24 Temmuz 2015 Cuma

Allah tövbe edenleri sever

Allah tövbe edenleri sever

 
Cemil Tokpınar - [İslami Hayat]

c.tokpinar@meydangazetesi.com.tr
24 Temmuz 2015, 01:44


 
 
Yüce Peygamberimiz (a.s.m.), bir hadislerinde şöyle buyurmuştur:

"Adalet güzeldir, fakat idarecilerde olursa daha güzeldir. Cömertlik güzeldir, fakat zenginlerde olursa daha güzeldir. Dinde titiz olmak güzeldir, fakat âlimlerde olursa daha güzeldir. Sabır güzeldir, fakat fakirlerde olursa daha güzeldir. Tövbe güzeldir, fakat gençlerde olursa daha güzeldir. Hayâ güzeldir, fakat kadınlarda olursa daha güzeldir." (Deylemî, Müsnedü'l-Firdevs)

Görüldüğü gibi, burada sayılan güzel huylara en çok kim muhtaç ise onda daha güzel olacağı belirtilmiştir. İdareci, başkaları hakkında çok hüküm verdiğinden, adalete herkesten daha muhtaçtır. Cömertlik zenginlerde daha güzeldir, çünkü bu huyunun gereğini yapacak imkânı vardır. Herkes dinde titiz olmalıdır. Ancak âlimler, başkalarına yol gösterdikleri ve örnek oldukları için daha fazla hassas olmalıdır. Sabır herkes için lazımdır. Fakat fakirlik çeken birisinin günaha girmemesi için daha sabırlı olması gerekir. Tövbe herkese lazımdır, fakat günaha girmeye en eğilimli olan gençlerde daha güzeldir. Utanma duygusu güzeldir, ancak kadınlarda olursa, güzelliklerini başkalarına göstermezler ve günahtan çekinirler.

Burada, gençlerle ilgili tövbe konusuna biraz daha ağırlık verelim.

Her sözünde bir nur ve ümit bulunan Efendimizin (a.s.m.) bu hadisinde de, gençler için mühim bir uyarı ve müjde vardır.

Tövbe, kişinin yaptığı günahtan dolayı pişman olmasıdır. Rabbimiz mealen, "Ey iman edenler! Allah'a tam bir ihlasla tövbe edin. Umulur ki Allah günahlarınızı bağışlar ve sizi altından ırmaklar akan Cennetlere koyar" (Tahrim: 8) buyurmuştur.

Tövbe, "pişmanlık" olduğu için bizzat günah işleyen kişi tarafından yapılmalıdır. Kişi, bir başkası için tövbe edemez. Ama, istiğfar edebilir. Çünkü istiğfar Allah'tan bağışlanma istemektir ki, bir başkası için bunu isteyebiliriz.

Bağışlanma istemek için önce tövbe edilmelidir. Kişi işlediği günahtan pişman olmalıdır ki, onun bağışlanması için Allah'a yalvarabilsin.

Tövbe etmeyi teşvik eden pek çok hadis vardır. Nitekim, "Günahtan tövbe eden hiç günahı olmayan gibidir" (İbn-i Mâce, Zühd:30) mealindeki hadis, günahkârlar için önemli bir müjde verirken, şu hadis meali de, Rabbimizin tövbe eden kullarından memnun olduğunu belirtir: "Allah birinizin tövbe etmesine, o kimsenin kayıp hayvanını bulunca duyduğu sevinçten muhakkak daha çok sevinir." (İbn-i Mace, Zühd: 30)

Rabbimizin bir ismi de, "Tevvâb"dır. Yani O, tövbeleri çok kabul edendir. O kadar ki, Peygamberimiz, insanlar hiç günah işlemese dahi Rabbimizin yeni insanlar yaratıp, onlara günah işleteceğini ve tövbe ettirip bağışlayacağını söylemiştir.  Çünkü, günahkârların ve tövbe edenlerin bulunması, Allah'ın Tevvâb isminin gereğidir. Kur'an'da, "Allah çok tövbe edenleri sever" mealinde buyurulması da, tövbenin, Allah'ın sevgisine sebep olacağını ortaya koymaktadır.

Allah, "Rahmetim gazabımı geçmiştir" (Müslim, Tövbe: 4) buyurduğuna göre, O’nun rahmetini celbetmek için bol bol tövbe etmemiz, af dilememiz gerekir. Peygamberimiz bile, günahsız olduğu halde, tövbe ve istiğfarın güzelliğinden dolayı, "Ben günde 70 kez tövbe ve istiğfar ederim" buyurmuştur.

Peygamberimiz (a.s.m.) Ebû Zerr'e (r.a.) şöyle buyurdu: Nerede olursan ol, Allah'tan kork ve kötülüğün peşinden hemen iyiliği yetiştir ki, onu silip yok etsin. Ayrıca insanlarla da güzel geçin." (Tirmizi, Birr: 55)

Demek ki, günahtan sonra tövbeyle birlikte hemen bir iyilik yapmak gerekir. Böylece o günah yok olur.

Bu kadar güzel olan tövbe, niçin gençlerde daha güzeldir?
Önce konuyu açıklayan iki ayet meali verelim:

"Allah katında makbul olan tövbe, o kimsenin tövbesidir ki, onlar cahillik edip kötülük işlerler de, çok geçmeden pişman olup tövbe ederler. İşte onların tövbesini Allah kabul eder. Allah her şeyi hakkıyla bilir ve her işi hikmetle yapar. Yoksa Allah katında makbul olan tövbe, ömürleri boyunca günahları işleyip de, nihayet her birine ölüm gelip çattığında 'Ben şimdi tövbe ettim' diyenlerin tövbesi değildir. Öyleleri için biz acı bir azap hazırladık." (Nisâ:17-18)

Görüldüğü gibi, asıl tövbe, günah denizine dalmadan, henüz ömrün baharında yapılan tövbedir. Çünkü, genç iken duygular, kabiliyetler daha temiz ve nezihtir. Genç iken tövbe eden, ömrünü güzel amellerle geçirir. Tabii, her şeye rağmen kaç yaşında olursa olsun tövbe etmek, mutlaka güzeldir ve yapılmalıdır.

Yukarıdaki ayet ve hadisler, "Henüz gençsin. Ye iç, gül eğlen, yaşamaya bak. Bırak namazı niyazı, ihtiyarlayınca kılarsın" gibi sözlerin ne kadar anlamsız ve ahmakça olduğunu açıklamaktadır.

"Allah tövbe eden genci sever" (Câmiüssağîr: 1866) hadisi de bizi tövbe etmeye sevk etmelidir. Allah'ın bizi sevmesinden daha büyük bir nimet olamaz. Buna rağmen, eğer çok fazla günah işlemişsek veya ancak yaşlanınca şuurlanmışsak, yine ümitsiz olmamalıyız. Rabbimizin rahmeti geniştir. Bol bol tövbe ve istiğfar etmeli, hayır hasenatta bulunmalıyız. Allah, gençlerimizi, henüz genç iken tövbe eden kullarından eylesin. Yaşlı kardeşlerimize de geçmişin eksik ve hatalarını telâfi edecek salih ameller nasip etsin.

Tövbenin güzelliği

 Rabbimiz, kendisinden asla ümit kesilmemesini emrederek, şöyle buyurur:

“Ey günah işleyerek nefislerine zarar vermede haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin! Allah dilerse bütün günahları bağışlar. Çünkü O çok affedici ve çok merhametlidir.” (Zümer suresi, 39:53)

Üstelik şu hadisten anlıyoruz ki, Cenab-ı Hak tövbe eden kulundan dolayı Zatına mahsus mukaddes bir sevinç duyar:

“Öyle bir kimse ki çorak, boş ve tehlikeli bir arazide bulunuyor. Beraberinde devesi vardır. Devesinin üzerine de yiyecek ve içeceğini yüklemiş. Derken uyur. Uyandığında bir de bakar ki devesi gitmiş. Devesini aramaya koyulur. Bir türlü bulamaz. Açlıktan ve susuzluktan perişan bir vaziyette iken kendi kendine şöyle der: ‘Artık ilk bulunduğum yere gideyim de, ölünceye kadar orada uyuyayım.’ Gider, ölmek üzere başını kolunun üzerine koyar. Bir ara uyanır. Bakar ki devesi yanı başında duruyor. Bütün azığı, yiyeceği ve içeceği de devesinin üzerindedir. İşte Allah mümin kulunun tövbe ve istiğfarı ile böyle bir durumda olan kimsenin sevincinden daha fazla sevinç ve lezzet alır.” (Müslim, Tövbe: 3)

Elbette ki, insanın günah işlemeye eğilimli yaratılması ve Rabbimizin affının genişliği, insanları günaha karşı umursamaz yapmamalıdır. Çünkü henüz günah işlemeden, bunları düşünüp günaha girilmez. Zira nereden biliyoruz ki, günahtan sonra tevbe ve istiğfara vakit bulacağız? Acaba tövbemiz kabul edilip affedilecek miyiz? Öyle bir imtihana muhatabız ki, gerçek sonuçlar ancak ahirette belli olacak. Bunun için salih kimseler zerre kadar bile olsa günaha girmemek için çırpınmışlardır.

Önemli bir husus da şudur: İyi ve faziletli bir mümin, günahlarını büyük, sevaplarını küçük görür. Çünkü asıl mesele, günah işlememek için olağanüstü bir gayret sarf etmektir; buna rağmen günaha düşülürse, hemen tövbe ve istiğfarla Allah’a sığınmaktır.
 
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder