Hekimoğlu İsmail
AİLE-SAĞLIK
Kadir Gecesi, Müslüman'ın can simididir!
Faydalı ve zararlı olan her şey Kur'an'da bildirilmiştir. Ancak bir şeyin faydasını görmek için evvela değerini bilmek, ona kıymet vermek gerekir. Misal verelim madenin kıymetini ancak madenci bilir; kıymetsiz madeni atar gider, kıymetli olanı alır.
İnsan kendisine lazım olanı arayıp bulsun diye Allah, merak duygusunu vermiştir; Cuma gününde icabet saati, insanların arasında veliler, Allah'ın isimleri içinde İsm-i Azam, Ramazan ayında da Kadir Gecesi gizlidir. “Arayın, bulun!” diye emredilmiş.
Ama insan her şeyle meşgul olur. Bu meşguliyet bazen onu sırat-ı müstakimden ayırır ve gaflete iter. 1950'li yıllarda Babaeski'de kiralık bir ev tuttum. Baktım ki dağılmış, döşemeye atılmış Kur'an sahifeleri... Hemen onları topladım, ev sahibine sordum: “Bunlar, bu kitap kime ait?” “Ne bileyim, dedi. Biz de okuyamıyoruz, böyle parçalandı dağıldı.” O hanıma dedim ki: “Bu Kur'an'dır; ben sana ciltli güzel bir Kur'an getireyim, bunu bana ver.” Gittim kitapçıdan aldım, ona verdim. Yani bir aile yıllarca o evde yaşamış, yere atılan kitabın Kur'an olduğunu anlayamamış.
Kur'an hem bir dua hem bir ibadet ve zikir kitabı hem de bir tefekkür kitabıdır. En vahşi insanların hayatlarını bir anda değiştirmiş, milletlere, devletlere tesir etmiş, onları yüceltmiştir. Cahilin de âlimin de istifade ettiği tek kitaptır Kur'an. İşte bu Kur'an, Kadir Gecesi'nde inmeye başlamıştır. Bunun için Kadir Gecesi altın madeni gibidir, kıymetini bilen kendisi de kıymetlenir.
İnsan sadece et ve kemikten ibaret değildir. Vücudumuzu sabunla temizlediğimiz gibi akıl, kalp, ruh gibi latifelerimizi, hayal, merak, sevgi gibi duygularımızı da temiz tutmak gerekir. Bilerek veya bilmeyerek herhangi bir günah ile kirlettiğimiz bu latife ve duygularımızı temizlemenin yolu tevbe etmektir. Kadir Gecesi'nde de Allah, “Cennete gelmek isteyenler yok mu, tövbe eden yok mu?” diyor. Genel af ilan ediyor. Devlet af kanunu çıkarsa, dese ki: “Bu kanundan faydalanmak isteyenler bulundukları yerde valiye dilekçe versinler.” Elbette her mahkûm, hapisten çıkmak için dilekçesini verir ve serbest kalır.
Olabilir ki, bazı insanlar ibadetlerden uzak kalmıştır, günah bataklığına düşmüştür. Böyle gecelerde onların ibadete başlaması, tövbe etmesi, onların bataklıktan kurtulması demektir. Haramların pençesinde perişan olan da tövbe eder, kurtulur. Ben Kadir Gecesi'nde bir levha görüyorum; “Tövbe edenler sırat-ı müstakime gelsin!” Sırat-ı müstakim cennete giden yoldur.
Bunun için Kadir Gecesi'nde yapılabilecek en önemli şey, “Tövbe-i Nasuh”tur. Yani, bir daha asla bilerek harama, günaha girmemeye gönülden Allah'a söz vermek ve kulluğuna devam etmek…
Bu gecede tövbe ve istiğfar edenler, fiilen günahları terk etmeye karar verenler, ertesi gün yepyeni bir hayata başlarlar.
O zaman Kadir Gecesi'nde elimize kağıt kalem alıp, “Günahlarım ve hatalarım!” diye bir sayfa açacağız; hatalarımızı, noksanlarımızı yazacağız, ondan sonra durup düşüneceğiz; “Acaba bunlardan hangisine tövbe etsem, hangisine öncelik tanısam?” Karar vereceğiz. Mesela bir kişi bundan sonra gıybet etmemeye yahut tefsir okumaya karar veriyor. İşte o Kadir Gecesi'ni en güzel şekilde ihya etti. Bir genç, “Kötü arkadaşlarımla artık bir arada bulunmayacağım, namaza başlayacağım.” diyor. İşte o genç de Kadir Gecesi'ni ihya etti. Bir sonraki güne, bambaşka bir adam olarak çıktı. Böylece Kadir Gecesi bir karar gecesi oldu; böyle geceler, insanın hayata yeniden başlaması için büyük bir fırsattır.
Denize düşen kazazede can simidine sarılır; boğulmamak için… Günah bataklığındakiler, ibadetleri noksan olanlar, işledikleri haramlardan pişmanlık duyanlar da Kadir Gecesi'ne sarılır; kurtulmak için... Onun için iki tane kandil simidi yemekle Kadir Gecesi ihya edilmez; yağan rahmetle küpleri, bakraçları doldurmak lazım; batıldan kaçıp, Hakk'a tabi olan geceyi ihya etmiş demektir.
http://www.zaman.com.tr/yazarlar/hekimoglu-ismail/kadir-gecesi-muslumanin-can-simididir_2304813.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder