Duaları, istekleri, dilekleri kabul eden, ihtiyaçları karşılayan, sıkıntıları gideren
"Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da Benim çağrıma cevap versinler ve Bana iman etsinler. Umulur ki doğru yolu bulmuş olurlar."
Şu ayrımın bilinmesi gerekir. Cevab vermek farklı, kabûl etmek farklıdır. Âyet-i kerîmede, Allah tarafından her duaya cevab verileceği vadedilir: Fakat kabûl edileceği vadedilmez. Kabûl edip etmemek Cenâb-ı Hakk'ın hikmetine bağlıdır. Dilerse aynı zamanda kabûl eder. Dilerse daha iyisini verir. Dilerse duâyı âhiret için kabûl eder, neticesi dünyada görülmez. Kulun menfaatine uygun olmayan duayı dilerse hiç kabûl etmez.
"Bana dua ediniz ki size icabet edeyim."
Müslüman daima Allah'a muhtaç olduğunun bilincinde olmalı ve yalnız O'na güvenip dayanmalıdır. O'nun duaları işittiğini, başına gelen bela ve musibetleri bildiğini, sıkıntı ve zorluklardan haberdar olduğunu unutmamamlı ve ümitsizliğe kapılmamalıdır. Dua yaptığı ve talepte bulunduğu istekler, kendisini Allah'a yaklaştıracak istekler olmalıdır.
"De ki: Duanız olmasa Rabbim size ne kıymet verir?"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder