYLE DEVAM ETMİŞ... 

Allah razı olsun hocam... Sizi çok seviyorum canım hocam...

Sevgili Efkan hocam kendisinden bahsettiğim bölümleri yazılardan çıkartmış. Kendisi benim en iyi dostum, akıl danıştığım büyüğüm, kendime örnek aldığım mütevazi, dürüst, ahlaklı, dindar, çalışkan, Allah'ın -inşallah- salih bir kuludur.

Benim namaza başlamama vesile oldu, yani beni Rabbimle buluşturdu. Allah ebediyyen razı olsun.
Allah bizleri sevdiklerimizle birlikte cennette de komşu etsin.

Çok emek harcayıp özet haline  getirmişsiniz. İyi ki varsınız hocam, bizi komşu yapana hamdolsun...

http://blog.milliyet.com.tr/her-seye-ragmen-yasamak-cok-guzel-70/Blog/?BlogNo=494513

Her şeye rağmen yaşamak çok güzel-70


Her şeye rağmen yaşamak çok güzel-70

 Celal ÇELİK’in hayata dair, ahlaki, dini ve felsefi yorumlarını yayınladığım yazı dizisini ,sevgili Celal ÇELİK’in tüm yazılarını yeniden gözden geçirerek kısa ve öz olarak özet şeklinde sizlere sunmaya devam ediyorum.

Aslında herşeyi yapan Allah’tır (cc). Şifayı veren de, yağmuru yağdıran da, rızıklarımızı veren de, herşey Cenab-ı Hakk’tandır.

Sebepler perdedir, etkisizdir, yapan değildir. Kukla oyunu gibi... Biliriz ki perdenin arkasında kuklayı oynatan biri vardır.

Bir gün Pırasa ile nasıl doyacam diye düşünürken haberlerde izlediğim bir sahne ile, o pırasa bana etten lezzetli geldi. Allah’a nasıl şükrettim, anlatamam.

Biliyorsunuz üç yıldır (2014’teyiz) Suriye’de iç savaş var. Haberler şu cümleler ile başladı. Bunu internette bir haber sitesinden buldum ki anlatacağım sahnenin nedenini öğrenelim.

İç savaşın yaşandığı Suriye'de bir yıldan bu yana rejim güçlerinin kuşatması altında olan ve çevredeki kontrol noktalarından insani ve tıbbi malzemenin girişine izin verilmeyen Filistinli mültecilerin kaldığı Şam’daki Yermuk Kampı'nda daha önce 68 kişinin açlıktan hayatını kaybettiği belirtilmişti.

Haberde gördüğüm şuydu. Atılan bombalarla yıkılan bina molozlarından toplanan odunlarla sokakta bir ateş yakmışlar ve taşlarla çevrili o ateşin üzerinde bir kazanda su kaynamaktadır.

Haberi anlatan kişi kaynayan o suyla çorba yapıldığını söyledi. Ama bildiğimiz çorba değil, sadece tuz ve buldukları kırmızı biber gibi baharatları kaynayan suda karıştırıyorlar, dedi.

Soğuktan üşüyen bir kadın, yıkık bina yığınlarının birinin kenarında sıcak çorbasını iştahla içiyordu. Çünkü günlerdir açtı. Tabi kaşıkla değil, tasla içiyordu.

O an önümdeki pırasa ve buğday ekmeğine baktım, içim şükür duyguları ile doldu. Şöyle düşündüm. Bu pırasa ve bayat ekmek, şimdi o kadına etten lezzetli gelirdi.

Üstelik ben sıcacık kaloriferli evde oturuyorum. Bir de üstüne demli çay geldi. Aslında huzur ve mutluluk nedir, biliyor musunuz?

Allah hepimize öyle çok nimetler vermiş ki, saysak bitiremeyiz. Özgür bir ülke, sağlıklı beden, sadık eşimiz, şirin evlatlar, maaşlı işimiz, sıcak evimiz, arabamız, akan suyumuz, televizyon izlemek, müzik dinlemek, soframızdaki yemekler, simit ve demli çay, dört mevsim havamız, ...

Bunlardan birtanesi için bile şükrediyorsak, işte kalbimizde hissettiğimiz o duygu, huzurdur.
 
Efkan Vural

 (Devam edecek)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder