AİLE-SAĞLIK
Utanma duygusu imandan!
Evet, utanma duygusu insana imandan gelen yeri doldurulamaz özel bir duygudur.
Bundan dolayı insan utanma duygusunu hiçbir mevsimde kaybetmemelidir. Çünkü utanma duygusunu yitiren insan, en önemli insanî vasfını yitirmiş, koruyucu ve kurtarıcı bir özelliğini kaybetmiş olur.
Nitekim diğer yaratıklarda utanma duygusu yoktur. Her türlü müstehcenliği ve yanlışı herkesin gözleri önünde işlemekten kaçınmazlar. Çünkü haya duygusu verilmemiştir onlara. Bu özel ve güzel duygu sadece insana ait bir özellik ve üstünlüktür.
Bu sebeple utanma duygusu insanın hem kendini, hem de içinde yaşadığı toplumu zırh gibi koruyucu ve kurtarıcı bir duygu görevini yapar.
Nitekim utanan insan bir yanlış yapacağı, bir yerini açacağı, bir günaha yöneleceği sırada hemen utanma duygusu onu sımsıcak sarar, bu yanlışı yaptığı takdirde önce Rabb'inin huzurunda, sonra da dostlarının ve komşularının yanında utanıp mahcup olacağını düşünür, kızarır, bozarır, sonra da ‘utanacak duruma düşmektense bu yanlışı yapmamalıyım' diyerek vazgeçer yanlışa yönelme niyetinden.
-Neden utanma duygusunda böyle sahibini koruyucu ve kurtarıcı bir özellik vardır?
Çünkü utanma duygusunun kaynağı imanıdır da ondan. İmandan kaynaklanan duygularda hep koruyucu, kurtarıcı özellikler bulunur.
Nitekim utangaçlığıyla bilinen bir gence bir yakını, ‘bu kadar utangaç olma, biraz yırtıl, serpil, kimseyi takma' manasına gelen tavsiyelerde bulunurken, oradan geçmekte olan Efendimiz (sas) Hazretleri'nin yaptığı şu uyarısı bunu ifade etmektedir. Buyurur ki:
-Dokunma utanan gence, utansın! Çünkü utanma duygusu imandandır. Sahibini yanlışlardan korur!
Demek ki vazgeçilecek basit bir duygu değildir utanma duygusu. Sahibini kötülüklerden koruyucu ve kurtarıcı etkisi söz konusudur hayatı boyunca.
Maneviyat büyükleri utanma duygusunun bütün faziletleri içine aldığını şu çarpıcı sözleriyle dikkate vermişler:
-Utanmadıktan sonra istediğini yap! Çünkü en büyük kayıp utanma duygusunun kaybıdır. Onu kaybettikten sonra geriye koruyabileceğin bir değerin kalmamış demektir.
Tenbihü'l-Gafilin'de Hazret-i Ali Efendimiz'den şu tarihi uyarı nakledilir:
-Bedenini teşhir ederek kendine baktırana da bakana da Allah lanet etmiştir!
Çünkü mahrem yerini açmakta da, bakmakta da kötü duyguların depreşmesine, günahlara yönelme hissinin azgınlaşmasına sebep olma sonucu vardır. Utanma duygusunu yitirenlerde ise ne baktırmaktan çekinme ne de bakmaktan kaçınma duygusu kalmaz.
Bundan dolayı Efendimiz (sas) Hazretleri bakışları koruma konusunda şu uyarıda bulunmuştur:
-Harama ansızın bakışınızda bağışlanırsınız, ancak sonraki kasti bakışların vebali bakana da, baktırana da yazılır. Bakışlarınızı haramlardan koruyunuz! Utanma duygunuzu hırpalamayınız.
Utanmayı korumada tesettür önemli bir yer alır. Şöyle ki: Her insanın koruyucu muhafaza melekleri vardır. Bu melekler onu gölgesi gibi takip edip kötü ruhların şerrinden korurlar. Ancak korudukları insan, avret yerini açar da bedenini teşhir ederse, muhafaza melekleri o teşhire bakmaktan utanır, uzaklaşırlar. Meleklerin uzaklaştığı yere ise şerir ruhlar ve şeytanlar üşüşür, kötü duygular depreşir, fitneli bakışlar başlar. Zaten kötülükler de meleklerin uzaklaşıp fitneli bakışların başladığı yerde başlar.
Ayrıca utanma duygusu herkeste güzeldir. Ama kadında ise daha güzeldir. Çünkü kadının en değerli ziyneti boynuna taktığı altınları değil, imandan gelen utanma duygusudur. Bundan dolayı maneviyat büyükleri diyorlar ki:
-Altın ziynetlerini kaybeden kadın, kadınlık ziynetlerinden hiçbir şey kaybetmemiştir! Ancak utanma duygusunu kaybeden kadın, kadınlık ziynetini tümüyle kaybetmiş demektir. Çünkü altın ziynetlere parayla tekrar sahip olunabilir ama kaybedilen utanma duygusu, satın alınarak tekrar sahip olunamaz! Buna iman kuvveti gerekir. Bunun için: “El-haya-ü minel iman” denmiştir!
-Fetabiru ya ülil ebsar! Düşünün ey iman sahipleri!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder