Günün Menkıbesi: Münafığın akıbeti |
Asr-ı saadette, bir “Yahudi” ile bir “Münafık” ihtilafa düşmüşlerdi.
Yahudi teklif etti münafığa: - Gel, Muhammed’e “sallallahü aleyhi ve sellem” gidelim. O bulsun aramızı. Münafık kabul etti: - Olur, gidelim. Ve gittiler. Resulullah efendimiz aleyhisselam, meseleyi dinleyip, yahudinin lehine hüküm verdi. Huzurdan çıktılar. Münafığın suratı asılmıştı. Döndü yahudiye. - Gel, bir de Ömer’e gidelim. Yahudi hayretle baktı ona: - Neden? - Bu hüküm olmadı. - Nasıl olur. Bu zat, sizin Peygamberiniz değil mi? - Bir de Ömer’e gidelim diyorum. Yahudi dudağını büktü: - Pekala, gidelim. Ve gittiler. Münafık söze başladı: - Bir ihtilafımız var da, onun için gelmiştik. Hazret-i Ömer’in “radıyallahü teâlâ anh” kaşları çatıldı: - Peygamber efendimiz aleyhisselam varken bana niçin geldiniz? Yahudi atıldı: - Biz önce Ona gittik zaten. - Evet? - Onun hükmünü beğenmedi bu arkadaş. Hazret-i Ömer “radıyallahü teâlâ anh” celallendiği zaman vücudunun kılları cübbesinden dışarı fırlardı. Yine öyle oldu. Ama belli etmemeye çalıştı öfkesini. Döndü o münafığa: - Doğru mu söylüyor? - Evet, doğru. - Peki, az bekleyin, dedi. Ve içeri gidi. Kılıcıyla çıkıp, şimşek gibi münafığın boynuna çaldı. Münafık cehennemin dibini boylarken, hazret-i Ömer; - Allah Resulüne inanmayana böyle hüküm veririm! Herkese ibret olsun! buyurdu. O anda Cebrail aleyhisselam geldi ve; - Ya Resulallah! Ömer, hakkı batıldan ayırdı, diye arzetti. Efendimiz aleyhisselam ona bir lakap verdiler: Faruk. Manası, hakkı batıldan ayıran. |
22 Nisan 2015 Çarşamba
Günün Menkıbesi: Münafığın akıbeti
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder